"Harry dün olanlar sadece bir rüyaydı. Sabah oldu ve uyandık bu kadar. Önceden nasıl arkadaşsak şimdide öyleyiz."Bir anda düşen yüzüyle, ona içten gülümsedim. O da kendini zorlayıp biraz gülünce ayağa kalktım. Çünkü Harry benimle konuşurken gözünü bizden ayırmayan Severus da ayağa kalkmıştı.
"Ben aç değilim, sen ye bir şeyler." diyerek dışarı çıktım. Biraz koridorda ilerleyip köşede durdum. Buraya gelicekti. Biliyordum. Kimsenin gözükmemesiyle duvara yaslandım. Onu beklerken arkamdan tutup sert bir şekilde çekilmemle kendimi yerde bulmam bir oldu.
*****
" Ahh..."
Kolumun üzerine düşmüştüm. Çok acıyordu. Kolumu tutarak beni çeken kişiye baktım.
"Draco...?"
Onun ne işi vardı benimle. Beni düşürmeyi bilerek yapmadıysa bende bir şey bilmiyordum. Hala orda durmuş sıratarak bana bakıyordu.
O bir şey söylemeyince ben söylendim."İnsan gibi seslenemezsin değil mi? İlla tutup kolumdan çekmen gerekiyordu. "
Değişmeyecek bir şey olmadığını bildiğim halde söylenmem ise başka bir şeydi. Ama sonra elini uzatınca afalladım. Yüzüne aval aval bakıyordum.
Hem düşürüyor hem de yüzsüz gibi elini uzatıyordu.
" Ne bu? Yaptım ama pişmanım mı? "
" Hayır, üzgünüm mayetinde."
Draconun söyledikleri beni afallatırken elini tuttum. O da yardım etti ve ayağa kalktım. Üstümü düzeltirken bir andan da Draco'yu dinlemeye başladım.
"Duyduğuma göre Harry sana aşık olduğunu itiraf etmiş."
Ellerim donup kalırken bir anda Draconun omzuna vurdum.
"Kimden duyuyorsun bunları. Hem bundan sanane."
Gülüp benimle alay eder gibi söylendi.
"He yani doğru diyorsun. E siz yakında çıkarsınız Harry'le de."
Kulaktan doldurmalarla etrafta böyle konuşurlarsa elbette Ginny de yanlış anlardı. Buna da sinirlenerek Draco'ya işaret parmağımı kaldırıp ona yalan olduğunu söylücektim ki, Draco elimi indirip arkamda bir yere odaklandı.
" Profesör. " dedi.
Burada neden olduğum aklıma gelince gelenin Severus olduğunu anlamak zor değildi.
Arkamı dönünce bu konuda yanılmadığımı görmüştüm. Ama tek fark biraz sinirli gibiydi?
"Bay Malfoy burada ne yapıyorsunuz?"
Ben hala onun neye sinirlendiği anlamaya çalışırken Draco gitmeye hazırlanmıştı bile.
"Ben gi-gidiyordum profesör." diyerek bana dönmeden yanımızdan ayrıldı bile.
O gider gitmez Severus'a döndüm.
"Sen.."
Ama o konuşmama izin vermeden kolumdan tutup beni ters çevirip koridorda ilerlemeye başladı.
"Ne yapıyorsun! Ya."
O beni dinlemeyip sürüklemeye devam ederken sessizce seslendim.
"Severus dur!"
Adını söylememle koridorun sonunda bırakıp bana döndü nihayet.
"Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun?"
Bağırıyordu, sinirliydi ve ben neler olduğunu hala anlamıyordım. Benim ona dün gece nerde olduğunu sormam gerekirken o bana bilmediğim nedenden dolayı bağırıyordu.
Özellikle bağırması ağırıma gidiyordu.
"Bana bağırma. Normal bir şekilde konuş. Neyden bahsediyorsun?"
"Dün gece olanlardan. Daha dün öğlen benimle konuştuktan sonra gidip nasıl gece Harry'le aranda bir şey olduğunu deniliyor. Sen demedin mi bana? Düne kadar seni sevmemi isteyen kimdi? O da sen miydin? Kaç kişiliklisin sen. Ne diye düşündün? Bu adam aptal zaten, böyle yaşlı bir adamla olmaktansa peşimde ne gençler gezdiririm mi dedin! Yüzüme karşı benimle günlerdir alay mı ediyordun! Söylesene. "
Neler düşünmüştü böyle. Bunları nasıl bana bağırarak söylüyordu. Emin olmadan, yanlış düşünerek..
Gözlerim dolarken o hiçbir şey yapmıyordu.
Konuşmak istedim ağzımı açmaya çalıştım. Ama sözcükler boğazımda kalıyordu sadece. Ben de kafamı hayır anlamında sallamakta buldum çareyi.
İyice göz yaşlarım süzülünce kafasını çevirdi.
"Bir şey söyle bana."
Sakin tutmaya çalıştığı sesi altında yatan öfkeyi ve hayal kırıklığını belli ediyordu. Ben onu her duygumla özümserken o..
O kafasını çevirmiş benden cevap beklerken, hızlıca sol tarafa doğru koştum. Çünkü biliyordum ağzımdan çıkmayan sözcükler benim veya da aşkımın umudu değildi. Sadece söylenmek için söylenmiş sözler olucaktı.
Göz yaşlarımı silerken daha fazla gitmedim. Gidemedim. Her adımda bataktaydım sanki.
Biliyordum doğru olan arkamı dönüp öyle olmadığını açıklamak ve bu olayın üstünü çizip, normal bir şekilde devam etmekti.
Ama ne bunu sineye çekecek kadar güçlü değildim. En çok ağrıma giden de bağırmasıydı. Ağrıma gidiyordu çünkü biliyordum sevdiğim insanlar bana ters düşünce arkamda destek çıkıcak bir ailem yoktu. Kimsesizdim. Bu hayatı kendim seçmiştim. Doğru. Ailemi öğrenince yanlarına gidebilirdim ama değişen ne olucaktı. Tam tersine çıkmaz bir bataklığa girerdim. Sadece güç peşinde olan, gerekirse kızının canını da alırdı.
İstemiyordum işte. Ne geri dönmek ne de ilerlemek. İstemiyordum.
Dönecek kadar cesur, ilerleyecek kadar güçlü değildim ben.
Sırtımı duvara yaslayıp yere otururken tek dileğim onun gelmesiydi. Ben gidemiyorsam o gelseydi. Peşimden gelseydi. Açıklasaydım öyle bir düşüncem olmadığını.
Bekledim. Herkes yemek yediği için etraf boştu. O yüzden rahatça orda oturup bekledim onu.
Bir kaç dakika sonra adım sesleri duyuldu. Biri hızlı bir şekilde dolaşıyordu. Sesler oldukça yakına gelince durdu. Yaslandığım duvardan doğruldum. Kimsenin olamayacağı kadar mutluydum o an. Biliyordum çünkü.
Arkamı dönmeme izin vermeden o geldi. Arkamdan sarıldı.
İşte o an ellerini bile hissettiğim an beynim durdu. Bildiklerim sadece onunla kısıtlıydı o an. O vardı şuan sadece.
Yaşadıklarımızdan çıkardığım tek şey
ani öfkesi ile doğru düşünemediğiydi. Bunu öğrenmiştim artık.O an gözlerim kapalı düşünürken, zihnimde sesler yankılandı.
'Üzgünüm.'
Bu aralar Müslüm Gürses dinleyip ders çalışıyorum sadece. Beynim sulandı iyice. Bu yüzden bölümler içime sinmiyor bir kaç bölümdür. Yapacaz artık bir şeyler... 😂
Bölüm yarın veya salı gelicek. Ama 10 vote de gelebilir.
İyi geceler... ❤️
*785*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Severus Snape
FanficSeverus Snape'in acı dolu hayatını bitirmeyi üstelenen bir genç kızın hikayesi bu. **** Ne ara yaşanmıştı bunlar. Ne ara onu görmeden bile o olduğunu tahmin edebilmişti. Onca gerçeğin arasında bildiği tek şey vardı ki. 'Aşk, ne yaş tanır ne de zam...