İnstagram; leyl_wattpad
Şarkı: Born To Die - Lana Del Rey
Oylamayı ve yorum bırakmayı unutmayın lütfen :)
Herhalde dünyadaki en korkunç şey ümidini kaybetmekti. Onur, Fulya'nın öldüğüne kendini inandırmıştı. Asıl mesele de aklın inandığını kalbe kabul ettirebilmekti fakat Onur bu konuda zorlanmamıştı. Fulya'nın ölü bedeninin hemen yanında duygusuz bir ifadeyle karşı duvara bakıyordu. Ağır ağır yere çökerken gözleri donuktu.
Özge ve Kerem içeri girdiklerinde gördükleri manzara karşısında dehşete düştüler.
"Kalbi durdu Ozan," diye bağırdı Ege.
Ben şaşkındım, Ege ise panik halindeydi. Kemiklerim buzdan parçalara dönüşmüşlerdi.
"Biriniz kalp masajına başlasın," dedi Ozan'ın telefondaki telaşlı sesi. "Diğeriniz de bebeği derhal oradan çıkartsın yoksa en fazla iki dakika içerisinde oksijensizlikten ölecek."
"Ameliyatı kim yapacak?" dedi Ege kaşlarını çatarak. "Burada kimse ameliyattan anlamıyor. Sana ihtiyacımız var."
"Yoldayım, geliyorum. Ben gelene kadar İlge çoktan ölmüş olur. Bu yüzden biriniz bu görevi üstlenmek zorunda."
Ege'nin diğer tarafına geçip kalp masajına başladım. İlkyardım dersinde öğrendiklerimizi hızlıca hatırlamaya çalıştım. Avuç içimi Fulya'nın kalbine yerleştirdim. Diğer elimi de üstüne kapattım. Parmaklarımı yukarı kaldırıp avuç içlerimle tek bir noktadan gelecek şekilde kuvvet uyguladım. Her baskıda göğüs kafesi yaklaşık dört santim içeri girmeliydi. Bu yüzden dirseklerimin bükülmemesine dikkat ederek daha sert baskı uygulamaya başladım. Dakikada yüz bası olacak şekilde belli bir ritim tutturmaya çalıştım.
Ege kafasını kaldırıp Özge ve Kerem'e baktı. Ameliyat yapmak bir yana neştere dokunabileceğini bile sanmıyordum. Zaten Özge ve Kerem'in bakışları kana karşı mücadele verebilecekmiş gibi değildi.
"Ben..." diye mırıldandı Özge dudaklarını buruşturarak. Konuşmakta güçlük çekmişti, boğuluyor gibiydi. "Ben yapamam. Dayanabileceğimi sanmıyorum. Üzgünüm."
Özge hızlı adımlarla odayı terk ettiğinde Kerem de peşinden gitti. Aklımı konuşulanlara veremedim. Fulya'nın cansız bedeni avuçlarımın altında sallanmaya devam ediyordu. Tam kırk üç olmuştu.
"Cevap ver," diye seslendi Ege. Onur'la konuşuyordu. "Fulya'yı çiğ çiğ yiyebilirim. Kalk ve şu ameliyatı yap. Yoksa oğlun da ölecek."
Onur, Ege'yi hiç duymamış gibi düz bakışlarla duvara bakmaya devam ediyordu. Aklından neler geçtiğini bilmek istiyordum. Delirmiş gibiydi.
"Şoka girmiş olmalı," dedi Ozan'ın telefondaki sesi. "Ege eğer bir dakika içinde bebeği oradan çıkartmazsan ölecek. Kalp atışlarını dinle ve hızlı davran."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYL SERİSİ - TAMAMLANDI -
FantasyDayanılmaz sersem gülümsemesiyle elini bana uzattı. Onun ellerini milyonlarca el arasından rahatlıkla tanıyabilirdim. "Düşünsene İdil," dedi beni göğsüne çekerken. "Ölüm çok güzel olmalı. Yumuşak kahverengi toprakta yatmak, başının üzerinde çimlerin...