BÖLÜM-35 🖤 YÜZÜK

12.2K 538 127
                                    

Sevgili okuyucularım lütfen vote ve sevgi dolu yorumlarınızı bırakmayı unutmayın...
🖤🖤🖤

***

İşte herşey bitmiş, dedem duymuştu. Gözlerim yanmaya başlayınca, çenem titredi. "Kimden bahsediyorsunuz siz?" diye sabırsızlıkla yineledi kendini.

Kimseden tek ses çıkmıyordu. Gerginlik, karanlık bir gölge gibi hepimizin üzerine çökmüştü.

"Elif, niye çığlık attın sen. Ne oldu? Konuşsanıza!" diye sesini sinirle birden yükseltince yerimde sıçradım.

"Ben. Şey." dedim titreyen sesimle. Aklıma söyleyebileceğim hiçbir şey gelmiyordu. Bulunduğumuz durumun açıklaması yoktu çünkü.
Sert bakışlarının altında resmen eziliyordum. Kimseden cevap gelmeyince sinirle iç çekti. Yanımızdan geçerek benim odama doğru ilerlemeye başladı. Panikle yanına gidip bir anda kolundan tutunca, bana önünü döndü. Kaşları gözlerinin üzerine düşmüş, öfkeyle bakıyordu.

"Gitme." dedim yalvarırcasına.

Derin bir nefes aldı. Gitmemesine nasıl engel olacaktım?

O sırada odamın kapısı açıldı. Korkuyla gözlerimi sıkıca kapattım, başımı aşağıya eğerken, ellerimi yanıma çekip yumruk yaparak kendimi sıktım.
"Elif, bitti." diye seslendi Granit.

Kapalı gözlerim hızla açıldığında şaşkınlıkla Granit'e baktım. Ellerini silkeleyerek bize doğru geldi. Dedem bir Granit'e birde bana bakıyordu. Şüpheyle, "Ne bitti?" diye sordu. Bunu bende merak ediyordum. Neyden bahsediyordu?

"Kapıyı ayarladım. Korkmana gerek yok, sıkıca kapattım. Sanırım vidası gevşemiş. Yarın daha detaylı bakarım." dedi.

Dedem,"Kapı mı?" diye sordu. Şaşırmıştı. Merakla ona bakmaya devam ettim.

Granit başını sallayarak onu onayladı ve cevap verdi. "Rüzgar esince terasın kapısı çarpmış, Elif'te korkuyla çığlık atıp koşarak bizim odaya geldi. Tam göremedim karanlıkta, vidası gevşemiş sanırım. Josepf ile yerine taktık az önce, son kez baktım. Şimdilik sorun yok. " dedi tuhaf bir tonda.

"Kızım, baştan niye söylemiyorsunuz. Ben bakarım şimdi." dedi ve odama doğru tekrar yöneldiğinde, hepimiz birden, "Gitme!" dedik. Bu sefer herkes şaşkınlıkla birbirine bakıyordu.

"Ne oluyor size, ne saklıyorsunuz siz?" dedi şüpheyle sesini yükseltirken, bizi umursamadı ve odama ilerleyerek kapıyı itip içeri girdi. Korkuyla hepsinin yüzüne baktığımda dedem, "Elif!" diye seslendi.

Vücuduma yayılan korku dalgası titrememe neden oldu. Koşarak dedemin peşinden odama girdim. Kendimi görebileceğim herşeye hazırlamaya çalışıyordum. Önce etrafa baktım, Alparslan'lar yoktu, gitmiş miydi? Sonra dedeme baktım, kaşlarını çatmış bana bakıyordu.
"Efendim dede?" diye cılız bir sesle cevap verdim. O sırada sırayla anneannem, Josepf ve Granit'te odama girmişlerdi.

"Bu odanın hali ne?" diye sordu gözleriyle etrafı gösterirken. Yatağım kaymış, üzerindeki örtü dağılmıştı. Kapının kenarında önceden düzenli duran tekli koltuk ve sandalye duvara düzensizce yapışmış ve yerdeki halı sıyrılmıştı. Derin bir nefes aldım.
"Dağılmış. Ben şey." dedim sessizce.

Dedem tekrar ağzını açacağı sırada anneannem araya girdi. "Hadi yatalım artık, kapı yapılmış." dedi fakat dedem bunu umursamadan terasın kapısına doğru ilerledi. Kapıyı açtı, dışarıya adım atacağı sırada, "Çok soğuk dede. Lütfen kapıyı açma." dedim. Bir eli kapıdayken bana baktı. "Gidip yatın artık. Çok yorgunum uyumak istiyorum." diye ısrar ettim. Başını salladı ve açtığı kapıyı geri kapattı. O sırada gelen rahatlama hızla son buldu. Çünkü dedem gözlerini kısmış bir şekilde kısaca beni süzdü ve kuşkuyla
"Üzerindeki kimin?" diye sordu.

LİDERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin