Sevgili okuyucularım lütfen vote ve sevgi dolu yorumlarınızı bırakmayı unutmayın...
🖤🖤🖤***
Hızla arkamı döndüm. Yüzünün yarısını karanlık kapatırken, diğer yarısını ay ışığı aydınlatıyordu.
Korkuyla fısıldadım.
"Alparslan?"Aramızdaki boşluğu kapattı ve elini belime koyarak beni kendine doğru çektiğinde, "Güzelim." diye fısıldadı.
Boşta olan elini kaldırdı ve saçlarıma götürdü. Yana attığım bir tutam saçımı, arkaya iterek boynumu açığa çıkardı ve yavaşça eğilerek dudaklarını, boynuma bastırdı. Ben şaşkınlıkla ona bakarken, o derin bir nefes alarak beni öptü. Şok içerisinde kasılmıştım. Onu burda görmeyi beklemiyor, beni buraya neden getirdiğinide bilmiyordum...
Başını usulca boynumdan çıkardığında, gözlerimin içerisine bakarak kendini benden ayırdı ve "Tam olarak bu'sun!"dedi gür sesiyle.
Anlamayarak ona baktım. İki adım geriye gitti. Ellerini yana açarak başını geriye attı ve devam etti.
"Benim hayatımda ki anlamın bu!"Kaşlarımı çatarak onu izlemeye devam ettim. "Ben bu karanlığım!" dedi bulunduğu karanlık alanı gösterirken, ardından başını tekrar dikleştirip, gözlerini gözlerime çevirdi. "Sense bu karanlıkta ki o ışık! " dedi ay ışığının aydınlattığı, bulunduğum yeri gösteriyordu.
Ne yapmaya çalışıyordu? Karmaşık ruh hali beni korkutuyordu. Endişeyle tekrar, "Alparslan." diye fısıldadım.
Ama beni duymadı bile...
"Hayatıma ansızın geldin. Yapmam dediğim şeyleri bana ısrarla yaptırdın. Yıkılmaz kurallarımı ezerek geçtin. Ben ki Alparslan Atalay! Tüm karanlığın tek imparatoru, siyahıma beyaz düşüren bu kadına aşık oldum!"Duyduklarım karşısında şok olmuştum. Bulunduğum yere çakılıp kaldım. Böyle bir itiraf ondan kesinlikle beklemiyordum. Hemde böyle bir yerde. Ne söylemem gerekiyordu ya da ne hissetmem? Gerginlikle dudağımı ısırdım. Halâ ona bakıyordum.
Onunda gözleri halâ bendeydi. Kısık bir nefes alırken, ısırdığım dudağımı rahat bıraktım. Bir şeyler söylemem gerekiyordu sanırım.
"Alparslan, ben..." diye mırıldandım. Bu durumda ne söylenirdi ki. Hazırlıksız yakalanmıştım. Ne söyleyeceğimi bilemiyordum. Onu seviyordum belki ama ona bunu söylemek istemiyordum. Şimdilik.Gözlerini kırpmadan bana yaklaştı ve tam önümde durdu. Ne söylemem gerektiğinden tam olarak emin değildim. Sertçe yutkundum.
Birden beni ensemden kavrayıp kendine çekti ve dudaklarını dudaklarıma kapadı.
Yumuşak dudakları dalgalandı, bir süre dudaklarımın üzerinde. Onun bu davetkar öpücüğüne tepkisiz kalamadım ve dudaklarımı aralayıp ona karşılık vermeye başladım. Dilini ağzımın icine itince bende tek elimi kaldırarak kaslı kolunun üzerine koydum. Diğer elimde çantam öylece yanımda duruyordu.
Öpüşleri bir süre sonra sertleşti, ona ayak uydurmaya çalıştım fakat pekte bunu başarabildiğim söylenemezdi. Dudaklarının arasından dökülen hırıltıyla dudağımı çekerek ısırınca acıyla inledim. Kolunda ki elimi bastırarak onu itmeye çalıştım ama olmadı. Ensemde ki elini çekmeden bana doğru yürüdü, geriye doğru adım atarak ilerlediğimiz sırada sırtım duvara yavaşça yaslandı.
Hafifçe eğildi ve elleri ile beni kalçamdan tutarak havaya kaldırdı. Dengemi sağlamak için bacaklarımı beline bağladığımda, kendini beni bastırdı. Anın verdiği hazla kolundaki elimi ensesine çıkardım ve bende onu kendime çektiğimde, diğer elimdeki çantanın yere düşme sesiyle irkildim. Ama bu ikimizinde umrunda olmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİDER
Подростковая литератураYüzünde bu zamana kadar hiç görmediğim tuhaf bir ifade belirdi. Yana doğru bir adım atıp kulağına doğru eğildiğimde sessizce fısıldadım: ''Sana bir sır vereyim mi? Kalbini kırdığın bir kadına asla güvenme. Bu vereceğin en büyük yanlış karar olur. Y...