"Burak, gerçekten üzgünüm," dedim neredeyse yüz bininci defa. "Çok özür dilerim."
Kafasını sallayarak sırıttı.
"Berbat bir çıkma randevusuydu."
"Biz çıkmadık," dedim aksi aksi.
Hala midem bulanıyordu ve konuşmakta bile zorlanıyordum. Kafede bir anda gelen kusma nöbeti tüm dengemi alt üst etmişti.
Yürürken bir anda önümde durdu.
"Ne olur sanki kabul etsen?" dedi memnuniyetsiz bir ifadeyle. "Mercan'dan sonra toparlanamadı desinler istemiyorum."
Şaşkınlıkla suratına baktım. Midem tekrar çalkalandığında dudaklarımı buruşturdum.
"Bana açık açık çıkma mı teklif ediyorsun?" diyebildim.
"Evet."
Bulduğum ilk banka oturdum ve başımı ellerimin arasına aldım. Sahilden geçen martı seslerine odaklanmaya çalıştım. Mide bulantısıyla baş etmek berbat bir şeydi ve dikkatimi girdaba dönmüş midemde yoğunlaştırmak istemiyordum. Kendimi tekrar kusma atakları geçirebilecekmiş gibi hissediyordum.
"Ege'nin yanında da bunu söylesene, lütfen," dedim boğuk bir sesle. "Belli ki çenen kırılmak istiyor. Sonsuza dek konuşamamak için."
Yanıma otururken kollarını bankın arkalığına dayadı. Ben mide ağrısı ve kusma nöbetleri geçirirken nasıl bu kadar sakin kalabiliyordu?
"Ama Ege burada yok," dedi rahat bir tavırla.
Ellerimi başımın etrafından çekerek ona baktım. Artık gözlerim de buğulu görmeye başlamıştı.
"Uyanacak," dedim sertçe.
"O zaman biz de uyanana kadar çıkarız," dedi omuz silkerek. "Anlaşmalı bir çıkma. Hoşuma gitti."
"Benim hiç hoşuma gitmedi."
Karnımı tutarak eğildim. Midemde anlayamadığım bir sancı vardı. Sızlanarak Burak'a baktım.
"Dönüşüyor muyum?" dedim kırık bir sesle.
"Hayır," dedi hızlıca. "Bakışların hiç de ölüyor gibi değil. Ölmek ister gibi değil de acı çekiyor gibi bakıyorsun. Dönüştüğün zamanki hissiyatın bambaşka olacağı için zaten bunu anlarsın."
Dönüşmek bu kadar mı berbattı? Ölmek isteyecek kadar? Bu düşünce mide bulantımı daha da arttırmıştı. Burak bu acıya nasıl dayanmıştı? Mide bulantıları yaşadığında onu görmüştüm fakat eminim ki mide bulantısından daha berbat şeyler de yaşamıştı. Etleri mermere dönüşmüş, derisi bir kayış gibi olmuştu. Tıpkı nasırlı birinin elleri kadar sertti. Böyle bir dönüşüm elbette çok acılı olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYL SERİSİ - TAMAMLANDI -
FantasyDayanılmaz sersem gülümsemesiyle elini bana uzattı. Onun ellerini milyonlarca el arasından rahatlıkla tanıyabilirdim. "Düşünsene İdil," dedi beni göğsüne çekerken. "Ölüm çok güzel olmalı. Yumuşak kahverengi toprakta yatmak, başının üzerinde çimlerin...