Sevgili okuyucularım lütfen vote ve sevgi dolu yorumlarınızı bırakmayı unutmayın...
🖤🖤🖤***
Laciverte dönük gözlerle bana bakıyordu. Dudağının bir kenarı yukarı sinsice kıvrıldığında üzerime doğru yavaşça eğilmeye başladı.
Kendimi koltuğa biraz daha bastırdım. Resmen koltuğun içine girecektim.
Nefesimi tutmuş ona bakıyordum.
"Karnım!"
Çığlık atar gibi bağırdığımda, kendi sesimden korktum bir an.Yüzlerimiz arasında az bir mesafe kala durdu. "Karnım acıktı. Yani kaç saattir yoldayız ve susadım." dedim ve onu üzerimden ittirirken devam ettim.
"Bir doktor olarak tavsiyem bu kadar saat susuz kalmak vücut için hiç iyi değil. Ayrıca ben bir doktorum iyi örnek olmalıyım öyle değil mi?"Koltuktan sürünerek kalktım ve atölyenin kapısına doğru hızla yürüdüm. Bana baktığını biliyordum, arkama bakmadan kapıyı açtım ve dışarı çıktım.
Kapının önünde derin bir soluk verdim. Sağa doğru döndüğümde uzun bir koridor vardı belli aralıklarla koridora kapılar eşlik ediyordu.
Sola döndüğümde ise yine koridor devam ediyordu. Geldiğimiz yerden gitsem odaya oradan dış kapıya giderdim. Mutfak? Mutfak nerdeydi?Dudaklarımı dişledim ve kısık bir nefes alarak çıktığım kapıdan geri içeri girdim. Boğazımı hafifçe temizleyip, başımı dikleştirdim ve Alparslan'a bakarak, "Bana mutfağa kadar eşlik etmek ister misin acaba?" diye sordum.
Gülümseyerek başını aşağı yukarı salladı ve koltuğun üzerinden atladı. İrkilerek geriye doğru bir adım attım. Bu adam vahşilikte sınır tanımıyordu. Yanıma gelip belimden tuttuğunda beni kendine çekti ve "Burada bitti diye asla düşünme." diye fısıldadı.
Gözlerimi kaçırarak, sertçe yutkundum.Mutfağa geldiğimizde, hayranlıkla mutfağı inceledim, beyaz döşenmiş oldukça ferahtı düşüncelerimi dile getirerek, "Evin diğer bölümleri gibi siyah olur diye düşünmüştüm. " dedim.
Alparslan'dan cevap gelmeyince arkamı döndüm ve o an korkuyla yerimde irkildim.
"Alparslan!'' dedim dehşetle. ''Delirdin mi? Neden bu kadar yakınımdasın?"
Hemen arkamdaydı, bu kadar sessiz olmayı nasıl başarıyordu?Birkaç adım atarak ondan uzaklaşmaya çalıştım fakat oda peşimden gelmeye devam etti. Bıkkınlıkla konuştum:
"Her insanın kendine ait kişisel bir alanı vardır. Bunu biliyor muydun? Sen, şu anda benim kişisel alanıma giriyorsun." dedim tekrar bir adım attım.Peşimden oda bir adım attığında sinirle çıkıştım.
"Sen! Beni rahat bıraksana. Bardaklar nerde?"Sırıtarak, ellerini cebine sıkıştırdı.
"Bilmiyorum.""Bu ev senin değil mi? Nasıl bilmiyorsun?"
Elleri cebinde sallanarak bana doğru bir adım daha attı.
"Bu mutfakta daha önce yemek yemedim.""Ne?" dedim ve şaşkınlık icerisinde ona baktım. Yüz ifadesi oldukça ciddi duruyordu.
Gülümsemeye çalışarak devam ettim.
"Kelimeleri kullanarak anlatsan da, bende anlasam. Nasıl yemek yemedin?"Kollarını kenarlara uzatarak beni mutfak tezgahı ile kendi arasına haps ettiğinde, "Evi bazen uyumak için kullanıyordum." dedi.
Merakla kaşlarımı kaldırıp ona baktım.
"Bazen de?"Üzerime doğru eğilince, "Sıkıştırmasana beni!" diye isyan ettim. Ardından sinirle kollarını itip tekrar kenara kaydım.
"Hoşuma gidiyorsa?" diye karşılık verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİDER
Teen FictionYüzünde bu zamana kadar hiç görmediğim tuhaf bir ifade belirdi. Yana doğru bir adım atıp kulağına doğru eğildiğimde sessizce fısıldadım: ''Sana bir sır vereyim mi? Kalbini kırdığın bir kadına asla güvenme. Bu vereceğin en büyük yanlış karar olur. Y...