Merhabaaa ben geldim geç de olsa ^^
Burak, bir süre gözlerime baktı. Boş değildi bu bakışlar ve birçok düşünce taşıyordu. Hayal kırıklığı, düşmanlık, bir parça sevgi fakat daha çok nefret. Nefret çoğunluktaydı, bunu görebiliyordum. Anlayamadığım tek şey, en son görüştüğümüz drama dersinden bu yana ne değişmişti? Ödevimi zamanında teslim etmediğim için düşük not mu almıştı? Bu bakışların sebebi bu muydu?
Sonra bir anda dudaklarını buruşturarak döndü. Bana doğru tiksinerek bakmıştı. Kapıdan çıkıp gitmeye hazırlanırken ona seslendim.
"Burak."
Beni duymamış gibi kapıyı açtı. Oysaki biliyordum. Ben fısıldasam dahi duyardı. Onun ne olduğunu anlamıştım zaten. Burak bir büyücüydü. Bundan yüzde yüz emindim.
Drama dersinde yaşadığı kusma belirtilerini anımsadım. Burak o zamanlarda dönüşmeye hazırlanan bir büyücüydü ve ben bunu göremeyecek kadar kördüm.
Hayır, diye düzelttim kendi kendime. Kör değildim, sadece büyücülükten bile haberi olmayan bir zavallıydım. İnsani bir ailede büyümüş, gerçek kimliğini bilmeden hayatını idame ettirmiş bir deliydim. Her şeyden habersiz bir yaşamda bu kadarı normal sayılırdı herhalde.
"Burak, bekle," diye seslendim tekrar.
Duraksamasaydı kesinlikle gidip kolundan tutabilirdim. Hiçbir güç onunla konuşmamı engelleyemezdi.
"Beni tanımıyor olamazsın," dedim daha gür bir sesle.
Kafasını bana çevirdi. Tüm vücudunu bana döndürmemişti. Dudakları tek çizgi halindeydi. Burak ile en son görüştüğümden beri ne kaçırmıştım? O zamanlarda utangaç ve kırılgan bir yapısı vardı. Şimdi ise daha çok etrafına nefretle bakan iri siyah gözleri vardı. Dönüşüm onu değiştirmişti, bu kesin bir gerçekti. Siyah kemikli gözlükleri de yoktu. Değişim sadece fiziksel değişiklikler getirmemişti. O ruhsal olarak da değişmişti.
Ben de dönüştüğümde kendi benliğimden sıyrılıp bambaşka biri mi olacaktım? Dönüşen herkes böyle mi oluyordu?
Öyleyse kesinlikle dönüşmek istemiyordum.
"Tanıyorum," dedi sadece.
Sanki kelimeler ağzından zoraki çıkmıştı.
"Evet, beni tanıyorsun," diye başımla onayladım. Bir adım öne çıkarken gerildiğimi hissedebiliyordum. "Oysaki ben de seni tanıdığımı sanmıştım."
Tek kaşını kaldırdı. "Tanıyamamış mısın?"
Sesi öylesine soğuktu ki aradaki kocaman bariyeri ve boşluğu iliklerime kadar hissedebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYL SERİSİ - TAMAMLANDI -
FantasíaDayanılmaz sersem gülümsemesiyle elini bana uzattı. Onun ellerini milyonlarca el arasından rahatlıkla tanıyabilirdim. "Düşünsene İdil," dedi beni göğsüne çekerken. "Ölüm çok güzel olmalı. Yumuşak kahverengi toprakta yatmak, başının üzerinde çimlerin...