Sindiğim duvarda derin bir soluk verip kafamı duvara yasladım.Kütüphaneden çıkarken artık çalışma saatlerimizin aynı olduğu Chae ile vedalaşıp ters yönlerde ilerlemiştik. Ve tabi ki ben ara sokakta Bay Kim'in çıkmasını bekliyordum.
Mark beni aramıştı, mesaj atmıştı.
Kendi işimi kendim halletmem gerektiğini ve birine güvenmenin aptallık olduğunu hatırlatmıştı bu hareketi.
Pekala. Mina ile olan ilişkisi bir oyunun parçası olsa da bunu istediği gibi sürdürmeye devam ettirebilirdi. Buna karışmaya hakkım yoktu. Sadece ciddi bir olay olduğunda ona ulaşmaya çalışıp beni durdurması ve Mina'ya gitmesi dürüstçe söylemek gerekirse gururumu kırmıştı.
Bunun yorgunluğuyla Bay Kim'i takip edip ne yapacaktım bilmiyordum ama sadece yapıyordum. Cebimden telefonu çıkarıp baktığımda saat 7 buçuk civarını gösteriyordu. Kafamı kenardan eğip kütüphanenin kapısına baktığım an dışarı çıktı.
8'de gideceğim dediğine göre yakınlarda bir yere gidiyor olmalıydı.
Siyah saçlarında bol kırlar vardı ve bana arkası dönük olduğundan olgun yüzünü göremiyordum. Ileri doğru yürümeye başladığında olduğum yerden çıkıp peşinden gitmeye başladım.
Midemi buraya bırakabilirdim.
Gerginlik, aksiyon ve macera insanı değildim ama işte ilk kez birini gizlice takip ediyordum ve bu kişi patronumdu. Bana para veren kişiydi. Ve yaşlıydı. Ve uyuşturucu imalahatçısıydı. Ve kızı ortağımla çıkıyordu. Ya da öyle bir şeydi.
Kaldırıma çıkıp yürümeye başladığında yaşına göre oldukça hızlı adımlarla ilerliyordu. Buna şaşırmadım. Belki o da kullanıcıydı. Sadece üretici değildi. Belki o da kafayı buluyordu.
Düşüncelerime göz devirip köşeyi dönen Bay Kim gibi aramızda metrelerden sonra ben de döndüm.
Bir sokak arasına girmiştik. Hava kararmaya başladığından yanıp sönen bozuk sokak lambasının ışığı dışında pek bir şey görünmüyordu.
Ilerleyip bir pasaj girişi gibi bir yere girdiğini gördüğümde gergince soluk verip duvara yaslanarak uzaklaşmasını bekledikten bir dakika sonra arkasından içeri girdim.
Çevrede sokağa çıkma yasağı varmış gibi tek bir kimse yoktu.
Kapüşonumu kafama geçirip karanlık pasaj girişini acele adımlarla arşınladım.
Gürültü duymuştum.
Ve yerde oturan bir kaç kişi gördüğümde kendi aralarında konuştuklarına tanık oldum. Bu insanları tanımıyordum. Yüzlerine karanlıktan dikkatle baktığımda, saçı başı dağınık bir iki adam ve kadın olduğunu gördüm.
Evet. Onlar kullanıcıydı. Bunu güldüklerinden dolayı karanlığa rağmen görünen çirkin siyah dişlerinden anlayabilmiştim. Üstleri başları toz içindeydi ve ellerinde bir şeyler tutuyorlardı.
Yüzümü göremedikleri için onların yanından hızla ayrıldım. Neredeydi ki bu bunak? Taeyong dedikleri çocukla nerede buluşacaklardı?
Binaların olduğu yere geldiğimde henüz inşaat aşamasında olan binaların çevresine baktım. Az önce gördüğüm insanlardan bir çoğu balkonlarda oturuyor, aşaği sarkmış bir şekilde aşağıdan gelecek her kim olursa onu donuk bakışlarıyla izliyorlardı.
Midem korkuyla kasılırken zemin katına girdiğini gördüğüm Bay Kim'in ardından neredeyse koşarak peşinden gittim.
Birkaç dakika içerisinde kalın kolonların arasından, içeri girdiği yerde konuştuklarını duymaya çalışıyordum.