40. BÖLÜM

5.4K 171 9
                                    

Arsen telefonu kulağına götürdü

"efendim"

"Arsen biraz konuşalım mı"

"Ferzan gerçekten ne diyeceğimi bilemiyorum. Davetde olanlar için kusura bakma lütfen"

"senlik bir durum yok, kendini suçlama. Müsaitsen yüz yüze konuşalım, anlatacaklarım telefonda olmaz." diyince Arsen biraz durup

"sıraç beye sormam lazım, ben sana geri dönerim" diyip telefonunu kapatı. Şimdi arayıp ne diyecekti? sıraça, mecbur doğruyu söyleyecekti.

Sıraç şirketde yılık dosyaları çıkartıp inceliyordu. Masanın üzerinde bir sürü dosya olmasına rağmen pes edip asistanını çağırdı. "bunları görmek istemiyorum sen götür bunları kontrol et, eksik Bi yer olunca bana gelme" diyip elindeki son dosyayı da bırakıp "Suat beye götür, beraber yapın" demesiyle asistan "peki efendim diyip dosyaları kucaklayıp tam çıkacakken" sıraç bey bugün turizm şirketi gelecek, onunla toplantınız var 3 saat sonra. Otel kralıyacaklar. "

" hangi truzim "

" italyadan 500 yakın truz otel bakıyor efendim. Bu şirket için çok iyi "

" tamam çıkabilirsin "

Sıraç koltuğuna yaslanıp gözlerini kapatı. Şuan evde olup arsenle ugraşmak geçiyordu aklından. Gözlerini açıp masanın üstünden telefonunu alıp hazarı aradı "naptınız haletinizmi"

"akşama konaktayız,bav bırazdaha kalacak sıraç  Ferzanın davetinde olay çıkartmışsın sen onu Bi anlat hele "

"hazar telefonda olmaz gelince anlatırım,".......

Arsen sıraçı aramaktan vazgeçip odasına girdi. Arsen her aradığında şunda başka birisiyle konuşuyor lütfen hata kalın "Arsen ferzana mesaj atıp Mardini fazla bilmiyorum. Konum at geliyorum yarım saate" yazıp gönderdiğinde giysi dolabını açıp içerisinden yüksek bel siyah dar pantolonunu ve üzerine yarım tişörtünü giyip saçlarını rastgele sarıp topuz yağmıştı. Yüzüne hafif bir göz kalemi ve ruj sürüp telefonunu da alıp odasından çıktı.
Sıraç hazarla konuşmaya devam ederken, horzanı da söylemişti. Hazar kısa süreliğine şok geçirip cevap vermişti "ne zaman"
"yarın,"

"onunla gurur duyuyorum, cezar aşirtine kurban olmadı" diyip iç çekmişti hazar. Hazar horzanı bir başka severdi. Sıraçtan başka ama hiç bir zaman horzana beli etmemişti, hep ağırlığını koymuştu, oyun oynadıklarında oyuna dahil olmayıp Bi kenarda, köşede durup izlerdi. Hiç onlar gibi eğlenmemişti. Oyüzden horzan abisi hazraa karşı hep soğuktu.
Soğuk olması hazarın suçu değildi cezar ağanın suçuydu "aman oğul sen büyüsüksün hiç ağa veliaht ı oyun oynarımı" diye diye büyütdü oğullarını, cezar ağa horzana bişe demezdi, oynanmasına hep izin verirdi.

20 yıl önce

Hazar konağın merdiveninde oturmuş horzanla sultan hanımı izliyordu. Ne kadarda güzel oyun oynuyorlardı. Konağı sultan hanımın ve horzanın gülüşmeleriyle dolmuştu . Sıraç da konağın terasında oturmuş oda aynı manzarayı seyrediyordu. Sıraç oyun oynamayı fazla sevemezdi, bir sürü oyuncakları olsada hazar üzülüyor diye hiçbirine dokunmamıştı. Hazar da hep onun bencil olduğunu ve hep babasının gözüne girmeye çalışan biri olarak görüyordu oysaki gerçek tamamen farklıydı. Hazar hızla merdivenden çıkıp sıraçın yanına geldi. Yanına oturup "bav, nezman onun gibi sever yada anamız ne zaman onunla oynadığı gibi bizimle oynar" dediğinde sıraç abisine dönüp "o daha çok küçük, bizde onun yaşında öyleydik. Bizimle de onun gibi ilgilenirlerdi biz hatırlamıyoruz. hazar" dememişti çoçuk aklıyla. Sıraç ozmanlar 6 yaşında, hazar da 10 yaşındaydı.ikiside çok küçüktü. Hazar gözündeki yaşı silip "insan mutlu anını unuturmu hiç" diyip elini yumruk yapmıştı. Hazar sıraça dönüp "senin de oyuncakların var oyna, yada pardon bavın gözüne gireceksin demi." diyip sıraçın yakasından tutu. Sıraç abisini itip "sen aptal sın diyip çekip gitmişti odasına. 'o gece sıraç bütün oyuncaklarını pencereden atıp hazarın odasına gitmişti" çünkü sen üzülme diye oynamak istemedim "demiş ve hazara sarılmıştı. ne büyük acı anne babanın eşit davranmaması,...... Yürek yakıyor, acı veriyor ve hep aynı duygularla büyümemleri ne kötü.......

Mardin Çıkmazı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin