3.6

1K 115 35
                                    

"Iyi misin?"

Bu soruyu duymaktan nefret ediyordum.

Chae omzuma dokundu. Oturduğum yerde ona doğru dönüp gülümsemeye çalıştım. "Iyiyim."

"Hemen geldin de. Ne ara..."

"Kaçtı çişim. Boşver. Siz neden burdaydınız?" Diye geveledim ağzımda habersiz gibi.

O da dudak büzdü. "Geçen sen sarhoş falan oldun. Kook da Mark bir şey mi yaptı diye gelelim dedi. Yani bana öyle söylüyor ama sen de artık bunların karanlık taraflarını biliyorsun." Hafifçe alaylı bir biçimde güldüğünde ben de ona karşı güldüm. Jungkook'un koruyucu tarafı hoştu.

Ya da Mark'a o da güvenmiyordu.

"Biliyorum. O işlerin içine uzun süre önce girmiş oldum. Ama sanki kısa süre olmuş gibi. Her şey bittiğinde neler olacak diye merak ediyorum."

"Hım?"

Kafamı iki yana salladım. "Bir şey yok. Siz nasılsınız? Bir sorun yok değil mi?"

Güldü. "Onun boks yapmaya başlayıp beni deli etmeye başlaması dışında pek bir şey yok." Omuzları sarsılarak kıkırdayıp oturduğu yerde bacaklarını topladı.

"Neden?" Diye sordum merakla.

Sarı saçları salaş bir örgüyle tutturulmuştu. Altında açık renk bir jean ve üzerindeki siyah kazakla yine hoştu. Ikisini düşündüm. Ne kadar da benziyorlardı? Kafaları uyuyordu. Davranışları, hal ve hareketleri. Onların neler yaşamış olduklarını bilmiyordum elbette daha önceleri. Chae ufak bir anı anlatmıştı ama aptal sarhoş kafamla anımsayamıyordum bile.

Ama iki insanın birbirlerini aynı anda sevebilmelerine inanamıyordum.

Bu, doğaüstü bir olaydı bana göre. Onlar nasıl olmuştu da başarabilmişlerdi ki? Hayranlık uyandırıcı bir olaydı.

"Egzersiz için gittiği salon kızlarla dolu. Geçen gün gitmeseydim bilmeyecektim bile. Ona nasıl baktıklarını görmeliydin. Beni onun yanında gördükten sonra umarım saygısızlık yapıp bakmazlar..."

Içeri Mark ve Jungkook arka arkaya girdiklerinde gergince onları izledim. Bize bakmadan orta sehpaya ilerleyip çocukların yanlarına oturdular.

Mark'a baktım. Parmak uçlarıyla dalgın bir şekilde saçlarını karıştırıp sehpadan bir kutu kola alıp dikledi. Dudaklarını çektiğinde gözleri bir anlığına beni buldu.

Amacı Mina'yı ayartıp Bay Kim'i haklamak mıydı?

Yüzünde yoğun bir durgunlukla çocuklara geri döndü ve aralarındaki muhabbet devam etti.

"Beni dinliyor musun sen?"

Irkilip ona dönerken gülümsedim. "Biraz dalgınım sadece."

Kaşları havalandı. "Belli. Her neyse. Senin nasıl gidiyor? Yani burası hariç?"

Burası hariç...

Nasıl gidiyordu hayatım?

Gitmiyor muydu yoksa?

En son istediğimin yalnızlık olduğunu söyledikten sonra Mark'a evimde tekrar saklanması için kapıyı açmıştım. Sonradan pişman olacağımı aklımdan geçirmiştim ve şimdi buradaydım.

Bir şeyler imha etmiştik. En sonunda Bay Kim'in yakalanacağını biliyordum hiçbir kötülüğün başı boş kalmayacağına emindim en azından Bay Kim konusunda.

Tatil bitecekti.

Yeni dönem başladığında hayatım şimdiki gibi olmayacaktı.

"Hadi oyun oynuyoruz!"

Jaemin'in sesini duyduğumda Chae ve ben de aynı anda onlara baktık. Onlar da bize bakıyordu.

Mark, telefonuna bakıyordu.

Chae önden ilerleyip Jungkook'un yanına oturduğunda ben de onların karşısına oturdum. Jeno, Mark, Jungkook ve Chae karşımdaydı. Benim yanımda da Renjun Jaemin ve Jisung vardı. Hala yukarıda koltukta da Haechan ve Chenle oturuyorlardı.

"Ne oynuyoruz?" Diye sordu Chae.

"Boş kalan kola şişesi oyunu ne olacak." Dedi Jeno dalga geçerek. Jisung da ona söylendi.

"Klasik ama her zaman eğlendirir tamam mı? Al da sen çevir hadi ilk." Elindeki boş kola kutusunu ona doğru fırlattığında Jeno havada yakalayıp ona ters ters baktı.

Pizza kutularını yere dizdiklerinden sehpa boştu. Kola kutusunu ortaya koyup çevirirken Mark'a göz ucuyla baktım. Telefonunun ekranı açıktı ama gözleri masadaydı. Birinden cevap bekliyor gibiydi.

Kola kutusunun ucu Jungkook'a, arkası da yanımda oturan Renjun'a geldiğinde Jungkook soru düşünüyor gibi gözlerini kıstı. "Doğru mu yoksa cesaret mi?"

"Bebek değilim. Cesaret."

Sonra Chae Jungkook'un onun kulağına kopya vermek için fısıldadığında çocuklar itiraz etmişlerdi.

"Tamam tamam." Jungkook oturduğu yerde kımıldanıp ellerini kaldırdı. "En son kimi öpmek istediysen onu ara ve söyle."

"Çok canisin." Chae Jungkook'un koluna vurduğunda aralarında gülüştüler.

Ama bir an sessizlik olduğunda herkese baktım. Yanımda oturan Renjun'a bakıyorlardı. Mark bile. Ben de ona döndüğüm an Renjun bana döndü omzunun üzerinden.

"Numaranı alabilir miyim Renee?"

Ve herkes güldü.

Abartarak. Koltukta oturanlar bile yere doğru atmışlardı kendilerini.

Ben ise mideme giren krampla ve korkuyla önüme döndüm sadece. Gözlerimi sehpanın üzerinden kalkamazken, büyük bir baskı altında hissediyordum. Sırtımdan korku terleri akmıştı. Ne alakaydı? Dalga mı geçiyordu? Onunla bir kez bile konuşmamıştım.

"Ben bunu beklemiyordum. Sormadım sayın. Renee sen çevirmek ister misin?" Jungkook kola kutusunu önüme sürerken sanırım bir tek gülmeyen oydu.

Kola kutusunu alırken bir anlığına Mark'a baktım.

Gülmeyen bir de o vardı. Yüzüme bakmıyordu. Kola kutusundaki elimdeydi kara gözleri.

Çevirirken de gerginlikten taş gibi kesilmiştim.

Tam isabetti. Sanırım olacağını tahmim etmiştim çünkü karşı karşıya oturuyorduk. "Doğru mu cesaret mi?" Diye sordu Mark, en sonunda gözlerini bana çıkararak.

"Doğru." Derken sesim netti. Az önceki rezalete göre.

"En son birinden ne sebeple ayrıldın." Derken onun da sesi netti. Göz temasımızda birbirine atılan oklar var gibiydi.

"Ayrılmadım. Aldatıldım."

Bakışlarından anladım. Şaşırdı ama belli etmedi. Çünkü gözlerini aynı ifadeyle kutuya indirip alarak çevirdi.

O çevirirken de sadece kola kutusuna bakmıştım. Jisung ve kendisine denk geldiğinde o sıkıntıyla oflarken Jisung gülüyordu çünkü o soracaktı.

"Doğru mu cesaret mi karpuz Mark?"

Karpuz mu?

Mark kafasını eğip dudak büzdü. "Doğru." Aslında ondan cesaret bekliyordum.

Jisung da ofladı. "Niye cesaret demiyorsun ki iyi şeyler düşünmüştüm. Neyse. Senin sorunu çalıyorum affet o zaman. En son ne sebeple ayrıldın?"

Kaşları havalandı. "Gerçekten çok yaratıcı bir soru. Jisung başka bir şey sorsana."

"Hayır ya oyunbozanlık yapmayın." Dedi Jeno ona dirsek atarken.

Sıkıntıyla gözlerini devirdi Mark. "En son  ayrılmadım. Terk edildim." Durdu. "Eğlenceli dediğiniz oyuna bakın. Gidip uyusaydım falan daha çok eğlenirdim. Pembe diziye çevirdiniz."





SeamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin