Bölüm-17 🖤 İLK

16.5K 726 161
                                    

Sevgili okuyucularım lütfen vote ve sevgi dolu yorumlarınızı bırakmayı unutmayın...
🖤🖤🖤

***

Luna Otel'e gelmiştik. En azından burada olduğunu düşünüyordum. Arabayı otelin karşısına park etmişti Josepf. Sıkıntıyla nefes aldım ve "Beni içeri almazlarsa ne yapacağım?" diye sordum.
Arabaya bindiğimizden beri kaç kere bu soruyu sorduğumu artık hatırlamıyordum.

"Adam sana deli divane, sen halâ beni içeri almazlarsa diyorsun. Sence bu mümkün mü? Hadi bir aksilik oldu almadılar diyelim sence seninki onları yaşatır mı?" dedi Büşra büyük bir ciddiyetle, arkasını dönmüş arka koltukta oturan bana laf anlatmaya çalışıyordu.

"Ona ne soracağım yani demek istediğim ne söyleyeceğim yani benim konuşmaya nasıl başlamam gerek. Çok utanıyorum, söylediklerimden." dedim ağzımın içinden.
Gergince ellerimle oynamaya başladığımda bu sefer Josepf arkasını döndü.

"Elif git ve havanın nasıl olduğunu sor! Sonrası gelir endişe etme." dedi ciddiyetle.
Haklıydı havayı sorardım. Elime çantamı alıp inecekken durdum ve şaşkınlıkla Josepf'e baktım.

"Josepf ne havası ya!'' dedim sinirle. Ardından kısık bir nefes alarak devam ettim. ''Bende dalmış gidiyorum. Dalga geçme, gerginim zaten!"

Gözlerini baygınca devirince cevap verdi: "Of, Elif. Sadece yanına git bir şey söylemesen bile geldiğini görünce adam direkt özlemden üzerine atlar. Çık artık şu arabadan yoksa sister filan dinlemem, atarım seni arabadan!"

Kuruyan dudaklarımı ıslattım ve son kez Büşra'ya baktım. Beni onaylayarak başını salladı.

Derin bir nefes alarak başımı dikleştirdim ve kapıyı açtığımda Josepf tekrar konuştu.
"Yarım saat bekleriz, Yarım saat içinde gelmezsen, bu demektir ki siz aşk tazeleyeceksiniz. Biz de gideriz. Biraz alışveriş yaparız Büşra, tamam mı? Çok özledim para harcamayı!"

Gözlerimi devirerek Josepf'e baktım. Her zaman ki Josepf'ti işte.

Arabadan indiğimde hafifçe eteğimi çekiştirdim. Umarım dedemin tanıdıklarından biri beni bu halde görmezdi.

Gergince yoldan karşıya geçtim. Otelin güvenliğinde dört kişi vardı. Onlara kısa bir bakış atıp içeri gireceğim sırada camdan otelin içindeki siyah takım elbiseli adamları gördüm.

Buradaydı, demek ki!

Heyecanla ellerimi sıktım. Resepsiyona sormalı mıydım ya da direkt odasına çıkmalı mıydım? İkilem arasında kalmıştım.

Resepsiyona sormak daha iyi olabilirdi. Resepsiyondaki kadın ve erkek beni fark edince hızla başlarını eğdiler.
Tanımış olabilirler miydi?

Onlara yaklaşacağım sırada biraz ileride duran Ferhat gözüme ilişti. Arkası bana dönüktü ve geldiğimi fark etmemişti. Resepsiyonu es geçerek ona doğru yürümeye başladım.

Daha önce bana karşı oldukça kibardı. Acaba yine öyle olur muydu? Endişeyle dudaklarımı dişledim. Katta yankılanan topuklu ayakkabılarımın sesiyle Ferhat dahil herkesin gözü bana kaydı.

Yüzünde bir anda muzip bir bakış belirdi. İlk gülümser gibi oldu ardından yüzü tekrar sert bir ifadeye büründü ve kaşları çatıldı.

"İndirin lan başınızı!" 

Birden öfkeyle bağırdığında sesi tüm katta yankılandı, yerimde korkuyla sıçradım. Gözlerim etrafa kaydığında herkesin başı yere eğilmisti.

Yanına yaklaştığımda oda başını eğmişti. Niye böyleydiler? Bu durum rahatsız ediciydi. Fakat dikkatimi şu an da buna vermekten çok uzaktım.

LİDERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin