Parçalanmış yüz

105 26 3
                                    


(15 yıl önce)

Aylardır içindi yaşadığı cehennemi farketmeyen insanlar, şimdi yanan evin etrafını sarmaya başlamıştı. Ece, ateşin büyüleyici güzelliğinden gözlerini ayırdığında, git gide kalabalıklaşan topluluğun birbirini dürtükleyerek onu işaret ettiklerini fark etti.
Şimdiye kadar varlığına göz yuman komşulardan bir kaçı üzerine doğru gelmeye başlayınca Ece korkuya kapılarak koşmaya başladı.

Koştu, koştu...

Gücü tükenene kadar, kaçabildiği kadar cehenneminden kaçtı.

Ara yollardan çıkıp otobana vardığında gücü iyiden iyiye tükenmişti. Gün ağarıp, hava yavaştan siyahın esaretinden kurtulmaya başladığından ayaklarını sürüyerekte olsa ilerliyordu.
Biraz soluklanmak için yol kenarında ki ağaçlığa yönelmişti ki, duyduğu firen sesinden sonra gelen acı feryatla olduğu yerde donup kaldı.
Bir dakika geçmeden de yanından hızla geçen tırın geldiği yönde, yol kenarında yatan karartıyı gördü.
Mantığı gidip gitmemesi konusunda savaş halindeyken ayakları onu git gide karartıya yaklaştırıyordu.
İyice yaklaştığında yerdeki kan gölünde yatan karartının bir kadın olduğunu gördü.
Vücudunu hatlarını ortaya seren kıyafetlerine rağmen gür saçları yüzünü tamamiyen örtmüştü.
Eskiden olsa bu manzara karşısında midesi bulanırdı. Şimdi ise anlamsız  bir his onu kana çekiyordu.
Derin bir nefes alarak cesaretini toplayarak yaşıyormu diye eğilip, yan yatan kadını çevirdiğinde gördüğü manzarayla kendini geri attı.
Bir süre yerde oturup çevirdiği kadının ezilmiş ve parçalanmış kafatasına korkulu gözlerle baka kaldı.
Dehşet içinde baktığı cesetten gözlerini, ancak duyduğu araç sesleri sayesinde ayırabilmişti.
Yakalanma korkusu bedenine kaç emri verince yalpalayarak yerden kalkıp ağaçlığın içine doğru yeniden koşmaya başladı.
Ancak soluklanmak için durup bir ağacın gövdesinden destek aldığında elinde ki çantayı fark edebilmişti.
Kadının cesedine korkuyla bakarken sıktığı avucunun arasında kadının çantasının olduğunu, durana kadar nasıl olurda anlayamamıştı.
Son bir kaç saattir bebeğiyle birlikte dört ceset gören biri için bu kadarı bile doğal sayılırdı.

Diksinircesine çantayı elinden atıp, dizlerinin üzerine yere çöktü.
İkisini kendi öldürdüğü dört ölüm görmüştü.
Neden kaçtığını bilmeden dakikalar belki saatlerdir koşuyordu.
Ve nerede olduğunu bilmediği karanlık bir ağaçlığın ortasında ne yapacağını değil ne düşüneceğini bile bilmez bir şekilde oturuyordu.

Artık başı dönmeye başlamıştı.
Korkunun vücuduna salgıladığı adrenalinin verdiği enerjinin son damlası da tüknince olduğu yere bayılıp kaldı.

ECEL  (Ölüm kraliçesi) *TAMAMLANDI*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin