"İyi misin?"
"Evet. Mektubu yerine bırakalım"
Kimseye yakalanmadan aynı şekilde mektubu bıraktım. Severus çoktan gitmişti astronomi kulesine.
Bende Hermione'yle yollarımı ayırıp yanına gidiyordum.
Soracaktım. Benden şüphelenmesini, karanlık tarafı, Bellatrix'i...
****
Hermione Granger....
Bellatrix, Snape'le buluşmuştu. Miranda'ya mektup hakkında yalan söylemedim. Sadece detayları atladım.
Bellatrix, Miranda'yı öğrenmiş. Daha da ötesi Severus'a bunu öğrendiğini ve Voldemort'a anlatacağını söylemişti.
Voldemort kızını öğrense, bu onu nasıl etkiler bilmiyordum. Ancak, bildiğim bir şey vardı ki. Kesinlikle Miranda'yı rahat bırakmazdı.
Bu yüzden Miranda'yı bu sefer biz kurtarıcaktık. Başkasını kurtarmak için hayatını değiştiren Miranda'ya, şimdi biz yardım edecektik.
Harry, Ron, Luna ve hatta Dumbledore'da aynı fikirdeydi . Bu, ya bir şeylerin sonu ya da başlangıcı olucaktı.
Miranda Matthews...
Kuleye geldiğimde oldukça geç kalmıştım. Merdivenlerden koşar adımla çıkarken, Severus'un ne kadar beklediğini düşünüyordum. Merdivenlerin en sonunda arkası dönük bir şekilde gördüm onu.
O an içimi bir ürperti kapladı.
Başım dönmeye başladı. Elimle boynumu tuttum. Gözlerimi kapatıp birkaç saniye dinlendim. Baş dönmesi geçince tekrar açtım gözlerimi.Çok uzun süre olmuştu zamanda. İlk defa bu kadar süre geçmişte kalmıştım. Bu yüzden bunlar normaldi. Ama bu aralar çok sık olmaya başlamıştı. Yine de kendimi toparlayıp Severus'a doğru gittim.
Yandan gördüğüm kadarıyla kaşlarını çatmış bir şey düşünüyordu.
İçimdeki isteğe kapılıp, sessizce arkasından gidip sarıldım.Başımı, sırtına yasladım. Daha az önce ona olan sorularım aklımdayken, şimdi hepsi tuz buz olmuştu.
Manzaramda sadece huzur ve o vardı. Başka bir şeye de ihtiyacım yoktu.
Ona sarılan elimden tutup, bana doğru döndü. Şimdi çatılan o kaşları yumuşamış, dudağının yanı hafifçe kıvrılmıştı.
"Çok mu işiniz vardı bayan Matthews."
Gecikmeme yaptığı vurgu ile ellerimi ondan çektim. "Aslına bakarsan evet. Yapacak işlerim yoktu belki ama düşünecek çok şeyim vardı."
Sanki buna hayret içinde kalmış gibi rol yaparken, sormaya devam etti.
"Ne düşünüyorsun mesela? Harry mi?"
Bu konuda hala içinde şüphe kalmış olduğu belliydi. Sanki haftalardır peşinde koşan ben değilde, kendisiymiş gibi davranıyordu.
"O konuda haksızsın ama hala üsteliyorsun. Sana diyeceğim tek şey Harry'le aramda hiçbir şey olmadığı."
Benim üzerime ekledi. "Ve olmayacağı? "
"Benim arkadaşlık biçimime sınır da koyduğunuza göre devam edebiliriz, hı?"
Söylediklerimi düşünmüyordum, aklımdan geçeni direk o anki ruh haliyle söylüyordum ona.
"Arkadaşlık biçimine sınır koymuyorum ben, sadece daha ötesinin olmayacağının teminatını almak istiyorum senden. En azından benimle birlikteyken."
Korktuğunu anlıyordum. Bu konuda hiç çekinmiyordu belli etmekten. Başkasıyla onu aldatmamdan, onunla birlikteyken vazgeçip başkasına gitmemden korkuyordu. Ve onu anlıyordum da.
"Öyle bir şey olmaz. Ne onunla, ne bir başkasıyla. Sekiz tane hayatım olsa, yine seninle olanı seçerdim."
Gerçekleri saklamıyordum. Önceki hayatımı bırakırdım onun için. Ve bırakıcaktım da.
Önceki hayatıma dönmek istemiyordum. Mümkün mü değil mi emin değildim ama şundan emindim ki hayatlarımın arasında en mutlu olduğum an şuandı.
Bir çift siyah gözün karşısında, onun ellerinde, onun kalp atışlarında yaşamak istiyordum. Ben onla olmak istiyordum.
Bileğimi eliyle tuttu ve baş parmağıyla tenimi okşamaya başladı.
"Yanımda kal." diyip, yavaşça belimden tutup kendine doğru çekti.
Başımı göğsüne yaslayıp, dinledim. Aşkın ezgisini, mutluluğun hüznünü...
Ama kısa sürdü bu da. Her mutluluk sonrası acı gibi.
Ondan çekilip, bir süredir aklımı kurcalayan soruları söyledim.
"Seninle konuşmak istediğim önemli bir konu vardı. Ve bana dürüst olmanı istiyorum."
Sanki diyeceklerimi biliyormuş gibi bir hale büründü. Gözlerini kaçırdı.
"Voldemort'un yanında mısın hala?"
"Bu konuları sonra konuşalım."
Omzumdan tutup kendine doğru çekmeye çalışınca izin vermedim.
"Hayır, şimdi konuşucaz. Bellatrix'le ne konuştunuz?"
Cevap vermeye yeltenmiyor bile karşımda öylece duruyordu.
"Bu kadar zor olmamalı söylemek. Severus."
Israrla kolundan tutup, söylemesi için bekliyordum.
Derin bir nefes aldı. Ama hala konuşmamakta ısrarcıydı.
"Voldemort benden haberdar mı?"
Bana doğru döndü. Pes etmiş bir şekilde sessizce söyledi.
"Evet, Miranda. Haberi var."
*575*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Severus Snape
FanfictionSeverus Snape'in acı dolu hayatını bitirmeyi üstelenen bir genç kızın hikayesi bu. **** Ne ara yaşanmıştı bunlar. Ne ara onu görmeden bile o olduğunu tahmin edebilmişti. Onca gerçeğin arasında bildiği tek şey vardı ki. 'Aşk, ne yaş tanır ne de zam...