Polisiz diye vicdansız değiliz!!!

76 23 0
                                    

İyi bir insan olmak lazım dünyada...
Canın sıkıldığında ağlaya bilecek bir omzun, içine dökebileceğin bir dostun olmalı.
Sevdiğin olmalı, gözlerinin içinde kaybolabileceğin.
En önemlisi sıcak bir tebessümle selam verdiğin komşun olmalı ki, bir kaç gün görünmediğinde kapını iyimisin diye çalsın. Habersiz ortadan kaybolduğun da seni merak edip ortalığı ayağa kaldırsın.
********************
Karısına ve çocuklarına merhamat etmeyen adamın yokluğunu, komşu ve arkadaşları ile iyi geçinmediğinden cesedi kurtlanıp kokana kadar kimse fark etmemiş, edenlerde umursamamıştı.
On gün sonra mahalleyi saran kötü koku olmasa kimsenin de gelip kapısını çalacağı yoktu.

Polisler ihbar üzerine eve geldiklerinde kokudan dolayı bulacakları şeyin bir ceset olduğunu biliyor olsalar da karşılaştıkları gibi bir vahşete şahit olacaklarını hiç düşünmemişlerdi.
Kadının cesedi renk değişimi haricinde sıradan bir vakayken, adamın yerlere saçılan bağırsakların da gezinen böcekler, insanda bir hafta yemek yeme isteğini yok edecek görüntüdeydi.
Kurtlanmaya başlamış cesetlerden yayılan kokuya bile üç saniyeden fazla dayanılacak gibi değilken cesetlerin iğrenç görüntüleri içeri giren her bireyin midesi çıkacakmış gibi kusmasına neden oluyordu.

Kriminalin ilk incelemelerinden sonra kadının boynunda ki kesiğin şeklinden, seri katil dosyasına ait yeni bir vaka olduğu anlaşılınca daha cesetler kalkmadan Ali komiser ve Yusuf olay yerine ulaşmışlardı.

Günler ayları kovaladıkça Ecel'i yakalayamamış olması bir yana cinayetlerin seneye değil ay'a yayılıyor olacak kadar sıklaşması baskı uygulayanlar kadar Ali komiseri de çılgına çeviriyordu.
Ayrıca her vakada ayrı bir acı hikaye dinliyor olduğundan gün geçtikce öfkesinin mantığını köreltip doğru notaları görmesini engellediğinin farkındaydı.

Duvarlarına sinen iğrenç kokuyu uzun süre içinde barındıracak olan evden çıktıklarında Yusuf bedenini zor bela yönlendirdiği ağacın dibinde midesi çıkacakmış gibi kusarken, Ali komiser içinden bildiği tüm lanetleri ve küfürleri sıralıyordu.
İçeride şahit olduğu manzara karşısında, psikopatca cinayetler işleyen kadına birilerinin nasıl olurda minnet duyuyor olduğu konusunda kendi kendine söylenirken, bölge karakol polislerinin, bilgi almak adına bir kişiyi yanlarına getirmesi ile boğuştuğu düşüncelerinden sıyrıldı.

Ali komiser, polis memurunun söylemlerini dinlerken Yusuf'ta zor bela kendini toplayıp yanlarında ki yerini almıştı.
Cesetlerin bulunduğu evin yirmi metre kadar ötesinde ki evde ikamet eden komşuya, midesinde ki baskıyı unutmayı umarak ilk soruyu Yusuf yöneltti.
-Duyduğunuz her hangi bir ses veya gördüğünüz her hangi bir tuhaflık var mıydı?
Diye soraraken geldiklerinde yığılan kalabalığın aralarında ki konuşmalardan fısıltı gazetesinin iyi iş yaptığını bilerek evde cesetlerin varlığını söylemeye gerek duymamıştı.

Yusuf'un net soruları karşısında hafızasını tekrardan bir yoklayan komşu
-Her hangi bir şey yada birini görmedim gördüm diyeni de duymadım. Ama on gündür ev çok sessizdi. Bir yere falan gittiklerini düşündük diyerek yanıt verdi.
Yusuf
- Ev çok sessizdi derken ne demek istediniz diye aklına takılan soruyu sorduğunda
Komşu
-O evden hiç ses eksik olmazdı. Bu yüzden duysakta kimsenin dikkatini çekmezdi diyerek özet geçti.
Ali komser komşunun verdiği yarım yaplak cevaplardan sıkılmış olacak ki  araya girip
-Ne demek istiyorsan düzgün anlat diyerek çıkıştı.

Komşu aldığı tepki karşısında gerilerek bir kaç saniye sessizliğe bürünsede karşısında ki adamın sabrını sınamanın doğru olmayacağını düşünmüş olacak ki daha fazla oyalanmayıp konuşmaya başladı.
-Adam, karısını ve çocuklarını sürekli döverdi. O yüzden de evden feryat ve figan sesleri eksik olmazdı diye açıklama yaparken komşunun sesinde ki alışılmış duygusu ikiliyi öfkelendirecek kadar yoğundu.
Ali komiser
-Bu durum sizi rahatsız etmiyordu mu diyerek çıkışıp, polisi aramadınız mı diye devam etsede, sesi ne cevap alacağını bildiğini fark ettiğinden dolayı sonuna doğru kışık çıkmıştı.
Komşu
-Aramaz olurmuyuz, kaç sefer aradık. Kadın korkusundan şikayetçi olmayınca serbest bırakıyorlardı. Sonra gelip bize bulaşıp kapı pencere ne varsa aşağıya indiriyordu. Bizimde çoluğumuz çocuğumuz var diyerek bitirdiği sözlerinden anlaşıldığı kadarıyla şansını deneyen bir kaç kişi haricinde herkez bana bulaşmayan yılan bin yıl yaşasın demişti.

ECEL  (Ölüm kraliçesi) *TAMAMLANDI*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin