🔸11.BÖLÜM: PİRAMİDE GERİ DÖNÜŞ

27.2K 2.3K 571
                                    

Kahretsin ki, yolda feci bir trafik vardı. Korna sesleri ile insanların sabırsız bağırışları kafamın içinde birbirine karışıyordu ve zaten olanlar yüzünden gergin olduğum için çığlık atmama bir saniye kalmıştı. Üstelik Gize'ye olan yolculuğum umduğumdan daha uzun geçmişti. Bu yüzden oraya vardığımda hava kararmak üzereydi. Emma'dan ödünç aldığım paranın tamamını taksiciye öderken pansiyona nasıl geri döneceğimi düşünmeyecek kadar şaşkındım. Güneşin son ışıklarını yakalayan gözlüğümün arkasından üç büyük piramidin olduğu tarafa baktım. Yüzümde düşünceli bir ifadenin kalıntıları vardı. Ne de​ olsa buraya son geldiğimde işler benim için pek yolunda gitmemişti ve şimdi bu devasa yapılara bakarken yüreğim sıkıntıyla dolup taşıyordu. Bir A planına ihtiyacım vardı ve o işe yaramazsa diye de bir B planına... Ve o da işe yaramazsa diye bir C planına... Tüm alfabeyi bile kullanmam gerekse umurumda değildi, yapacaktım.

Ama çözüm gülünç bir şekilde aniden geldi.

Kalabalığı şöyle bir süzdükten ve içlerinden üniformalı olan birini gözüme kestirdikten sonra gözlüğümün duruşunu düzelterek ona doğru yürümeye başladım. Güvenlik görevlisi kibar olmak için kendini zorlayarak tek başına yürüyemeyecek kadar yaşlı bir adamın taksi durağını bulmasına yardım ediyordu. Beni fark edince duruşunu düzeltti. Kendime güvenen bir edayla ona gülümsedim ve o da sorar gibi kaşlarını kaldırdı. Çaktırmadan yaka kartına baktım. Adamın adı Alex'di ama soyadı buradaki yerlilerden biri olduğunu ele veriyordu.

"Ah, güzel. Müsaitsiniz." diyerek gözlerimi tekrar yüzüne kaydırdım. Bir an kimse tepki vermedi. Konuştuğum zaman ortamı ılımlı tutmak için sesimi olduğu kadar tatlı çıkarmaya çalıştım. "Bende sizi arıyordum."

"Eh, senin için ne yapabilirim?" diye sordu.

Çok resmi, diye düşündüm kendi kendime. Hemen bende aynı havayı takındım ve çenemin ucuyla Keops'un olduğu tarafı işaret ettim. "Piramidin içini gezmek istiyordum ama turlar için kime gideceğimi bilemedim. Sizin bir fikriniz var mı?"

"Üzgünüm, teknik bir sorun nedeniyle tur saatleri sona erdi. Yarın deneyip yeni bir kayıt yaptırabilirsiniz."

Yarın mı?

Ama yarına kadar beklemek istemiyordum!

Aceleyle B planına geçiş yaptım.

"Aslında sormak istediğim tam olarak bu değildi."

"Peki o zaman neydi?"

"İçeride kolyemi kaybettim. O çok önemli bir aile yadigarıdır. Sadece bir bakabilir miyim? Söz veriyorum, fazla oyalanmayacağım."

"Buna gerek yok, hanımefendi. Muhtemelen kolyeniz kayıp eşya deposundadır. Bulunan her şey oraya gider." O an gözlük taktığım için şükrettim çünkü aksi halde Alex gözlerimden ne hissettiğimi okurdu ve ona yalan söylediğimi anlardı; Seni inatçı herif, neden sadece beni içeri götürmüyorsun ki? "Beni takip edin. Sizi oraya götüreceğim."

Gülümsemek için kendimi bir hayli zorlamam gerekmişti.

"Hemen arkanızdayım."

Alex'si takip ederken ve piramitlerin aksi yönüne yürürken her saniye hedefinden uzaklaştığımı biliyordum. Bunun pek istediğim gibi gitmediğinin de farkındaydım. Bir yandan da kara kara bu herifi nasıl atlatacağımı düşünüyordum. Neyse ki şans denen şey benden yanaydı. Tam da o anda Alex'sin cep telefonu çaldı. Gözlerim ilgiyle parladı ama gözlerimi örten gözlük yüzünden o bunu fark edemezdi. Telefonunu çıkarıp ekrana baktığında adamın yüzünde sıkıntılı bir ifadenin belirdiğini gördüm. Hemen aramayı açtı. O konuşurken benim gözlerim de üzerinde kalın harflerle 'ALEX - GÜVENLIK GÖREVLİSİ' yazan yazıya kaydı. Yaka cebinde bir de minik bir el feneri vardı...

Mumya Kalbi: Atmayan Kalpler Serisi (2) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin