29 Bölüm 🗝️

7.2K 280 39
                                    

Onun önce gözleri gelir aklına, sonra konuşması sesi ve gülüşü...............

Arsen yarım yamalak uyuduğu yataktan kalkıp telefonun aldı eline. Boranı sormak istiyordu ama bi türlü cesaret edemiyordu. Yataktan kalkıp cesaretini toplayarak sıraç yerine zehrini aramıştı.
Zehrin boranın odasına geldiğinde uyan sıraçla borana baktı. Ne güzeldiler öyle. Zehrin elindeki telefonu masaya koyup sıraçla boranın üzerini örtü. Zehrin tam telefonunu alacakken sultan hanım seslenmişti. Sıraçla Boran uyanmasın diye hızla odadan çıkıp kapıyı kapatmıştı.
Arsen telefonu kulağına götürüp beklemeye başladı.

"alo zehrin hanım ben Arsen, Boran için aramıştım" dediğinde telefondan gelen sesle kalbi yerinden çıkacak derecede atamaya başlamıştı.
"arsen" dediğinde arsen dili tutulmuş gibiydi. Sıraçın telefonu açması onu heyecanlandırmıştı. Sıraç arsenin sesini duyunca aynı arsen gibi olmuştu. Ne yani bunun adı aşk mıydı. Kalpleri hızlı hızlı artıran, sadece nefes seslerini dinlendiren, neydi.??? Sadece susup onu hissetmek kesinlikle aşktı.

"be-ben boran için aramıştım" dedi kekeleyerek . Arsen elini kalbine götürmüştü.

"boran seni istiyor, yemek yemiyor, doğru düzgün uyumuyor" dediğinde sıraç akaşm onu düşünmekten uyuyamadığını da söylemek istiyordu. Ama sadece boranı söylemişti.

"uyuyormu şuan??" demişti kısık sesle. Sıraç sanki arseni duymamış, kalbine söz geçirmemiş bir şekilde "neredesin, nede kalıyorsun" demişti. Arsen gözünden akan yaşları eliyle itekleyip "Mardin deyim." diye bilmişti. Sıraç "neredeysen söyle konuşalım" demişti.

"sıraç bey. Nerede olduğumu bilmiyorum ama oteldeyim. Beni merak etmeyin, bi çare bulurum"

Sıraç sinirili bir şekilde
"maaşından kalan parayı buraya bırakmışsın nasıl otelde kalıyorsun neredesin söyle, geliyorum"

"sıraç bey gerçekten gelmenize gerek yok"

Sıraç elini saçlarına atıp sesini yükseltmişti. "tamam gelmiyorum ama nerede olduğunu söyle"

"konaktan çıktıktan sonra bi adam bana yardım etti, sıraç bey. Otelinde misafir edeceğini söyledi. Şuan oradayım."

"hangi adam, ne oteli,"

"tam otelin adını görmedim ama adamın adı Ferzan" dediğinde sıraç duyduğu isimle telefonu yüzüne kapatıp. Hızla odasına gitti. Arsen de kapanan telefonla yatağa oturup kalbinin bu denli hızlı atışını anlamaya çalışıyordu. Arsen valizini alıp üzerine şortunu ve askılı bluzunu giyip üzerine de saks mavisi gömleğini giydikten sonra saçalrını yapıp tekrar yatağa oturmuştu. Sıraç üzerini değiştirip kop konağın merdivenlerinden hızla inerken sultan hanımın ve Cezar ağanın seslenişlerine kulak asmayarak konaktan çıkmıştı. Arsen yanından hiç ayrımadığı şiir kitabını çıkartıp rastgele bir safa açıp okumaya başlamıştı. Şiir okumak, yazmak onu rahatlatıyordu. Her şiir mısrasında kalbi bu denli atıyordu. İşte adanan Yücelin şiiri.

Hangi şiire başlasam suskunum sana
Dağ göğsünde bir kaya diliyle suskun
Güneşte kavrulan bir kum tanesi
Çatlayan dudaklarım oluyor her gece
Yağmura suskun yaşamaya suskun
Haykırabilsem
Belki bir nehir köpürebilir sesimde
Silinebilir kuraklığın bütün izleri
Upuzun çöller vadileşebilir içimde

Mardin Çıkmazı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin