28.BÖLÜM |EN GÜZEL YENİLGİM|

3.8K 240 40
                                    

Elimdeki kahvemden bir yudum aldığımda gözüm çöp kutusuna takılmıştı. Kendimi kötü hissetmemeye çalışsam da olmuyordu. Üzüldüğünü biliyordum ama elimden de bir şey gelmiyordu. Gülü çöpe atmıştım. Keşke benim yerime başkasını sevseydi, duygularına karşılık alabileceği birini. Ama işte kalp kimi seveceğini seçemiyordu.

Bir anda aşık oluyordu insan. Eğer duygulara hakim olmak mümkün olsaydı ben de bugün Arel'i seviyor olmazdım. Ama iyi ki de hakim olamamışım. Onu seviyorum ve onunla gerçekten mutluyum. Tek isteğim ilişkimizde ikimizin de acı çekmemesi.

Test kitabımı kapatıp saate baktım. Altıyı çeyrek geçiyordu,yedi de Arel'le buluşacaktık. Hazırlansam iyi olurdu. Kalkıp odama gittim. Onu özlediğimi hissediyordum,hem de fazlasıyla.

Hızlıca giyinip aynanın önüne geçtim. Saçlarımı açık bırakmaya karar verdim. Makyaj yapmayı pek sevmezdim ve şimdi de yapmayacaktım.

Ayakkabımı alıp evden çıktım. Hızlı adımlarla yürümemin sebebi onu çok özlemiş olmam olabilirdi. Bir an önce sarılmak istiyordum. Acaba Arel de beni özlemiş miydi?

Kısa sürede sahile geldiğimde etrafıma bakınarak yürümeye devam ettim. Onu göremiyordum, acaba henüz gelmemiş miydi? Telefonumdan saate baktığımda yediyi geçiyordu. Rehbere girip adını bulduktan sonra tam arama tuşuna basıyordum ki belime dolanan kollarla yerimden sıçramıştım.

"Hey! Korkma benim."

Sesini duyduğumda sakinleşmiştim. Yüzümü ona döndüğümde bir an nefes alamadığımı hissettim. Oldukça yakın bir mesafedeydi. Nefesini tenimde hissedebiliyordum. Öyle yoğun bakıyordu ki gözlerime, orda aşkı görebiliyordum.

Kollarımı boynuna doladığımda belimdeki ellerini sıkılaştırdı. "Seni çok özledim." Söylediğim şeyle ben de şaşkına uğrarken onun bir kaç saniye sessiz kalması normaldi sanırım. Artık ona olan duygularımı söylerken çekinmek istemiyordum.

"Ben de çok özledim Nefes'im." Bana böyle seslenmesini seviyordum. Sanırım onunla ilgili olan her şeyi seviyordum.

Kollarımı boynundan çekip uzattığı elini tuttum ve yavaşça yürümeye başladık. Bir süre el ele yürüdükten sonra bir banka oturduk. Kolunu omzuma atıp beni iyice kendine çekti. Bir anda içim sıcacık olmuştu. Onunla birlikteyken içime dolan huzuru tarif etmek istesem kelimeler yetmezdi. Başımı omzuna yaslamıştım.

"Sana ne zaman bu kadar bağlandım ben? Yanından ayrıldığım anda yine sana gelmek istiyorum. Senin beni reddettiğin zamanlarda nasıl dayanıyormuşum?"

Kıkırdadığımda başını biraz eğip "Neye gülüyorsun sen, komik mi? " dedi.

"Beni bu kadar sevdiğini duymak hoşuma gidiyor sadece."

Sırıtarak arkasına yaslandı. "Ben de ne kadar sevildiğimi duysam hoşuma giderdi tabi."

Fazla düşünmeden konuşmaya başladım."Kendime verdiğim bütün sözleri unutacak kadar çok sevdim seni. Kimseyi hayatıma almamıştım bugüne kadar, sevmemiştim. Ama sen ördüğüm bütün duvarları yıktın ve hayatıma girdin."

Bir süre yoğun duygularla gözlerime baktıktan sonra gülümsedi. "Hayatına girmek baya zor oldu yalnız. Ne inat varmış sende!"

"Evet sanırım fazla inatçıyım. Ama en sonunda yenildim aşkına."

En güzel yenilgim.

***

Rüzgarın tenimi yalayıp geçtiğini hissediyordum. Gözlerimi kapatıp kendimi huzurun kollarına bıraktım. Bir tek kulaklığım eksikti. Bayılırdım rüzgarlı havalarda müzik dinlemeye. Hemen başlardım hayaller kurmaya. Ve artık kurduğum hayallere birini daha dahil ediyordum. Hayallerimin başrolünün sesini duymamla başımı ona çevirdim.

"Ya sen nasıl yapıyorsun bunları?"

Okulun bahçesinde bir ağacın altında oturmuş Arel'le matematik çalışıyorduk. Sınavlar başlamadan toparlamamız gerekiyordu.

"Çok çalışarak." dedim ve elindeki test kitabını alıp sorunun çözümünü ona anlattıktan sonra kitabı uzattım. Kitabı alıp
diğer soruyu çözmeye çalıştı. Ben de kendi kitabıma dönmüştüm. Ama bakışlarını sürekli üstümde hissediyor ve bir türlü odaklanamıyordum. Zaten onun yanında çalışmak zordu bir de şu bakışları yok muydu!

Başımı ona çevirdiğimde göz göze geldik. "Canımın içi, ama sen böyle beni izlersen ben çalışamam ki!" dediğimde gözlerini büyüttü "Hı?"diye mırıldandığında gülmeden edemedim.

"Sen bana canımın içi mi dedin az önce? "

Evet ben kendimi baya aşmıştım!

Başımı sallayarak onu onayladım.Gülümsemesi suratındaki yerini alırken elimi tuttu ve elimin üstüne bir öpücük kondurdu. "Seviyorum be! Çok seviyorum!" diye mırıldandığında okulun bahçesinde olduğumuzu hatırlayıp elimi ondan çektim. "Tamam hadi ders çalışalım bak zil çalar birazdan."Oflayarak ayrılan ellerimize baktı ve hayıflanarak eline kitabı aldı.

"Ben seviyorum diyorum, o ders çalışalım diyor. Ah,ah! Okul birincisinin sevgilisi olunca böyle oluyor demek ki."

Kıkırdayıp cevap verdim. "Ben de seni seviyorum. Sadece ders başlamadan biraz daha çalışalım istedim."

Belki biraz da utanmış olabilirdim, birazcık. Ama bunu söylemesem de olurdu.

Yaklaşık on dakika daha çalıştıktan sonra Arel su almak için kantine gitmişti.

"İyi çalışmalar." Kafamı kaldırdığımda Karan'la karşılaşmayı beklemiyor ve istemiyordum. Bir şey demeyip kitabıma döndüm. "Artık konuşmuyoruz da sanırım."

Tek istediğim burdan bir an önce gitmesiydi. Arel ile karşılaşmasını istemiyordum. "Sesini de esirgeme benden, zaten hiç tatmadığım sevgine hasretim!" Sabrımın sonuna geldiğimde "Git burdan." dedim sadece. Ama benim sözlerimi umursayan kim! Aksine beni duymamış gibi gelip karşıma oturdu. "Çok mu mutlusun onunla? " Bakışlarımı onun dışında her yerde gezdiriyordum. "Benimle de mutlu olabilirdin. Daha çok severdim seni. Ben de olmayan ne buldun onda?" Zorla yutkunduğumda gözlerine baktım. Hayır üzülmeyecektim. Ben kötü bir şey yapmamıştım ki. Sadece sevdiğim kişiyle olmak istemiştim. "Elini tutuyor, sarılıyor sana özgürce. Ben doya doya bakamıyorum bile!" Beni ne ara bu kadar sevmişti? Ben nasıl fark etmemiştim? "Karan yeter! Ben bunları duymak istemiyorum. Git artık lütfen!" dediğimde ruhsuzca gülümsedi. "Sensizken ruhum daralıyor,keşke beni biraz anlasan. Hele bir de sizi birlikte gördüğüm anlar yok mu... Az önce elini tuttu,öptü.. Boğuluyormuş gibi hissettim."

Kalemlerimi toplayıp kitabımı aldım. O gitmiyorsa ben giderdim. "Kaç zaten, sen benden hep kaç..." Artık dayanamıyordum. Sinirle ayağa kalktığımda o da kalkmıştı. "Karan sen ne saçmalıyorsun ya? Ne yapsaydım? Gidip beni kaçıran, taciz eden adamın kollarına mı atılsaydım! İstemiyorum seni diyorum asıl sen beni anla. Yeter bıktım artık, benim sevgilim var ya. Bırak peşimi artık! " Bir solukta konuştuktan sonra yürümek için bir adım atmıştım ki bileğimi tutunca durmak zorunda kaldım. "Özür dilerim ne yapsam olmuyordu, sen beni sevmiyordun. Ben de yine hata yaptım ve seni kaçırdım. Özür dilerim,pişmanım."

Pişman olması benim zerre kadar umurumda değildi. Pişman olacaksa yapmayacaktı! Şimdi özür dilemesi hiç bir şeyi değiştirmiyordu.

Ona döndüm. "Yaptın mı? Yaptın. Şimdi pişman olsan kaç yazar!" Gözlerinde hüznü görebiliyordum. Bileğimi ondan kurtarmaya çalışıyordum ama uğraşlarım boşunaydı. Öyle bir sıkıyordu ki... Son sözlerimin ardından daha fazla sıkmıştı. Sanırım sinirleniyordu. "Bırak, bileğim acıyor!" Sözlerimi duyuyor gibi durmuyordu. Ama gözlerini gözlerimden çekmiyordu, manyak! Bir kez daha "Bıraksana bileğimi!" dediğimde arkamdan gelen sesle kalakalmıştım.

"Ne yapıyorsun lan sen!"

***

Bölüm nasıldı? Okunma sayısına göre yorum ve vote sayısı çok düşük arkadaşlar lütfen desteğinizi esirgemeyin😊 Heyecanla yorumlarınızı bekliyor olacağım.

ÇARESİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin