4996 kelime :) keyifli ve bol merakta bırakan okumalar dilerim :)
"Gökçen," dedi Ege fısıltı halinde.
Kafası karışmış görünüyordu. Şaşkınlıkla açtığı ağzını bir türlü geri kapatamadı.
"Ben... Ben neredeyim?"
Ege'nin gözleri doğrudan Gökçen'in ölü gri gözlerine odaklıydı. Ege, karmaşık bir surat ifadesiyle etrafına baktı. Gökçen'in kollarından sıyrılıp gözlerini şaşkınlıkla çevresinde dolaştırdı. Yutkundu ve yüzünü ellerinin arasına aldı.
"Gökçen," dedi tekrar boğuk bir sesle. "Anlayamıyorum..."
Gökçen belli belirsiz gülümsedi. Bu gülümseyişin altında masumiyet yatmıyordu.
"Sana sormalı Ege," dedi Gökçen. "Neredesin? Haydi, bana söyle. Neredesin?"
Ege kafasını eğip üstündeki damatlığa baktı. Kaşlarını çatarken kafasını salladı.
"Az önce biz bir savaşın içindeydik. Şimdi nasıl buraya geldik? Ve bu üstümüzdekiler?" Şaşkınlıkla Gökçen'in gelinliğini süzdü. "Neler oluyor böyle?"
"Az önce?" dedi Gökçen alayla kaşlarını kaldırarak. Küçümseyen gözleri Ege'nin vücudunu taradı. "Sekiz ay senin için az önce mi oluyor? Çünkü sekiz aydır uyuyorsun ve ortalıklarda yoksun."
Ege donup kaldı. Bu bilgi sanki onu ayaklarından yere çakmıştı. Özenle taranmış saçlarının arasına ellerini daldırdı. Karmakarışık olan kestane rengi saçlarından bir süre ellerini çekmedi.
"Yalan söylüyorsun, sana inanmıyorum."
"Mantıklı düşün," dedi Gökçen. Sesi onu uyarır gibiydi. "Bunun bir rüya olduğunun farkındasın. En son Onur'la karşı karşıya geldin. Sonra birdenbire nasıl uyuyup rüya görebilirsin ki? Sen savaşta ağır yara aldın ve uyudun. İster inan, ister inanma. Tercih senin."
Ege, dikkatle Gökçen'e baktı. Yeşil gözlerini bir süre kıstı. Sonra yüz ifadesi önemli bir şey hatırlamış gibi aydınlandı.
"İdil," dedi Ege fısıltıyla. "O iyi mi?"
Söylediklerine inanmıştı. Gökçen'in yanına gidip kollarından tuttu.
"İdil iyi mi?" diye sorusunu yineledi.
Gökçen'in şeytanı andıran gülümsemesiyle beraber bambaşka bir mekanda belirdiler. Ege, Gökçen'in kollarından ellerini çekmeden ağır ağır başını sağa sola hareket ettirdi. Birdenbire değişen yere hızlıca göz gezdirdi.
Şimdi bir deniz kenarındalardı. Güneş tepedeydi, kavurucu bir sıcaklık vardı. Üstlerindeki gelinlik ve damatlık gitmiş, yerine ince günlük kıyafetler gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYL SERİSİ - TAMAMLANDI -
FantasyDayanılmaz sersem gülümsemesiyle elini bana uzattı. Onun ellerini milyonlarca el arasından rahatlıkla tanıyabilirdim. "Düşünsene İdil," dedi beni göğsüne çekerken. "Ölüm çok güzel olmalı. Yumuşak kahverengi toprakta yatmak, başının üzerinde çimlerin...