Şarkı: SYML - Wildfire
Yorum ve beğenilerinizi eksik etmeyin lütfen, keyifli okumalar :)
Kasım ayının ikinci haftasındaydık. Leyla serpilmiş, on beşlerinde gösteren genç bir kız görünümünü almıştı. Büyüdükçe onda kendimizden bir şeyler buluyorduk. Bana kalırsa çoğunlukla İdil'e benziyordu. Düşüncelerini dışa vurmak yerine kendi içinde fırtınalar kopartan, sessiz, sakin fakat günün her anında gülen bir yapısı vardı. Leyla'nın suratı gülmediğinde, sıra sıra dizilmiş beyaz dişleri görünmediğinde bir çeşit problemle karşı karşıya kaldığını sezebiliyorduk.
Büyürken adapte olması gerekenler konusunda zorlanıyordu. Gerçi hangimiz büyürken zorlanmamıştık? Etrafında olup bitenleri algılamaya çalışırken enerji sarf ediyordu. Hızlı anlıyordu fakat bazen anlamlandıramıyordu. Özellikle Can konusunda kafa karışıklığı yaşıyordu.
Leyla'ya bilmesi gereken her şeyi onu incitmeyecek şekilde anlatmaya çalışıyorduk. Kafasının takıldığı kısım ise Can kadar kötü birinin ondan ne istediğiydi. Sonuçta Leyla hayatında hiç Can'la karşılaşmamıştı. Yüz yüze bile gelmediği biriyle nasıl düşman kesildiklerini, bizi neden öldürmeden durmayacağını anlamıyordu. Bu nokta ona hep mantıksız geliyordu.
Son zamanlarda İlge'nin ona vakit ayıramaması yüzünden İlge'den uzaklaşıp teyzesiyle veya dedesiyle zamanını geçirmeye başlamıştı. Böylesi benim için daha iyiydi, içim rahattı. Henüz birbirlerini fark etmemişlerdi.
İlge her sabah bu eve giriyor, bahçenin köşesinde oluşturduğumuz kulübe laboratuvarda güneş batana kadar deneyler yapıyordu. Ozan ona zehirde kullandıkları formülleri vermişti. Önce formülleri çözümleyip sonrasında zehre panzehir üretme aşamasına geçmeyi planlıyordu.
İlge kafasını öylesine zehirle bozmuştu ki mağarayı, çözmesi gereken şifreyi ve tüm diğer sorumluluklarını unutmuştu. Vaktinin büyük bir kısmını Yusuf'la geçiriyordu. Yusuf ona gönüllü denek olmuştu. Bu süreçte ben de biraz dinlenmeyi ve evime vakit ayırmayı tercih etmiştim. Can gibi biriyle stratejik olarak savaş halindeyken aklım darmadağınıktı. Bu durumdan en çok şikayetçi olan ise İdil'di.
İdil'in babası ve Belçim teyze çıktıkları uzun Doğu yolculuğundan dönmüşlerdi. Belçim teyze onu hemen dönmemeleri için yapabildiği kadar oyalamıştı. Leyla'nın doğduğunu biliyordu ve onu görmek istiyordu. Bu kısım ise akıl sağlığı için en korkunç basamaktı.
Evine döner dönmez soluğu bizim evimizde almıştı. Leyla'nın on yaşlarındaki görüntüsü onda tam olarak şok etkisi yaratmamıştı. Eğer Belçim teyze onu önceden sakinleştirip durumu uygun bir dille açıklamış olmasaydı kalp krizi geçirmesi kaçınılmaz olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYL SERİSİ - TAMAMLANDI -
FantasyDayanılmaz sersem gülümsemesiyle elini bana uzattı. Onun ellerini milyonlarca el arasından rahatlıkla tanıyabilirdim. "Düşünsene İdil," dedi beni göğsüne çekerken. "Ölüm çok güzel olmalı. Yumuşak kahverengi toprakta yatmak, başının üzerinde çimlerin...