"Bil ki, yaşadıklarınla değil yaşattıklarınla anılırsın. Ve unutma; ne yaşattıysan, bir gün onu yaşarsın.Ayrıca karanlık, karanlığı gideremez; bunu sadece ışık yapabilir. Nefret nefreti ortadan kaldıramaz: sadece aşk bunu yapabilir.
Severusa nefretle yanaşma. Bu zamana kadar o herkese öyle yaptı. Karşısındakiler de aynı şekilde karşılık verdi. Ama sen o ne derse desin aşkınla yanaş ona. O zaman dayanamaz. "
****
Dumbledoreun yanından ayrıldıktan sonra dediklerini düşünüp durdum. Nereden biliyordu. O kadar belli mi etmiştim. O zaman Severus ta biliyor. Merlin...
Onu görmeliyim. Bunca ağlamadan sonra ihtiyacım var.
Odasına doğru giderken bahane üretmeye çalışıyordum.
Ama buna gerek kalmadı çünkü bunu düşünürken ayağıma çelme takan Draco Malfoy işimi kolaylaştırdı. Yere düşmemiştim ama tökezlemiştim. O da yanındakilere gülüyordu.
"Oo şuna bakın. Harry Potterın arkadaşı Miranda Matthews. Daha yürümeyi bile beceremiyor."
Ona karşılık vericektim ama ceza puanı almamalıydım. Bu yüzden tek yapman gerken ilk önce asayla onun saldırmasını beklemekti.
"Draco, sanırım sabah yatakta bir şey unutmuşsun.".
Kaşlarını çattı. Arkadaşları da bana bakıyordu.
"Unutmak mı. Neyi?"
"O hiç kullanmadığın beynini, neyi olucak."
Anında sinirle bna yürüdü. Asaaını da eline aldı. "Ne diyorsun sen?"
"Şimdi de sağır mı oldun Draco. Ah üzülüyorum senin için. Hem beyinsiz hem sağır zor tabi."
O sırada daha fazla sabredemeyen Draco bana doğru asasını hizalandırarak "sersemlet" dedi.
Kendimi bir anda yerde buldum. Başım dönmüştü. Asamı çıkardım. Bundan sonrası kolaydı.
"Sersemlet !"
O anda beklediğim kişi gelmişti bile.
"Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz!" diye bağırdı McGonagall.
****
Güzel. Hem ben hem draco ceza alacaktı. Onun cezasını McGonagall vericekti. Benimkini de Severus Snape.
Önümde oturarak kağıtlara bakan, bana bir şeyler söyleyen Profesör Severusa baktım. Sanırım cezamı anlatıyordu ama ben onun yerine onu daha iyi görmek için başımı hafifçe eğmiş gülümseyerek ona bakıyordum.
Sonra bana baktı ve sustu. Ayağa kalktı, kollarını birleştirdi. Bana doğru geldi.
"Beni dinliyor musunuz Bayan Matthews?"
Kesinlikle dinlemiyordum. Düşüncelerimi duyduğunda emindim. Özellikle izin veriyordum.
"Elbette Profesör Snape"dedim hala ona bakarak.
"Bakıyorum da yalan söylemeyi alışkanlık yaptınız."
"Sizde zihnimi okumaya alışkanlık yaptınız" diyerek ona doğru yaklaştım. Hatta o kadar yaklaştım ki nefeslerimiz birbirine vuruyordu.
Geri bir adım atınca ben de ona bir adım attım.
"Ne yapmaya çalışıyorsunuz?"
"Hiç.. Hiç bir şey. Sadece merak ediyorum. Beni neden öptünüz."
"Unutturmamı isterseniz seve seve yaparım çünkü bir hataydı."
Hata? Kalbimi mi kırmaya çalışıyorsun.
"Hata öyle mi?"
"Sizin ne düşündüğünüz umrumda değil ama bayan Matthews-"
O konuşurken gözlerimi alamadığım o soğuk dudaklara kendi sıcak dudaklarımı örttüm. Anında ellerini kaldırsa da ellerini tuttum. Aynı o gün olduğu gibi kımıldamıyordu. Ben de bir süre sonra çekildim. Ellerini bıraktım. Kaşlarını çatmıştı ve gözleri kapalıydı.
"Üzgünüm Profesör. Bir hataydı. Herkes hata yapar değil mi?" diyerek odadan koşarak çıktım.
Odadan çıktıktan sonra gülmeye başladım. Ne yapmıştım ben öyle.
Daha fazla düşününce kahkaha atmaya başladım. Etraftakiler bana bakıyordu.
Hatta öğrencilerden biri "Deli mi ne?" dedi. Ben de ona döndüm.
"Aşk zaten deliliktir."
*457 kelime*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Severus Snape
FanfictionSeverus Snape'in acı dolu hayatını bitirmeyi üstelenen bir genç kızın hikayesi bu. **** Ne ara yaşanmıştı bunlar. Ne ara onu görmeden bile o olduğunu tahmin edebilmişti. Onca gerçeğin arasında bildiği tek şey vardı ki. 'Aşk, ne yaş tanır ne de zam...