Ali komiser ve Yusuf iki gün sonra, tinercilerin ihbarı üzerine Sevil'in cesedinin başındaydı. Ölüm şeklini duydukların da orda bulunan herkez gibi onlarında kanı donmuştu.
Ordan oraya koşturarak olay yerinden alabileceği sıcak bilgileri toplamaya çalışan
Ali komserin vakayla fazla ilgilenmesi üzere, Yusuf dayanamayarak
-Komserim, merkeze giderken anonstan boğazı kesik ceset ihbarını duyduğumuz için buraya geldik ama bu seri katilin işi gibi görünmüyor. Neden bölge polisine devredip merkeze gitmiyoruz diye sordu.
Ali komiser fikrini beyan etmeden önce Yusuf'un ne düşündüğünü örenmek niyetiyle
-Seri katilin işi olmadığını sana düşündüren ne diye sorusuna soruyla karşılık verdi.
Yusuf derin bir nefes çekerek
-Öncelikle kurban darp edilmiş. Seri katilin dosyasında okuduğum kadarıyla bir kaç kurbanda işkence emareleri bulunsa da, bunlar genelde bıçakla yapılmıştı. Bir de tüm kurbanların erkek olduğunu söylememe gerek yok sanırım diye düşüncelerini dile getirdi.
Ali komser
-Pe ki sence bu olayda boğazın kesilmesi seri katili işaret etmiyor mu? diye soru yönelterek Yusuf'un bakış acısını sınamaya devam etti.
-Bence seri katilin işi olma olasılığı haricin de bir kaç ihtimal daha var. Birincisi, kadını öldürdükten sonra seri katilin işi gibi göstermek amaçlı boğazı kesilmiş olabilir. İkincisi ise taklitçi yeni bir katille karşı karşıya olabiliriz.
Yusuf'un bir tek olaydan bir çok sonuç çıkarıp, bir çok kişinin yaptığı gibi tinerciler yapmıştır diyerek vakalara yüzeysel bakmaması Ali komserin hoşuna gitmişti.
Ali komser
-Otopside kesiğin seri katil tarafından yapılıp yapılmadığı konusu bir nebze aydınlanır. Bu arada biz de boş durmayalım değil mi? Seri katilin işi olmasa da dediğin gibi birinin taklitçilik yapıp yeni bir seri katil başımıza sarmasını istemeyiz diyerek göz kırptı.Yusuf'un söylediklerin de gerçeklilik payı olsa da, asıl gerekçesinin içinden bir sesin bu vakayla ilgilenmesi gerektiğini söylemesiydi. Ali komser uzun zaman önce bu hissini göz ardı etmemesi gerektiğini acı deneyimlerle öğrenmişti.
Hatta bir seferinde az kalsın canından bile oluyordu.
İlk zamanlar bu adamda bir şey var hissediyorum yada bu olay içime sinmiyor dediğinde dalga geçilip red edildiğinden zamanla uygun gerekçeler sunmayı da öğrendi.Yusuf memnuniyetsiz bir tavırla
-Siz nasıl emrederseniz komserim ama bilmelisiniz ki bu vakaya bakıyor olmanız size epey bir sorun çıkaracak diyerek uyardı.
Yusuf'un memnuniyetsizliği seri katil davasına ayıracakları vaktin bölünmesi olsa da emre itaatsizlik edemeyeceğinden Ali komserin peşine takıldı.Aradan bir kaç gün geçmiş, Sevil'in kimliğine ulaşılmıştı.
Bunun yanı sıra Sevil'in tırnak aralarında bir kadına ait olduğu belli olan DNA bulguları çıkması ve otopsiden bıçak yarasının seri katilin daha önceki kurbanları ile benzerlik göstermesi üzerine vaka Ali komserin ilgisini daha fazla çekti.Sevil'in kocası ile görüşmeye giderken, araça bindiklerinden beri düşüncelerle boğuşan Yusuf daha fazla dayanamayarak
-Komserim, otopsi raporu ve kadın DNAsı bulunması hakkında ne düşünüyorsunuz diye sordu.
Ali komser
-DNA'sı bulunan kadının seri katili tanıyor olduğu ve bu kadını bulursak da seri katilin kimliğine ulaşırız diye düşünüyorum diyerek cevap verdi.
Sevil'in evine vardıklarında eşi Recep beyin içeri buyur etmesi ile salonda yerlerini aldılar.
Yusuf, küçük cep defterini not almak için çıkarırken Ali komser sorularını yöneltmeye başladı.
-Eşinizle kaç senelik evlisiniz?
Recep bey eşini kaybetmenin hüznü ile
-Sekiz yıldır diye iç çekti.
Giriş yapabilmek için kullandığı sorunun cevabının bile yeni sorular doğuruyor olması Ali komsere işin derin meselelere yöneleceği izlenimini vermişti.
Ali komser
-İlk evliliğiniz mi? diye sorduğunda
Recep beyden
-Hayır benim de eşimin de ikinci evliliğimiz diye karşılık aldı.
Ali komiser ellerini birbirlerin kenetleyip karşısında ki adama gelelim asıl konuya dermiş gibi oturduğu koltuğun ucuna yanaştı.
-Recep bey sizinde bildiğiniz üzere eşiniş vahşi bir cinayetin kurbanı oldu. Bu da katilin Sevil hanıma karşı kin besleyen biri olduğunu gösterir. Öncelikle görevim gereği sizinle ve çevrenizde ki insanlarla Sevil hanımın bir problemi var mıydı diye sormak zorundayım.
Recep bey hiç bir gerginlik ifadesi göstermeden
-Eşimle aramızda her hangi bir sorun yoktu. Bunu ailece görüştüğümüz arkadaşlarımıza ve komşularıma sorabilirsiniz. Başka birileri ile de hiç bir sorun yaşadığını duymadım diyerek yöneltilen sorulara cevap verdi.
Ali komiser
- Pe ki ilk evlilikleriniz den her hangi bir kişinin size veya eşinize kin besleme ihtimali olabilir mi diye sorunca Recep bey
-Sevil hanım ilk eşini trafik kazasın da kaybetmiş. Çocuklarıda yok diye biliyorum. Zaten bizimde olmadı diyerek üstün körü karısının kısır olduğunu ima ederek devam etti.
-Benim iki kızım ve bir oğlum ise almanyada eski eşimin yanındalar. Çocuklarımın annesinden ayrılalı on üç sene oldu. Yani ikinci evliliğimi boşandıktan yıllar sonra yaptım. Sevil'e boşanmamın hiç bir alakası yoktu. Ailelerin zorladığı bir evlilikti, anlaşarak boşandık. Aramızda hiç bir zaman bir gerginlik olmadı dedi.
Ali komser
-Peki çocuklarınız diye sorunca
Recep bey
-Çocuklarımı daima ben ziyarete giderim.Onlar Türkiye'ye hiç gelmediler. Dolayısıyla Sevil hanımı tanımazlar diyerek kestirip attı.
Ali komser şak diye
-Sevil hanımın eski eşiyle oturduğu adresi biliyormusunuz diye sorunca, Yusuf neden böyle bir soru sormuş olduğunu anlayamadığınan bakışlarını Ali komsere odaklasa da vardır bi bildiği diye düşünerek her hangi bir girişimde bulunmadı.
Recep bey ise
-Eşimin hala orada oturan bir arkadaşı vardı. Bir seferinde evine bıraktığımdan sadece onun adresini biliyorum diye Ali komserin sorusunu yanıtladı.Recep beyin yanından ayrılıp verdiği adrese geldiklerinde eski arkadaşla görüşüp Sevil hanım hakkında bilgi aldılar. Lakin kadının bir şeyleri sakladığını fark edince, mahallede biraz daha kalıp araştırma yapmaya karar verdiler.
Yirmi üç yıldır aynı yerde ikamet eden birini buldukların da ise sorular yönelmeye başladılar.
Ali komser
-Sevil hanımı tanıyor olabilir misiniz? diyerek parmağıyla bir kaç metre ötede ki evi gösterip
-On beş yıl kadar önce şu evde oturuyormuş diye devam etti.
Yaşlı kadın kıssa süreli hafızasının tozlu raflarına yaptığı yolculuktan sonra
-Hatırladım kocası kazada öldüydü deyip niye soruyonuz ki diye de ekledi.
Ali komiser, yaşlı kadının hafızasına tam not verip
-Sevil hanım öldürüldü. Bizde bu olaya sebep olabilecek durumları araştırıyoruz diyerek kadının merakını dindirdi.
Duyduğu haber kadını şoka uğratmış, derinlere dalıp
-Zavallı kızın ahımı tuttu diye mırıldanmasına neden olmuştu.
Kadının düşüncelerinden dışa yansıyan kelimeler Ali komserin dikatinden kaçmayınca
-Hangi kızdan bahsediyorsunuz diyerek aklını kurcalayan soruyu dile getirdi.
Yaşlı kadının tozlarından silkelenip ışıldayan anıları yüzünde hüzne neden olurken susmayıp anlatmaya başladı.
-Buraya taşındıklarında yanların da bir kız çocuğu vardı diye devam edecekken Yusuf dayanamayarak araya girip
-Sevil hanımın çocuğu yok diye biliyoruz dedi.
Kadın sabret acık der gibi bakışlarını Yusuf'a sunup devam etti.
-Kocasının ölen eşinden olan kızıydı. Zavallı kızı hiç sevmez, yapmadığı zulmüde bırakmazdı. Öyle ki annesi doğumda ölmüş diye kızın adını uğursuz koymuştu diyerek bir çırpıda sözünün kesilmesine fırsat vermeden özet geçti.Yusuf
-Babası kızına kötü davranmasına gözmü yumardı diye lafın ortasına dalınca yaşlı kadın kızıp
-Oğlum bir dayan anlatıyorum işte diye çıkıştı.
Sonrasın da ise sabır dilenir gibi söylenip neyse diyerek devam etti.
-Adam kızını çok severdi. Zaten kadın en çok babasının kıza düşkünlüğünü kıskanırdı. Babası işte olduğu zamanlar kıza eziyet eder itip kakar ama kocasını korkusundan da fazla ileriyede gidemezdi. Zavallı kız ise o kadar sessiz, sakin ve iyi biriydi ki bir gün olsun babasına yada başkasına, üvey annem beni aşşağılıyor, her ağır ve pis işi bana gördürüyor demezdi.
Ali komiser
-Şimdi kız nerede biliyormusunuz diye sorunca Yaşlı kadın kızgın bir tavırla
-Babası öldüğünde kız daha on beş yaşındaydı. Sevil denen o cadı babasının ölümünüde kıza yükledi deyip, ölünün arkasından kötü konuşmasını yargılar gibi "tövbe tövbe " diyerek devam etti.
-Uğursuz, babanında başını yedin sıra bende mi deyip kızı sokağa attı. Kızcağız günlerce eve geri alır diye kapının önünden ayrılmadı diyerek anılardan yansıyan kinini kusar gibi konuştu.
Yusuf
-Almadı mı diyerek atılınca, kadın öfkesinin odağı Yusuf olmasa da
-İçeri almayı bırak, evide satıp çekip gitti. Eşyaları götürürken kamyonun peşinde koşan kızın "anne beni bırakma" diye ettiği feryadı bu gün olmuş unutamam diyerek çıkıştı.
Ali komiser
-Kıza ne olu diye sorunca yaşlı kadın sakinleşmek adına derin bir nefes alıp cevap verdi.
-O günden sonra kızı bir daha buralarda gören olmadı. Bir ara ayyaşın biri ile yaşadığını duyduk sonra da televizyon ve gazetelerde duyduğumuz o olayı diyerek dile getirmekte zorlanıyor gibi sözünü yarıda kesti.
Ali komser bilmediğini vurgulayarak
-Hangi olaydan bahsediyorsunuz diye sorunca kadın mecbur duyduklarını dile getirdi.
-O zamanlar tüm gazeteler ve televizyonlar, kızın birlikte yaşadığı ayyaş adamla arkadaşını öldürüp canına kıydığını yazıp çizildi diyerek yanıtladı.*************************************
Sizce Ali komser Ece'nin ölmediğini öğrenebilecek mi?
Daha iyi ve sık bölümler yazmamda yardımı olacağından oylarınızı ve iyi yada kötü olsun tüm yorumlarınızı bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECEL (Ölüm kraliçesi) *TAMAMLANDI*
HorrorO masum saf bir kızdı. Taki etrafında dönüp duran ölüm gelip avuçlarına konana, kanın mahoş kokusu ile uyuşup , ateşin büyüsüne kapılana kadar. Bedeni gördüğü işkencelere rağmen ölümü kabul etmezken, ruhu iblise mesken oldu. Kendi cehenneminden, kül...