Yujin'in sorgusu

94 18 1
                                    

Zaman, iyi yada kötü ayırt etmeksizin herkes için acımasızca ilerliyordu.

Ece, kıstırıldığı inşaatta esirine öfkesini yansıtarak, küçük kıza yaşattığı korkunçluğun bedelini sapık adama ağır ödetirken, Yujin getirildiği sorgu odasında kaderini kabullenerek sessizce oturuyordu.

Odayı dolduran sessizliğin aksine Yujin'in içinde fırtınalar kopuyor, Ece'ye ne olduğu hakkında ki bilinmezlik ruhunu daraltıyordu.
Sevdiği kadının kurtulmuş olmasını umut etmekten başka elinden bir şey gelmiyor oluşu canını sıkan en büyük etken iken, bir de yakalandığını öğrendiğinde başını yeniden belaya sokmasından duyduğu endişe de eklenince, zaten bir kaç metrekare olan oda daha da küçülerek adeta aldığı nefesi sınırlıyordu.

İçinde yer bulamayıp şişen sıkıntıyı dışarı atmak adına sesli verdiği nefesin ardından çenesini yukarı kaldırarak başını geri yaslayıp gözlerini kapadı.
Hissettiği sitresten dolayı boynun da, gerilerek ağrıyan damarların bir nebze yumuşadığını hissetse de yaptığı hareket, beyninin içinde ki kocaman düşünce kütlesininin azalmasına pek yararı olmamıştı.

Düşüncelere boğulduğu dakikaların sonunda sorgu odasının kapısı, birinin geldiğinin duyurusunu verir gibi gıcırdıyarak açıldı.
Malumun ilanı gibi odayı dolduran gıcırtıya karışan ayak seslerini duyduğunda, birilerinin Ece'nin yakalanmış olduğunu söylemesine hazır olmadığını düşünerek hiç bir hareket belirtisi göstermeyip öylece durmayı tercih etmişti.
İçinden ne olur diyordu.
Ne olur kaçmış ol!

Ali komiser ise içeri girdiğinde Yujin'in istifini bozmamış oluşunu umursamaz davranmaya çalışmak olarak algılayıp , içindekileri ezbere bildiği halde sırf görüntü olsun diye getirdiği elinde ki doysayı sert şekilde masaya vurarak karşı sandalyede ki yerini aldı.
Ecel'i yakalamaya bu kadar yaklaşmış olmaktan dolayı keyifli olsa da karşısında ki asyalı adamın takındığı tavır bir saniyede moralini bozmaya yetmişti.

Komiser, verdiği sert tepki karşısında irkilerek uyanmasını beklediği adamın derin bir soluk alıp usulca gözlerini aralamasını sabır dilenerek izlerken, kendisine sabitlenen bakışlarda bir çok suçlu gibi kendini beğenmişlik, umursamazlık, korku, gerginlik, pişmanlık yada öfke gibi aşina olduğu duygular yerine hüzün görünce bir an afalllar gibi olsada çarçabuk kendini topladı.
Sorgulamaya hazırlandığı masum masum bakan bebek yüzlü kişinin bir seri katil olduğu gerçeğini kendine hatırlatarak vicdanının gereksiz yere hortlamasına engel olup sorguya başlamak için gıcık tutmuş gibi öksürdüğünde cevabını almayı beklediği sorulara ulaşmak adına sabırlı davranmaya çalışıyordu.
*********
Ali komiser ilk olarak füzulü yere yarım saat dil dökmemek adına türkçe bilip bilmediğini sordu.
(Biliyorum) diye kıssa bir cevap alınca da sorularına başlamadan, bulundukarı durumun vehametini anlayıp cevaplarını ona göre seçmesi için
-Ecel şu an inşaat halinde ki bir bina da sıkıştırıldı. Etrafı yüzlerce polis tarafından kuşatılmış durumda. Bu yüzden sorularıma düzgün cevaplar versen iyi olur diyerek baştan bilgilendirme uslubunda uyarısını yaptı.

Ece'nin yakalandığını duymak Yujin'in için de sönük denebilecek kadar cılız olan umut ışığını karanlığa gömerken, yüreğine ucu zehirli bir ok gibi saplanan acı kalbini avuçlayıp yerinden sökmek isteği yaratacak keskinlikteydi.
Sıktığı yumruğunu göğsüne vura vura çaresizce çırpınan kalbini durdurmak istese de masaya kelepçeli elleri buna müsade etmediği gibi çekiştirdiğinden dolayıda bileklerine iyice oturmuştu.
Sona doğru koştuklarını en başından beri biliyor olsa da yaşayarak gerçekle yüzleşmek sandığından daha fazla can yakıyordu.

Ateş düşmüş gibi sızlayan gözlerini kapatıp, derin derin iç çekerek olabilecekleri düşünüyor, dönüşü olmayan yola girdiklerini bilerek bir çıkış yolu arıyordu.

ECEL  (Ölüm kraliçesi) *TAMAMLANDI*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin