Bölüm-10 🖤 YARALI

19.1K 813 87
                                    

Sevgili okuyucularım lütfen vote ve sevgi dolu yorumlarınızı bırakmayı unutmayın...
🖤🖤🖤

***

Karanlık çöküyordu ve sokak kapkaranlıktı. Anneannemlerden önce gelip hızla yemek hazırlamaya koyulmuştum ve tüm aile güzel bir yemek yemiştik.
Hem benim hemde anneannemler için uzun bir gün olmuştu. Fazlasıyla yorgunduk. Onlara baktığımda koltukta uyuklamaya başladıklarını gördüm ve  bu hallerine gülümsedim. Gözlerim dedemin karşısında ki duvarda asılı duran saate kaydığında ise 10'a geldiğini gördüm.
"Ben yatıyorum.'' diye seslendim onlara ve ardından ekledim. ''Sizde yatın isterseniz, yorgun görünüyorsunuz." 

Ben mutfağa ilerlediğim sırada onlarda bunu söylememi bekliyormuş gibi ayaklandılar.
"İyi geceler kızım."  diye seslendi dedem, onun yorgunluktan bitap düşmüş haline baktım. Uzun süre araba kullanmak onu yoruyordu. Hüzünle gözlerimi kırpıştırdım ve "İyi geceler." diye karşılık verdim. Ardından biraz önce bardağa doldurduğum suyumu alıp merdivenlere yöneldim. Onlar merdiven çıkmayı sevmedikleri için yatak odaları alt kattaydı. Bense köyde korktuğum için her zaman ikinci katta kalıyordum ve odamın penceresini, terasımın kapısını sıkıca kilitliyordum. Olurda canavar gelirse ikinci kata çıkamaz diye düşünüyordum küçükken. Yüzümde saçma sapan bir gülüş belirdi. Küçükken hayal dünyam fazla genişti. Geceleri hayaletler beni ziyarete gelecek diye sürekli anneannemlerle yatardım. Kafamı hızla iki yana sallayarak küçüklük anılarımı beynimden attım ve kendi kendime kıkırdadım.

Her zaman severek çıktığım merdivenler yorgun olunca tam bir eziyet gibi geliyordu. Keşke şimdi biri beni odama kadar taşısaydı diye içimden geçirirken odamın kapısını açarak içeri girdim, ışığı açtığım sırada gördüğüm silüetle  korkuyla çığlık atıp yerimde irkildim. Neyse ki suyu dökmemeyi başarmıştım. Alparslan tam olarak odamdaki tekli koltuğa bacaklarını iki yana açarak oturmuş ve başını arkaya doğru yaslamıştı.

Ah, hayır ama...

 Başını dikleştirip bana baktı ve çarpıkca gülümsediği an dedem, "Elif, ne oldu? Niye bağırıyorsun? " diye seslendi aşağıdan.Dedemin sesini duyunca irkildim ve korkuyla ona bakmaya başladım ama o bunu umursamadan ayağa kalkarak bana doğru gelmeye başladı. Sertçe yutkundum.

Birkaç saniye ne yapacağımı düşünmüş olmalıyım ki ondan daha hızlı davranıp elimdeki bardağı komidinin üzerine bırakarak odamdan geri çıktım, merdivenlerin başına geldim. Dedem başını kaldırmış yukarı doğru uyku mahmuru gözleriyle bana bakıyordu. Sesimi sakin tutmaya çalışarak cevap verdim: "Karanlıkta önümü göremeyince, elimi masaya çarptım. Kanadı sandım ama bir şey olmamış." 

Ardından ellerimi iki yana sabitleyerek yavaşça yutkundum. Allah'ım resmen yalanların içinde boğuluyordum.

"Dikkat etsene kızım. Bir şey oldu sandım." diye sitem ederek arkasını dönüp, odasına yöneldi. Derin bir nefes alarak bende hızlı adımlarla odama geri gittim. Kapıyı açtığımda, eski yerinde olmadığını gördüm. Bir kadının odasına böyle girilir miydi? Görgü kurallarından haberi olmadığını görebiliyordum. Acaba gitti mi diye düşünürken birden, arkadan belime sarılan kollarla kasıldım. Beni sürekli ürkütüyordu ve ben bundan hiç hoşlanmıyordum. 

Önce gözlerimi sabır dileyerek yavaşça kapatıp açtım sonrada arkamı dönerek ona baktım ve  "Senin bu ani ortaya çıkışların birgün benim ölüm sebebim olacak." dedim. Sitemle devam edeceğim sırada, "Seni benden hiç bir şey ayıramaz." diye karşılık verirken yüzü ciddi bir hal aldı ve beni birden kendine çekerek sıkıca sarıldı. Ellerim iki yanımda boşlukta sallanıyordu. Ona sarılmak istemedim.

 Ama o başını boyun boşluğuma koyup derin bir nefes aldığını hissettiğimdeyse kalbim heyecanla atmaya başladı. Bu hastalıklı duygular yüzünden bir ikilem yaşıyordum ve ben bunu istemiyordum en azından aklım bu yönü tercih ediyordu.

LİDERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin