44.The End (2.Kısım)

1.4K 103 57
                                    

Hermione de aynı şekilde hızla aşağı eğildi. Onun söylediklerini duyamazken, arkada William'ı görüyordum. Halinde değişen pek bir şey yoktu.

Belki de bunu bile tahmin ediyordu ve bana yine yalan söylemişti. Bilmiyordum. Bildiğim tek şey geçmişte tekrar geri gidicektim, hem de bu sefer sevdiğim adamı kurtarmak için.

****

Elimdeki asayı kırarcasına sıktığımda tek bir dileğim vardı. O da her şey için geç kalmamış olmamdı.

Etrafım gittikçe bulanıklaşırken, biraz sonra beyazdan başka bir renk ayırt edilemez olmuştu. Bedenimin her yerinde karıncalanma olurken, bebeğime hiçbir şey olmamasını umut ediyordum.

Elim istemsizce karnıma gittiğinde, bir bebeği kabullenmenin bu kadar çetrefilli olduğunu tahmin etmemiştim.

En başta ikimizin de hayatını kurtarmıştı. Sonra ise önüme engel olarak sunmuştu hayat. Şimdi ise sevincim sadece onun varlığındaydı.

Biraz sonra gözümü kamaştıran beyazlık dağıldığında, karşımda koyu renkler yer alıyordu. Kulağımda ise az önce kesilen seslerin yerini başka buğulu sesler alıyordu.

Kendi vücuduma baktığımda ise yarı saydam bir halde olduğunu gördüm.

Gözlerimi defalarca açıp kapadığımda en sonunda görüntüler ve sesler netlik buldu. Aynı anda bedenimde yayılan bir dalgayla birlikte yere düştüm.

Elim hala karnımdayken, yavaşça ayağa kalktım. Nerede olduğumu anlamaya çalıştım ama Hogwarts'ın içinde olduğumdan başka bir detay bulamadım.

Hogwarts'ın içinde her hangi bir koridordaydım.

Asamı elime aldığımda etrafta ki sesleri ayırt etmeye çalıştım.

Bağırışmalar ve onun sesini bastıran çatışma seslerinden başka bir ses yankılanmıyordu Hogwarts'ın boş duvarlarında.

Koridorda koşarak giderken bir pencereden gördüklerimle olduğum yere mıhlandım. Ölümyiyenler buradaydı ve etraf büyük bir karmaşa içindeydi.

Biraz sonra Draco Malfoy'u gördüm. Fred ve George'la birlikte ölüm yiyenlere karşı geliyordu.

Pencereden uzaklaşıp aşağı inmek için koridorda koşarken, aklıma bilekliğim geldi.

Hermione'ye buraya döndüğüme haber vermeliydim. Bilekliğimi hafifçe çevirip bastığımda bir ışık hüzmesi yayılırken etrafa, en sonunda bildiğim bir koridora denk geldiğimi fark ettim.

Hızla aşağı inerken sesler yükselmeye başladı. Biraz sonra seslerin olduğu yere geldiğimde, yaralanan veya da ölen büyücülerin hepsinin buraya kaldırıldığını farkettim. Etrafta koşuşturan büyücüler ve cadılar vardı.

Tanıdığım birkaç büyücü şimdi yerde yatıyordu. Acı içinde. Gözyaşlarımı tutamazken içimi bir korku kapladı.

Burada ölüm kokusu vardı ve bu beni hiç olmadığı kadar korkutuyordu.

Yaralı büyücülerin içinden koşarak geçerken ileride Profesör McGonagall'ı görmüştüm.

Önündeki ölümyiyeni yere serdiğinde beni gördü. Önce şaşırsa da ardından o kocaman acı dolu gülümsemesini sundu bana. Aynı şekilde ona bir gülümseme gönderdiğimde, gözlerini benden ayırıp savaşa devam etti.

Elimdeki asamı daha da sıkarak koşarak ilerlediğimde, az sonra etrafta kimseyi göremedim. Herkes savaşıyordu ve hiçbir yerde Severus yoktu.

Severus SnapeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin