Sevgili okuyucularım lütfen vote ve sevgi dolu yorumlarınızı bırakmayı unutmayın...
🖤🖤🖤***
Hayatta bazen, çok şanslıysan eğer, en zor anında ruhunu kurtaran biriyle karşılaşırsın. Kalbini tekrar attırır, gözyaşlarının sebebi acıdan değil kahkahadan olur. Onunla birlikte yeniden yaşamayı öğrenirsin, bunu sana o öğretir.
Bunu bana öğreten kişi Alparslan'dı. Belkide ikimizdik bunu birbirimize öğreten...
Bugünü yaşayacağımı bundan aylar öncesinde biri bana söylese, "Sen delirmişsin." deyip güler geçerdim.
Ama bugün...
Bugün çok farklıydı ve eminim yarından sonra ki günlerde de her şey çok daha farklı olacaktı.
Son zamanlarda aynaya baktığım kadar sanırım daha önce hiç bakmamıştım.
Üzerimde ki bordo elbiseye ilgiyle bir kez daha baktım. Belime kadar üst vücudumu sarıyor, belimden sonra ise hafifçe genişleyerek yere kadar uzanıyordu.
Üst bölgede sadece göğüs kısmı kapalı ve dantelliyken, kollar, karın bölgesi ve dekoltesi tamamen bordo dantellerle kaplıydı. Tenim doğal olarak görünüyordu.Bu elbisede Alparslan'ın seçimiydi. Fakat nasıl oldu da bana bu elbiseyi giydirmişti?
Sanırım etrafımda sadece kadınlar olduğu için bunu dert etmemişti ama aslında o beni kadınlardan bile kıskanıyordu. Belki de gerçekten Alparslan değişmeye başlamıştı.
Bilmiyorum...
Konu Alparslan olunca işin boyutu nereye varıyordu onu ben tahmin bile edemiyordum.
Bu akşam benim kına gecem yapılıyordu. Etrafımda tanıdığım tanımadığım kadınlar vardı.
Hepsi ilgiyle beni süzdükleri için bunalmış ve kısa bir süre dinlenmek için anneannemlerin odasına gitmiştim. Evden etrafa yayılan müzik iyice başımı ağrıtmıştı, yaptığım bir şey yoktu ama yine de kendimi yorgun hissediyordum, sanırım bu benim psikolojimin ürettiği bir yorgunluktu. Çünkü fiziksel olarak yaptığım hiçbir şey yoktu. Derin bir nefes alarak akşamın bir an önce bitmesini dileyerek gözlerimi yumdum.
O an kapı hızla açılınca, benimde gözlerim hızla tekrar açıldı Josepf içeri girdi ve ardından bir elini duvara yasladı. Ayakta durmakta güçlük çekiyor gibiydi. Yüzü dans etmekten kıpkırmızı olmuştu, diğer elini yelpaze yaparak boynuna doğru sallıyor, kendini serinletmeye çalışıyordu.
''Elif kalk.'' dedi nefes nefese. Kaşlarımı çatarak onu incelemeye devam ettiğimde, ''Kız kalksana, bana değil sana yakılacak kına.'' dedi. Yüzümde oluşan sırıtmayla usulca yerimden kalktım ve ''Sana mı yakılsın isterdin?'' diye sordum. Gözlerimle kenarda duran ve biraz sonra başıma örteceğim tülü gözlerimle işaret ettiğim sırada, ''İstersen benim yerime sen geç. Kafana o tülü örttüğümüz an kimse farkına varmaz.'' diye mırıldandım.
Bana kafayı yemişim gibi baktı ve ''Tabi anlamazlar. İçerdekiler hem salak hem kör çünkü.'' diye cırladı ve kenarda ki kırmızı tülü hızla eline alarak bana doğru fırlattı.
Josepf aslında bizimle birlikte değilde dedem ve diğer erkeklerle birlikte Emre'lerin evinde olmalıydı. Yani en azından kına geceme gelen kadınların düşünceleri ve istekleri hep bu yöndeydi. Fakat anneannem onlarla konuşup, onları ikna ettikten sonra Josepf rahata ermişti. Aslında anneannem gelen kadınlarla konuşmasa bile Josepf'in yanımdan ayrılmayacağından adım kadar emindim.
Kırmızı tülü elimden alıp özenle saçlarımın üzerine örttüğünde, tülün altından Josepf'e baktım. Her zaman kimin ne dediğini önemsemeden hep yanımda olan mükemmel bir dosttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİDER
Genç KurguYüzünde bu zamana kadar hiç görmediğim tuhaf bir ifade belirdi. Yana doğru bir adım atıp kulağına doğru eğildiğimde sessizce fısıldadım: ''Sana bir sır vereyim mi? Kalbini kırdığın bir kadına asla güvenme. Bu vereceğin en büyük yanlış karar olur. Y...