BÖLÜM- 31 🖤 VUSLAT

14.5K 595 184
                                    

Sevgili okuyucularım lütfen vote ve sevgi dolu yorumlarınızı bırakmayı unutmayın...
🖤🖤🖤

👉 +18'lik kısım var, rahatsız olan o kısmı atlasın lütfen...

***

"Dede?" diye seslendim. Yanlış duymuş olamazdım öyle değil mi? Dedem, Alparslan'ın geleceğini biliyordu yani. Kapıyı kapatıp bana yaklaştı, "Kızım, Alparslan bizimle yemeğe kalacak." dedi ve yanımdan geçerek Alparslan'ı yönlendirdi.

Ben üzerimde ki şaşkınlığı atamamış halâ arkalarından bakıyordum. Salona girmeden Alparslan başını bana doğru çevirdi ve göz kırptı. Neyin peşindeydi şimdi? Şüpheyle gözlerimi kıstım. Evlilik konusunu konuşmuş olamazdı değil mi? Yok, yok. Eğer bu konu açılsaydı dedem böyle sakince geçip gitmezdi yanımdan.

"Elif, bence Alparslan'dan kork." diye fısıldadı Josepf yanıma gelirken. Kollarını birbirine doladı ve gözlerini kocaman açarak etrafı süzdü. "Dedeni ele geçirdi. Sen bu adama karşı dikkatli olsan iyi olur." dediği an salondan dedemin kahkahası yankılandı. Bunu fırsat bilip Josepf yanıma daha da yaklaştı ve koluyla beni dürtüp kaşlarıyla salonun kapısını gösterdi.
"Dede, anneannenin yanında bile bu kadar gülmüyor, gerisini sen düşün.''

"Of, Josepf. Nasıl destek vermek bu." diye sitem ettim. Ama Josepf haklıydı, nasıl başarmıştı bilmiyorum ama görünüşe bakılırsa dedeme kendini sevdirmişti. Dedem çok ketum birisiydi. Kimseyi kolay kolay sevmez ve güvenmezdi. Beni de öyle yetiştirmeye çalışmıştı neyse ki anneannem devreye girmiş üzerimde bu konuda hakimiyet kuramamıştı.

"Sana da iyilik yaramıyor." dedi elinde tuttuğu, anneannemin bize vermiş olduğu baş örtüsünü elime sıkıştırırken.

Mutfağa geri girdiğimde Granit ortalığı topluyordu. Minnettarlıkla onu incelerken göz göze geldik. "Çok teşekkür ederim. Kahramanım benim." diyerek yanına gidip ona sarıldım. Granit'in en çok bu huyunu seviyordum. Kesinlikle dağınık değildi. Hatta evlerinde Josepf'in tüm dağınıklığını o topluyordu. Bir erkeğe göre fazla titizdi. Ev işinde inanılmaz yetenekliydi.

Bir süre sonra ortalığı toparlayıp yemekleri hazırlamıştık Granit'in yardımıyla. Yemekleri yaparken bir kulağım hep dedemlerdeydi, ne konuştuklarını duyamıyordum ama
belirli aralıklarla dedemin kahkahası geliyordu ve bu da aralarında geçen her konuşmayı deliler gibi merak etmeme sebep oluyordu.

Volkan'a yanlarında olmadığı için içimden saydırırken, Büşra ve Volkan mutfağın kapısında belirdiler. Keyifleri oldukça yerindeydi ikisininde.
"Volkan." diye fısıldadım. Elimde ki malzemeleri kenara bırakıp, yan tarafta duran peçeteye ellerimi sildim.
Parmağımı hafifçe eğip bana doğru gelmesi için salladım.

Ne olduğunu anlamaya çalışır gibi kaşlarını çattı. Yavaş adımlarla bana doğru geldiğinde, sabırsızlanarak kolundan tutup kendime çektim. "Alparslan burda, dedemin yanında. Ne konuşuyorlar çok merak ediyorum. Gidip baksana." dedim büyük bir merakla.

"Alparslan mı? Ben yarın gelecek sanıyordum. İş için gelecekti." dedi alt dudağının arkasında dilini gezdirirken.

"Anlamadım. Alparslan'ın burda ne işi olabilir ki hemde dedemle?"

"Maden şirketini büyütmek istiyormuş. O yüzden bu taraflarda da maden var mı ona bakacakmış. Sondaj atması için birkaç kişi gelecek yarın. Bugün yerler belirlenecek öyleyse. O yüzden gelmiş olmalı." dedi ve gözlerinden tuhaf pırıltılar geçti. "Aslında bunun için kendisinin gelmesine gerek yoktu. Sonuçta büyük patron o. Çalışanlarını yollayabilirdi, ama o kendi gelmiş."

Büşra, "İşin büyüğü küçüğü olmaz Volkan." dedi kesin bir dille.
"Sıkı tedbir şart. Hem işin en büyük kısmı ile salonda oturuyorlar." diye alayla devam etti.

LİDERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin