Olabildiğince kısa tutup çoğunu sizin hayal gücünüze bıraktım :) Keyifli okumalar...
(LEYLA)
Sarı buklesinin bir tutamını parmaklarımın arasına aldım. Parmaklarım her bir telin üzerinden ince bir çarşaf gibi sıyrılıp geçerken dudaklarımda oluşan gülümsemeyi saklayamadım. Başını dizlerimden kaldırmadan yüzüme baktı. Kahverengi göz bebeklerinde kendi yansımamı gördüm.
Siyah saçlarım rüzgarda hafif hafif çırpınırken dudaklarım nasıl da gülümsüyordu. Kalbim saçını tutmakta olan parmaklarımda atıyordu. Tenine dokunduğum her bir noktam sızlıyordu. Acı veren bir sızı değildi, yüreğimi bedenime hapsetmekte zorlandığım türden bir histi.
Gülümsemem karşısında dişlerini göstererek sırıtmaya başladı. Neye sırıttığını anlamam biraz zaman aldı. Anladığımdaysa gülümsemem utanca dönüştü. O anda gözlerine bakamaz oldum.
Avucumu kendi yanağına bastırdı. Parmağımın ucu yanağındaki gamzesinin içine girdi. Teni ne kadar da yumuşacıktı. Ellerimi tuttuğunda kalbim nasıl da umarsızca çırpınıyordu. Tıpkı eski günlerdeki gibiydi. Bundan 24 yıl önce onun için nasıl deliye dönüyorsam, gerektiğinde koca dağlara kafa tutabiliyorsam hala öyleydim.
Sanırım insanın elinde hatıralarından başka bir şeyi yoktu. Kendimiz ve geçmişimizle baş başaydık. Zihnimin tozlu raflarına üflediğimde yaşadığım her bir şeyin kıymetini daha iyi anlıyordum. Güçlü kalmıştık. Yaşadığımız her hadise hayata daha sıkı tutunmamızı sağlamıştı. Birileri bizi öldürmek isterken onlara günlerini göstermiştik. Hayat bizi dibe çekmek istemişti ama biz yüzeye çıkmak için çırpınmıştık.
Çıkmıştık da... Çıkamayan tek kişi Levan'dı.
Yaraları, eksiklikleri daha hızlı iyileşsin diye kendini hırpalayıp durmuştu. Kırk yaşına geldiğinde çökmüştü ve her yeni güne başladığında kendinden sunacağı daha az şey kalmıştı. Kendini bir şey hissetmemek için zorlaması veya hiçbir şey hissetmemesi çok büyük bir kayıptı. Bildiğim tek şey ölmek istemesiydi. Tüm bu buhranlı günlerinin sebebinin öldürdüğü kadınlardan ötürü olduğuna inanıyordu.
O büyük savaşın, Can denen vahşinin ölmesinin üzerinden birkaç ay geçtikten sonra iyice içine kapanmıştı. Öyle ki teyzem bile onu anlamakta zorlanıyordu. Levan teyzemi kendinden uzaklaştırdı ve sonunda ondan tamamen bağlarını kopardı. Ama hepimiz biliyorduk ki Levan teyzem için ölümü göze alabilecek kadar gözü kara bir aşıktı.
Sonra Levan gitti. Kimse nereye gittiğini asla bilmedi. Birkaç ay sonra babam onu buldu fakat babam da kimseye Levan'ın nerede olduğundan bahsetmedi. Levan babama kendini öldürmek istediğini, ama bunu yapacak kadar güçlü biri olmadığını söylemiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYL SERİSİ - TAMAMLANDI -
FantasíaDayanılmaz sersem gülümsemesiyle elini bana uzattı. Onun ellerini milyonlarca el arasından rahatlıkla tanıyabilirdim. "Düşünsene İdil," dedi beni göğsüne çekerken. "Ölüm çok güzel olmalı. Yumuşak kahverengi toprakta yatmak, başının üzerinde çimlerin...