BÖLÜM-38 🖤 CANİ

11.6K 596 210
                                    

Sevgili okuyucularım lütfen vote ve sevgi dolu yorumlarınızı bırakmayı unutmayın 🖤🖤🖤

&

Gerçekten, herşeyin pamuk ipliğine bağlı olduğu bir dünyada yaşıyorduk.
Alparslan beni arabasına yerleştirdiğinde onu durdurdum ve "Ben iyiyim, sakin olun." dedim usulca. Beni dinlemek yerine emniyet kemerimi taktı. Arkasını dönüp sürücü koltuğuna gidecekken, kolunu tuttum ve fısıldadım. "Lütfen."

Alparslan, Ferhat'a dönerek bir şeyler söyledi ve Ferhat başını sallayarak yanımızdan hızla uzaklaştı. Emniyet kemerimi yavaşça açıp bacaklarımı arabanın kenarından aşağıya doğru sarkıttım. O sırada Alparslan arabanın kapısını tamamen açıp önümde diz çöktü. Beni inceliyor aldığım hasarı anlamaya çalışıyor gibiydi.

"Emre hangi cehennemde!? "
Duyduğum öfkeli sese baktım. Mehmet Amca kulağına yasladığı telefonla bir sağa bir sola gidip geliyordu.

"Mehmet Amca, Emre'nin-" diyecektim ki sözümü yarıda kesti.

"Kızım, bana onu bu sefer savunma!" dedi öfkeli sesiyle. Kahretsin, benim yüzümden Emre'nin başı belaya girecekti. Sinirle sert bir soluk verdi ve kulağından telefonu çekerek söylenmeye devam etti: "Emanet ettigimiz kız nerde? Adam nerde!"

Endişeyle tekrar cevap verdim.
"Emre ile ilgisi yok. Ona ben söyledim. Kendim giderim dedim. Emre beni eve bırakmak istedi ama ben kabul etmedim."

Sonra gözlerimi Mehmet Amca'dan çekip Durukan'a sabitledim. Dedeme destek olmaya çalışıyor gibi görünüyordu. Adi ikiyüzlü! Elimi kaldırdım ve parmağımla onu işaret ederek, "Onun yüzünden oldu." dedim.

O an etrafta ki tüm sesler dindi. Herkes parmağımla gösterdiğim yere baktı.

Durukan'a!

"Eve geliyordum, arkamda bir an onu görünce korktum ve hızlandım. Ben hızımı arttırınca oda hızlandı. Peşimi bırakmadı. Onu kontrol etmek için arkama tekrar baktığımda kaza oldu." dedim, sesim çatallaşmıştı.

Alparslan yavaşça başını salladı. Sonra ben daha ne olduğunu anlayamadan Durukan'ı yerde gördüm. Alparslan ve Burak sanırım aynı anda Durukan'a vurmuşlardı. İkisininde ayaklarının dibinde Durukan hareketsiz bir şekilde yerde yatıyordu.

Alparslan öfkeyle karnına sert bir tekme attı, sonra bir tane daha.

"Alparslan?" diye endişeyle seslendiğimde durdu ve bana baktı. O sırada Ferhat yanındaki adamla bize doğru gelmeye başladı. Üzerinde ki beyaz önlügü görünce doktor olduğunu anladım.

Alparslan, "Şirketin doktoru." diyerek bana açıklama yaptı. Elleri iki yanında, yumruklarını devamlı açıp kapıyordu. Alnında ki damar belirginleşmişti. Işte bu hiç iyiye işaret değildi. Ne zaman alnındaki damar belirginleşse birileri ölüyordu. Sert bir soluk verdiği sırada gözlerim doktora kaydı.

Oldukça yaşlıydı, burnunun üzerine indirdiği gözlüklerinin üzerinden kısaca bana baktı. Alnım kanamıştı. Onun haricinde biraz ağrım vardı. Ama genel olarak iyiydim. Çalılar arabanın süratini azaltmış olmalıydı aksi halde bu kadar şanslı olamayabilirdim.

Kısa muayneden sonra koltuktan kalkarak anneannemin yanına gittim. Ağlamış, kirpikleri birbirine yapışmıştı.
Titreyen göz bebekleri yüzümü inceledi kısa bir süre ve sonra beni hızla kendine çekerek sarıldı. Canım acısada birşey söylemedim. O sırada dedem yanımıza geldi kaşları çatılı sert mizacı öfkesini dışarı vuruyor gibiydi.

"Ben gerçekten iyiyim. Sadece biraz dinlenemem lazım." dedim onları ikna etmeye çalışarak.

Ardından, "Siz eve gitmemiş miydiniz?" diye sordum konuyu değiştirmek için.
Dedem otoriter sesiyle "Evde konuşalım." deyince sustum ve başımı salladım. Dedemin arabasına yöneleceğimiz sırada Alparslan önümüze geçip, "Sizi ben bırakırım." dedi. Dedem itiraz edecek gibi oldu fakat Alparslan'a baktı bir süre, sonrada başını usulca aşağı yukarı salladı.

LİDERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin