Sana bir SIR vereyim mi?
Kalbini kırdığın bir kadına asla güvenme...
🐍💥👸&
Okuyun, beğenin, yorum atın...
🖤🖤🖤&
Hayatı, bir piyanoya benzetiyordum; siyah beyaz tuşlarının üzerinde inişli çıkışlı bir hayata...
Siyah kötülüğü, hüznü; beyaz ise iyiliği ve mutluluğu simgeliyordu. Siyah tuşlar olmadan beyaz tuşların da bir anlamı olmuyordu. Bu yüzden hayatın gerçek müziğini duymak için her iki tuşa da dokunmalıydık.Bugün Melis'i istemek için onlara gidecektik. Levent Amca'nın Trabzon'da evi olmadığı içinde Alparslan'ın bizim için hazırladığı evde isteme faslı olacağına karar vermiştik.
Melis'in ısrarı ile onun yanında olacaktım. Mutluluğunu paylaşabileceği sürekli destek olacağı bir kardeşi ya da yakın bir arkadaşı yoktu. Onun bu durumuna üzülmüştüm, bu yüzden onun yanında olmaya karar verdim. Sonuç olarak Emre ile evlenince bizden birisi olacaktı.
Makyaj masamda oturmuş son rötuşları yaparken kapım açıldı ve Josepf içeri girdi.
''Ferhat geldi, kraliçe.'' dedi ve hızla gelip yatağımın üzerine oturup beğeniyle beni incelemeye başladı. Ayağa kalkarak etrafımda bir tur döndüm ve ''Nasıl olmuşum?'' diye sordum.
Dudaklarını büzdü ve beğenmez edayla cevap verdi: ''Bir kraliçe nasıl olmuşum, diye asla sormaz. Çünkü kraliçenin kimseden onay almaya ihtiyacı yoktur ve o her zaman güzeldir.''
Kalbimi eriten sözleri duyunca gülümseyerek kollarımı iki yana açtım, oda ayağa kalkarak bana sarıldı. Burnunu sertçe çekti.
''Çok duygulandım. Sanki seni evlendiriyormuşum gibi bir hüzün çöktü.'' diye fısıldadı sonra kendini geri çekip ''Hadi. Hadi.'' diye devam etti. ''Ferhat seni bekliyor.''
Başımı kaldırıp ona bakacakken hızla yanımdan geçerek kapıyı açtı ve dışarı çıktı. Arkasından bakarken şaşkınlıktan ağzım açık kaldı çünkü Josepf'in gözleri dolmuştu.
Onu böyle görünce içim çok tuhaf oldu.
Kendimi hızla toparlayıp kenarda ki çantamı alarak aşağıya indim. Ferhat, dedem ve Volkan'la konuşuyordu. Topuklu ayakkabılarımın çıkardığı ses etrafta yankılanınca hepsinin gözü bana döndü.
Gülümseyerek yanlarına yaklaştım ve kısaca Ferhat ile bakışıp arabasına yöneldik. Alparslan'ın toplantısı vardı bu yüzden beni Ferhat almaya gelmişti.
Güneş batmak üzereydi yaydığı kızıllık gökyüzüne dağılmış ortaya enfes bir manzara çıkarmıştı. Camdan dışarıyı izlerken bir süre sonra evin bahçesine giriş yaptık. Korumalar çoğalmıştı biraz ileride Burak'ın yanından hiç ayrılmayan adamı, Mert'i gördüm. Sinirlerim tavan yaptı.
Ferhat'a, ''Onun ne işi var burda?'' diye sordum. Başını çevirip benim baktığım yere baktı. Sert bir soluk verdi. Direksiyonu tutan elleri sıkılaşmış, parmak boğumları beyazlamıştı.
''Levent Bey çağırmış olmalı...'' dedi ve arabadan inerek benim tarafıma gelip kapıyı açtı. Mert için söylediği şey ile Burak'ı kastediyordu. Başımı dikleştirdim ve evime doğru yöneldim. Hemen arkamda Ferhat vardı.
Kapı içerden açılınca, Melis ile karşı karşıya geldik. Heyecanla nerdeyse üzerime atladı. Gülümseyerek kendimi geri çektim. ''Makyajımız bozulacak.'' diye fısıldadım. Kocaman gülümseyerek bana baktığında telefonu çaldı, ekranda gördüğüm kadarıyla Emre arıyordu.
Bana masum bir bakış atıp, telefonunu eline alarak mutfağa doğru ilerledi. Çantamı kolumdan alıp merdivenlere doğru yöneldim. Odama çıkacakken birden karşıma Burak çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİDER
Ficção AdolescenteYüzünde bu zamana kadar hiç görmediğim tuhaf bir ifade belirdi. Yana doğru bir adım atıp kulağına doğru eğildiğimde sessizce fısıldadım: ''Sana bir sır vereyim mi? Kalbini kırdığın bir kadına asla güvenme. Bu vereceğin en büyük yanlış karar olur. Y...