🔸17.BÖLÜM: HARİKALAR DİYARINDA

25.3K 2K 296
                                    

Baris... Osiris'di... Bir an önce mitolojiden ibaret olduğunu düşündüğüm bir herif... Ve Kosey'de Seth'di... Aklımdan çıkması için dua ettiğim bir gerçekti bu. Bu iki ismi daha önce sadece filmlerde ve kitaplarda duymuştum ve şimdi bir tanesi tam karşımdaydı. Beynim bu gerçeği algıladığında nefes alıp vermek birden çok güç olmaya başladı. Göğsüm yanıyor, sanki karnımda bir yılan sürünüyordu. Çığlık atmak istiyordum. Bacaklarım kopana kadar koşmak da işe yarardı. Onun yerine koridorda bir o yana bir bu yana volta atarak iki de bir elimi saçlarımın arasından geçirdim. Yanımızdan geçen birkaç pansiyon müşterisi bize garip garip baktılar ama o an, umurumda değildi bu. Çatlak bir sesle "Sen Osiris'sin!" dedim Baris'e bir kere daha.

"Bu ismi kullanmıyorum." dedi. Bir dakika sonra derin, soğuk bir sesle konuşmuştu. "Bana yalnızca Baris dersen sana yanıt veririm."

Daire çizmeyi keserek olduğum yerde durdum ve çatık kaşlarla ona ters ters baktım. "Ama O'sun, değil mi?"

Teslim olan bir sesle, "Evet." diye itiraf etti.

"Ama anlamıyorum... Neden? Neden daha önce söylemedin bunu bana?"

"Az önce bu ismi kullanmıyorum demedim mi?"

Yine de bana söylemen gerekirdi, diye bağırmak istiyordum. Kaygı göğsümü dağlıyordu ve son birkaç gündür hissettiğim tek şey buydu. Koridor kalabalık olmaya başlayınca ve birkaç meraklı göz üzerimize dikilince bunu tartışmanın yerinin burası olmadığını düşündüm. İki elimi birden saçlarımın arasına soktum. Derin derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştım. Bu biraz işe yaradı. "Tamam." dedim ve konuyu değiştirmeye, daha normal şeyler konuşmaya karar verdim. "Neyse. Boş ver. Önemli değil. Bu arada, Emma'da bizimle geliyor. Biliyorum, bununla ilgisi olmayan birinin peşimize takılması..."

Böldü beni. "Hayır, bence bu iyi bir fikir."

Şaşırarak ona baktım. Oysa kızacağını düşünmüştüm. "Gerçekten mi?"

"Gerçekten." Sırtını duvara yaslarken anlayışlı, koyu gözlerini yüzümde gezdirdi. "Kosey iyi bir gözlemcidir ve her şeye çok fazla dikkat eder. O yüzden kardeşini gözümüzün önünde tutmamız onu burada bırakmaktan daha iyi bir karar."

Zaten Kosey'in hiçbir zaman aptal olduğunu düşünmemiştim. Keşke öyle olsaydı ama değildi. Hatta onun zeki olduğunu itiraf edeceğim. Bir insanın o taşa dokunmasını sağlamak için tarihi eser kaçakçısı bir çeteyi ve bir hırsızı kullanmak pek de ne yaptığını bilmez birinin yapacağı bir şey değildi. Baris yanımda olsun ya da olmasın, ona karşı çok dikkatli olmalıydım. Hem başka ne seçeneğim vardı ki? Dikkatli olmak zorundaydım. Odamızın kapısına baktığımda Emma için de dikkatli olmam gerektiğini kendime hatırlattım.

Baris, neden endişelendiğimi fark ederek "Ona bir şey olacağından değil." dedi.

"Gözümüzü ondan ayırmayalım." Bunu derken sesim bana bile endişeli geliyordu.

"Tamam," diye söz verdi bana.

Ona güvenebilir miydim, emin değilim. Daha önce kimseye bel bağlamamıştım.

Ani bir sessizlik olunca bundan gayet açık bir şekilde rahatsız oldum. Ağırlığımı bir ayağımdan diğer ayağıma vererek kolumu ovuşturdum. Şey, sanırım konuşma burada bitmişti. "İyi o halde. Gidip çantamı hazırlayacağım." diyerek odaya geri döndüm. İçeri girdiğimde Emma kalp yakası olan yeşil, yazlık elbisesini dolaptan çıkarıyordu. Onu katlayıp valizinin içine yerleştirirken kafasını kaldırıp bana baktı. Sorun olmadığını göstermek için başımı iki yana salladıktan sonra kendi valizimi yatağın altından çekip aldım. Oraya gezmeye gitmediğimiz için gerekli olan birkaç kıyafet ve eşya dışında geri kalan şeyleri burada bıraktım. Hançeri bulduktan sonra - Çünkü mutlaka bulacaktık, başka seçenek yoktu - buraya geri dönecektik.

Mumya Kalbi: Atmayan Kalpler Serisi (2) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin