Meraba canlarım 2. Kitapla karşınızdayım. :)
-Melis! Hadi uyan!
-Tamam kalktım.
-15 dakika önce de öyle söylemiştin.
Odamdan çıkıp mutfağa gittim.
-Giyiniyodum sivrizeka.
-İyi tamam.
Biraz ekmek kızartıp nutella sürdük ve çay içip kalktık. Okul için otobüs durağına gittik.
Koray ve ben evlerimizi satıp 2+1 küçük bi ev aldık. Artık bu evde beraber yaşıyoruz. Devlet bize yetim olduğumuz için destek çıkıyo. Her ay kişi başı 1000 TL yolluyolar. Hala güçler okulunda okuyoruz.
Artık Lise 3 e gidiyoruz. Bir yaş daha büyüdük.
Arkadaşlarımızın ölümünü nihayet atlattık.
Mert başka bi şehire taşındı. Taşınmayı da çok istiyodu. Sonuçta bu şehir Hande'yle anılarıyla dolu.
Esra hala yanımızda. Sedat'ın ölümünü atlattı ve hayatına devam ediyo.
Okula gittik. Okulda yapılan duyuruyla büyük bi şok geçirdik.
-Lise 3. sınıflar bir gün sihir olmadan hayat geçiricekler ve nasıl bi his olduğuna dair bi yazı yazıcaklar. Hepinize bi okul verildi. İlan panosuna bakın. Şimdi hepinizin güçlerini alıcaz. Bugün size ders yok.
Müdür geldi ve bütün lise 3. sınıfların güçlerini aldı. Hemen koşa koşa ilan panosuna baktık. Veeee-Koray ve ben aynı okulda diiliz! Ama oldu mu şimdi? -.-
Eve gittik ve yatağıma uzandım. Aklıma Mert geldi. Mert şu an İstanbul'da yaşıyo. Onu arıyorum. Hergün arıyorum. Ama taşındığından beri telefonlarımı açmıyo. Hergün sesli mesaj bırakıyorum ve bi gün naber Melis der diye umut ediyorum.
Yatağımdan kalkıp telefonumu aldım ve yatağıma tekrar oturdum. Mert'i aradım. Her zamanki gibi açmadı. Sesli mesaj bırakmaya karar verdim yine.
-Alo? Mert... Şey yine ben. Melis. Nasılsın? Mesajlarıma hiç cevap vermiyosun. Seni merak ediyorum. Bak mesela bugün noldu, okulda ödev olarak bi gün güçlerimiz alınıcak normal bi okula gidicez ve bunun nasıl bi duygu olduğunu anlatan bi yazı yazıcaz. Hadi güçlerimizi aldılar falan neyse de bari Koray'la aynı okula gitseydik. İkimizi de farklı okullara yolluyolar. Sinir oldum varya.
Gülmeye çalıştım. Sonra gerçek duygularımı anlatmaya karar verdim.
-Mert... Ben sanırım... Yani ne zaman dans etsem aklıma Hande geliyo. Onunla dans dersinde tanışmamız... Ölümünü atlatamıyorum. Çok üzülüyorum Mert. Telefonlarıma hiç cevap vermiyosun. Ama ben yine de seni arıyorum çünkü belki bi gün konuşuruz diye umut ediyorum. Sana çok ihtiyacım var. Cidden. Sen olmadan Hande'yi atlatamam. Lütfen beni ara. Hoşçakal.
Telefonu kapattım. Umarım Mert beni arar.
Kapımın tıklanmasıyla kendime geldim.
-Gel.
Koray kapıdan başını uzatıp bana baktı.
-Napıyosun?
-Hiiç. Mert'e bi mesaj daha bıraktım.
-Hala bizimle konuşmuyo di mi?
Başımı olumlu anlamda salladım. Gelip yanıma oturdu. Kolunu omzuma atıp sarıldı. Ben de ona sarıldım.
-Koray, Mert neden bizimle konuşmuyo?
-Bilmiyorum.
-Bi gün mesajlarıma cevap vericek. Biliyorum.
-Nasıl bu kadar umutlu olabiliyosun?
-O bizim ARKADAŞIMIZ. Böyle hüzünlü bi olayda bize ihanet etmez, destek olur. O da destek olması gerektiğinin farkında bence ama Hande'nin ölümünü atlatamadığı için bizimle konuşmuyo. Eminim.
Bana daha da sıkı sarıldı. Ben de gözlerimi kapatıp ona daha sıkı sarıldım. Sonra burnuma gelen kokuyla gözlerimi açtım.
-Koray.
-Hı?
-Yemek.
İkimizde fırlayıp mutfağa koştuk.
-Of yaa. Bi yumurta kırıyım dedim onu da yaktım.
Koray tavaya yapışmış yumurtayla uğraşırken gülmemek için kendimi zor tutuyodum. Bu hali çok tatlıydı. Yumurtayı çöpe atınca bana baktı. Sanırım aynı şeyi düşünüyoruz.
-Sanırım hamburger söylemeliyiz. dedim.
-Evet. Olabilir.
Gülümseyip odama gittim. Üstümü giyindim. Saçlarımı saldım. Sabah yaptığım makyaj yani rimel ve eyeliner hala yerli yerindeyde. Pembe renk rujumu sürünce hazırlanmış oldum. Hırkamı aldım ve dışarı çıktık.
Bi hamburgerciye gittik. Eve yakındı. 10 dakikalık yol.
Hamburger, patates kızartması ve kola. Yemeğimizi bitirince yağmur yağdını fark ettik. Burdan otobüs de geçmiyo.
-Koray biraz bekleyelim belki yağmur diner.
-Benceeee... İki elimi de sıkıca tutarken.
-Ne?
-Islanmak daha eğlenceli!
Beni yağmurun altına sürüklemeye çalıştı.
-Koray! Hayır! Bak sakın. Yaa!
Ben bağırırken o kahkahalarla gülüyodu. Beni yağmurun altına sokunca saçlarım hemen ıslanmaya başladı. Tabii onunkiler de ıslanmıştı.
-Sana eğlenceli demiştim.
-Gösteririm sana eğlenceyi!
Ben de gülüyodum. Elimle ıslak saçlarını dağıttım. Benden kaçmaya başladı. Peşinden koştum. Ona yetişince sırtına atladım. Ben onun sırtına binmiştim, o koşuyodu, ellerimi boynuna sarmıştım, yağmurda ıslanıyoduk, saçlarımız darmadağınıktı. Ve-bu çok güzledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçler Okulu 2
FantasyArtık Lise 3'e gidiyoruz. Bi yaş daha büyüdük. Onca olay yaşadık. Ama eminimki bizim hayatımızda aksiyon biter artık sakin yaşicaz kuralları olmadığı için bir sürü macera yaşamaya devam edicez. Kesinlikle eminim bundan. Eski arkadaşlar başka okula g...