Sevgili okuyucularım lütfen vote ve sevgi dolu yorumlarınızı özellikle Alparslan'ın Elif'e olan aşkını simgeleyen 🖤 bırakmayı unutmayın...
🖤🖤🖤***
Yemek faslından sonra dedemin isteğiyle salona tekrar geçmiştik. Alparslan, dedemle konuşurken Ferhat'da ara ara onlara katılıyordu. Dedemin arada attığı kahkahaya şaşkınlıkla baktım. Çünkü sürekli gülümseyen bir yapısı yoktu ki kahkaha atsın. Daha önce Alparslan geldiğinde de aynısı olmuştu. Demek ki anneannemin söylediği doğruydu, dedem Alparslan'dan hoşlanmıştı. Gülümseyerek onlara bakarken gözüm Josepf'e kaydı. Dedeme ve Volkan'a bakarak yerinde kıpırdanıyordu.
Kaşlarımı çatarak ona bakmaya devam ettim. Bacaklarını biraz daha açtı. Bu sefer kafasını çevirip Alparslan'a baktı. Sol elini dizine koyarken, diger elinde ki bardağı Alparslan'a bakarak dudaklarına götürdü. Alparslan'ı mı taklit ediyordu. Yerinde hafif bir silkelendiginde dayanamayarak kahkaha attım. Tüm gözler bana döndü. Dikkat odağı olmanın verdiği utançla kızardım.
"Pardon." diye ağzımın içinde mırıldandım, bir süre sonra herkes eski sohbetine döndü. Josepf'e bakarak gözlerimle kapıyı gösterdim.
Başını sallayıp ayağa kalktı ve benim tarafıma geldiğinde hızla salondan çıktık.
"Sen ne yapıyorsun az önceden beri? O hareketler neydi?" diye merakla sorarken kıkırdayarak ona baktım.
"Elif, erkek gibi davranmaya çalışıyorum. Oluyor mu?" dediği an havaya kalkan kaşlarımla, ağzım açık ona bakakaldım. Oflayarak kolumdan çekti ve beni mutfağa soktu.
"Sen bilmiyorsun tabi. Volkan buraya gelmeden bana kaç kere anlattı bilmiyorum ama iyice anladım. Burda erkek gibi davranmalıymışım. Ne makyaj yapabiliyorum ne oje sürüp istediğim gibi giyinebiliyorum. Deden çok sert. Sana bir şey söyleyim mi?" dedi ve bana doğru eğildi."Anneannen hiç ağzının tadını bilmiyor gitmiş nerden bulmuşsa bu adamla evlenmiş. Kendine yazık etmiş, tatlım. O yüzden sen bu dedeni bir yerlere yolla. Ah, bıktım. Onlar gibi olup yanlarında oturmaktanda sıkıldım. Güzel bir şeyde konuşmuyorlar. Köy yolu, maden, şirket... Dedikodu da yapmıyorlar. Biraz daha konuşurlarsa cidden bayılacağım artık.'' diyerek bıkkınlıkla karışık hüzünle omuzlarını düşürdü.
Sırıtarak onu dinlediğimde kolumu tuttu ve beni birden duvara doğru çekiştirdi.
"Sana bir şey göstereceğim." dedi ve eğilerek buzdolabının kenarına dogru baktı. Merakla yanından bende eğildigimde sessizce fısıldadı.
"Gördün mü?"Buzdolabının kenarında duvara dik bir şekilde yaslanmış oklavalar vardı. Kaşlarımı çatarak daha dikkatli baktım başka da bir şey yoktu.
"Neyi gördüm mü? Oklavaları mı?" diye sordum merakla.Gözlerini devirerek yerinde doğruldu ve ellerini beline koydu. "Başka ne olacak tabi ki oklava. Neden üç tane var? Biri kalın, biri ince diğeri orta kalınlıkta. Anneanne onlarla ne yapıyor? Benim sadece bir tane var. Elif, biliyor musun?" dedi ve sessizce kulağıma fısıldadı: "Bende oklavamı getirdim. Yukarda valizimde. Gitmeden baklava yaparız değil mi?"
"Sen buraya onu da mı getirdin?" diye sordum. Şaşkınlığım ses tonuma yansımıştı. O sırada bir hareketlenme oldu. Dedemlerin sesi yakınlaştığında merakla mutfağın kapısını açtım. Alparslan ve Ferhat gidiyorlardı. Bu kadar çabuk muydu? Josepf'i es geçerek kapıya gittiğimde, Granit bir adım atarak Alparslan'a yaklaştı ve onunla birşey konuşmak istediğini söyledi. Merakla gözlerim ikisinin üzerinde oyalandı. Granit, Alparslan ile ne konuşabilirdi?
Anneannem acıyla inledi, "Tansiyonum düştü galiba. Başım ağrımaya başladı." diye mırıldandı.
"Anneanne?" dediğimde ona yöneldim. Ama beni umursamayarak dedeme tutundu, "Beni odaya götür, iyi değilim." dedi halsizce ve devam etti. "Kusura bakmayın, çocuklar." diyerek Alparslan ve Ferhat'a kısa bir bakış attı.
Alparslan ise karşılık olarak hafifçe başını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİDER
Ficção AdolescenteYüzünde bu zamana kadar hiç görmediğim tuhaf bir ifade belirdi. Yana doğru bir adım atıp kulağına doğru eğildiğimde sessizce fısıldadım: ''Sana bir sır vereyim mi? Kalbini kırdığın bir kadına asla güvenme. Bu vereceğin en büyük yanlış karar olur. Y...