"İyi misin?"Bir anda irkilip kafamı kaldırdığımda rafların arkasından Chae bana bakıyordu. Saçlarını at kuyruğu yapmıştı ve yüzü gözler önündeydi. Yüzünde makyaj yoktu ve saf yüzü çok hoş görünüyordu.
Diğer kız gittiği için ikimiz mesai yapıyorduk bugün.
"İyiyim. Sadece biraz başım ağrıyor." Elimle saçlarımı geriye atıp nefes almak için alan yarattım.
Güldü. "Bir şeyler mi içtin? Seni o karmaşada göremedim. Lavaboya gittin sonra kayboldun. Bir de barmen için ambulans çağıracaktı... biri kimdi?" Gözlerini kıstı ve düşünüyor gibi elinde kitapla uzaklara daldı.
Dünü net bir şekilde hatırlıyordum. Hatırlamak istemediğim her an zihnime çoktan kazınmıştı. Mark'ın o odadaki, o kızla olduğu hali; sonra benim bar tezgahlarındayken barmene hiçbir şey yokmuş gibi yumruk geçirmesi ve benim de buna hiçbir şey olmamış gibi bir tepki vermemem. Beni evimin önüne getirip geri gitmesi...
"Dün ilk içkimi içmiş olabilirim. Locada kimseyi tanımadığım için bar tezgahının orada oturdum. Sonra da gittim. Kusura bakmadın değil mi? Pek bana göre yerler değil."
Kitabı uzanıp rafa yerleştirdi. "Önemli değil. Ben seninle ilgilenemedim. Çok karmaşıktı. İşten dolayı da yorgundum zaten iyice başım döndü." Dediğinde ona sadece kafamı salladım ve yerdeki karton kutudan bir kaç kitap alıp yeni rafa dizmeye başladım.
Bay Kim'e ufak bir bakış attığımda açık bilgisayarında bir şeyler yazıyor olduğunu gördüm.
Sesimi kısıp Chae'ye döndüm. "Bir şey sorabilir miyim sana?"
"Hıhım. Sor tabi ki."
"Şu Mark hakkında bir şeyler biliyor musun? Fazla tuhaf gibi sanki." Diye mırıldandım.
Kitabı parmak ucuna yükselip yukarıdaki rafa yerleştirdikten sonra bana döndü. Kaşları çatıldı. "Bir sorun mu var?"
Kafamı iki yana salladım. "Yok. Daha önce hiç görmemiştim buralarda da o yüzden sordum."
"Görmemen normal ben de bir kaç kez gördüm. Bu tatilde sık karşılaşmaya başladık. Jungkook'un kaldığı apartmanda yaşamaya başlamış o da üst katında. Çocuklarla birlikte konservatuarda okuyor."
"Bir şey mi çalıyor?" Dediğim gibi kaşlarım çatıldı ve derin bir nefes verdim. Neden her şey çalmakla ilgili manalara çıkıyordu?
"Galiba şarkı söylüyordu. Evet evet. Şarkı söylüyor."
Yine kartondan bir kaç kitap alıp yerleştirmeye başladı.
Ne sorabilirdim ki başka?
Aynı yerlerde takılmıyorduk bile. Gerçi ben dışarı alışveriş dışında da çıkmıyordum. Peki neden onu merak ediyordum?
Sadece Bay Kim ile bağlantısı kafamı karıştırıyordu. Yaşlı ve zararsız bir adamla arasında ne olabilirdi ki? Peki Bay Kim neden polise gitmemişti?
Kafamdaki sorular ağırlaşıp bir kaç ton olduğunda ağrıyan başımı ovuşturdum. Sabah ağrı kesici içmiştim ama hiçbir faydasını hissetmemiştim. Migren sızısı ensemden yukarı çıkıp bütün atar damarlarımı coşturuyordu.
"Iyi misin sen?" Chae bir anda yine durmuş bana ilgiyle bakmıştı.
"Iyiyim. Başımın ağrısı geçmedi de..."
"Git istersen. Mesai bitimine bir kaç saat var ben idare ederim. Sade sert bir kahve içersen iyi gelir ben öyle yaptım sabah." Dediğinde ona gülümsedim.
Koluna dokunup teşekkür eder gibi baktığımda o da gülümsedi.
Hava kararmaya başlarken çantamı alıp montumu giyerek dışarı çıktım.
Kaldırıma geçip yürümeye başladığımda başım dönüyordu. Sabah kahvaltı edememiştim başım ağrıdığı için. Gece 20 dakika boyunca lavabodan çıkamamış midemde olan olmayan ne varsa dışarı çıkmıştı. Eve gidip ılık bir duş alıp kahve içtikten sonra uyumalıydım.
Bunun düşüncesi bile huzuru çağrıyordu.
Apartmanın kapısını cebimden çıkardığım anahtarla açıp merdivenleri ağır ağır çıktım. Hareket ettikçe daha da sinir bozucu bir ağrıya dönüştüğünden kısıtlı hissediyordum.
Dairenin kapısını da açıp içeri girerken merdivenlerden bir ses geldi ve apartman kapısı müthiş bir gürültüyle çarpılıp kapandı.
Içeri girmiştim ve ayakkabılarımı çıkarmıştım.
Kapımın aralığından merdivenleri çıkıp karşımda nefes nefese kalan Mark'a donuk bir ifadeyle bakakaldım.
"Yine saklanabilir miyim?" Dedi.
![](https://img.wattpad.com/cover/194954667-288-k482691.jpg)