34.Book

1.5K 115 5
                                    

Biraz sonra ağrı geçer gibi bir hal almıştı. Sol elimle boynumu ovarken, elim hissizleşmeye başladı. Elimi yavaşça boynumdan indirdiğim de, parmaklarımının uçları yarı saydam bir haldeydi.

Ginny hızla elimi tutup kaşlarını çattığında, bunun bir göz yanılsaması olduğunu düşündüm.

Gözlerimi kapatıp, açtığımda durum apaçık bir halde bana el sallıyordu.

Bu geçmiş zaman da kalan sürem gittikçe azalıyordu.

****

Paralel evrende 20 yıl sonra..

"Bay William."

Masasının başında oturan adam önünde ki kağıtları asasıyla düzenledi ve gelene baktı.

"Söyle. Kızdan bir haber mi var?"

"Hayır. Sorunda bu."

Yavaşça masadan kalkarak adıyla ona seslenen gence döndü.

"Ne sorunu?"

"Miranda gideli neredeyse beş ay oldu ve onunla hiçbir şekilde iletişime geçemiyoruz. Artık zamanı kalmadı. Onun gittiği günden beş ay sonrası, Müdür Albus Dumbledore'un ölüm tarihi. Yani sadece bir günü kaldı. Eğer-"

"Yapabileceğimiz hiçbir şey yok! Bunu defalarca konuştuk. Miranda gitmeden önce de. İletişime geçmek imkansız. Bunu bilerek gitti."

"Evet ama belki..."

"Belki ne? Ağzında oyalama sözcükleri."

"Yanına aldığı kitap. Eğer onu bu zaman da bulursak içine koyduğumuz ufak bir not yeterli olucaktır onu uyarmak için."

"Düşünmedim mi sanıyorsun. Kitabı götürdü. Bu zaman diliminde kim bilir kimin elindedir?"

Karşısındaki genç, huzursuzca başını eğip boynunu sıvazladığında adam anlamıştı.

"Söyle hadi. Ben demeden ne yaptın yine Alec?"

"Hiçbir şey gerçekten. Sadece geçen gün yeni gelen çocukla karşılaştım.
Buraya geleli bir ay oldu. Yalnızlık çekmesin diye konuşuyordum. Dün Thomas'la konuşunca, ağzımdan kaçırdım."

"Alec!"

"Ama bu bence iyi oldu. Bir dinleyin beni. Lütfen."

Gerilen sinirleriyle birlikte koltuğuna geri oturdu adam. Yeni işe aldığı çocuğu, sırf soyadından merak etmiş ve ona bir şans vermişti. Şimdi ise Alec gizli kalması gerekenleri söylemişti.

"Onunla konuştuktan sonra bana Miranda'ya verdiğimiz kitabın aynı isminden bir kitabı olduğunu söyledi. Bende sadece şanstır dedim ama değildi. Kitabı görmeniz için getirmesini istedim."

"Getir, çabuk."

Alec dışarı çıkıp Thomas'ı peşinden getirttiğinde, elinde tuttuğu kitap belkide iletişime geçebilecekleri tek noktaydı.

William sabırsızca kitaba doğru uzanıp Thomas'ın elinden aldığında gözleri umutla parladı. Kitap beş ay önce Miranda'ya verdikleri kitaptı.

Dönüp Thomas'a dikkatle baktığında aklında ki soruya yanıtı bulmuştu bile. Sadece emin olmak istiyordu.

"Thomas nerden buldun bu kitabı?"

*****

"Sakin ol Hermione."

"Ne demek sakin ol. Parmakların şeffaf bir hal almış ve sen hala bana endişelenme diyorsun. Sen delisin."

Hermione'nin son söylediğine gülünce, Ginny oturduğu yerden bana çatık kaşlarla baktı.

"Hermione'ye katılıyorum."

Bunu ciddi bir şekilde söylediğini görünce, en azından Hermione'ye sakinleştirmek için elimi, onun elinin üstüne koydum.

"Korkulacak bir şey yok. Gerçekten. Sadece beni uyarıyor."

"Seni yok ederek mi uyarıyor?"

Tekrar güldüğümde, o kadar sert bakmışlardı ki birden gülmeyi kesip derin nefes almıştım.

"Evet. Eğer geri dönmezsem edebiyen burada yani geçmiş de kalıcağım. Daha önce ki bayılmalarımda uyarıydı. Ve bu da-"

Elime dönüp baktım.

"Son çağrı...Geri dönmem için."

Hala bir şeyleri tutunca hissediyordum ama dokunduğum da algılamak zor oluyordu. Görünüşü ise daha kötüydü. Sadece parmaklarım olsa dahi, içimde sakladığım büyük bir korkunun habercisiydi.

"Peki... geri dönmezsen böyle gittikçe kayıp mı olacaksın?"

Ginny'le dönüp gülümsedim.

"Daha önce bu kadar uzun süre geçmişte kalmadım, bu yüzden net konuşamam. Ama biliyorum ki bu sadece elimle sınırlı kalıcak. Elim eski haline geldiğinde buradan bir daha geleceğe dönemiyeceğim."

"Neden?"

"Çünkü geçmişte çok uzun zaman kaldım ve bu süre zarfında bir şeyleri değiştirdim. Bu yüzden de zaman bana şöyle iki seçenek sunuyor. Hemen geri dönersem yaptığım değişiklikler kalıcak ve kendi zamanımda o değikliklerle yaşayacağım. Ama burdan hiçbir iz taşımayacağım. Gitmeden önce hangi durumdaysam geri döndüğümde burada geçirdiğim sürede aldığım yaralar yok olucak. Kalmakta ısrar edersem ve daha fazla değişikliklere yol açarsam, bu zaman diliminde kalıp, yol açtıklarımla yaşamalıyım. Yani bir nevi, sorumluluk alma gibi. "

Dediklerimden sonra içime bir sıkıntı çöktü.

Yavaşça yataktan kalktım.

"Ben oldukça iyiyim. Burada kalmak daha zor. Kendi yatağıma gitmek istiyorum."

Hermione ve Ginny birbirlerine dönüp, gidip gidemeyeceğimi gözleriyle anlaştıktan sonra yanıma gelip, yürümeme yardım ettiler.

****

Odaya çıktıktan sonra yatağa yatmış, ama uykum kaçınca kızlar beni neşelendirmek için sohbet açmışlardı.

Okukda olup bitenler, Hermione'nin Malfoy'la ilişkisi, Severus derken konu saçma sapan yerlere gelmiş, gülüyorduk.

Ginny'nin son dediğinden sonra ikimizde gülme krizine girmiş, Hermione de bunu fırsat bilip bizi susturmayıp kitaplara bakıyordu.

"Bu ne?"

Yarım yamalak duyduğum sesle Hermione'ye döndüm. Gülmekten dolan gözlerimi sildiğimde, elinde olan kitabımı gördüm.

"Neymiş?"

Yatağımda emekleyerek Hermione'nin yanına geldiğimde, kitabın sayfalarının arasında duran bir zarf çıkardı.

Yüzümdeki tüm gülümseme birden solarken, hızlıca ayağa kalkıp sayfanın arasında duran zarfı çekip aldım ve camın önüne gittim. Zarfın üstünde bakanlığa ait olduğu bir damga vardı.

Arkama dönüp onlara baktığımda, ikisi de endişeli duruyorlardı.

Elimde ki zarf benim zamanımdan geliyordu. Zarfı hızla yırtıp açtığımda, yanlış giden bir şeyler olduğunu biliyordum.

Zarfın içindeki kağıdı açtığımda,
aklımda tek bir soru vardı.

Burada mı kalıcaktım yoksa gidicek miydim?

*752*

Severus SnapeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin