🔸12. BÖLÜM: ÖLÜMCÜL KARŞILAŞMA

26.2K 2.2K 204
                                    

Aynı şeyleri tekrarlayıp canımı sıkan kadına rahatsız gözlerle bakarken onu dinlemediğimi belli edecek bir mimik yapmamak için kendimi zorluyordum. Aradan saatler geçtikten sonra bile nasıl cesaret bulmuştum da böyle bir şey yapmıştım şaşıyordum. Ve şimdi, aklımda tek bir şey vardı. O da​ Baris'di. Demek istediğim, o adam... Mumya... Prens... Her neyse artık... Canlıydı!​ Nefes alıyor, konuşuyordu. Hissettiklerim, onu ilk gördüğümkinden pek de farklı değildi; Korku, şaşkınlık ve derin bir bilinmezliğin merakı...

Bunları düşünürken elimde olmadan ürpermiştim.

Piramitte karşılaştığım güvenlik görevlisi beni küçük bir binanın küçük bir ofis odasına getirmişti. Odada sadece asık suratlı bir kadın, bir masa ve içi mavinin tonlarına sahip kayıt dosyalarıyla dolu bir dolap vardı. Bir de garip, küflü bir koku.

Birinci sınıf konaklama, ne hoş.

Adını bilmediğim kadın tekrar konuşunca ve yeniden dikkatimi çekince odayı incelemeyi bırakarak ona geri baktım.

"Gerçekten, kızım. Ziyaretçi yasak kısmının neresini anlamadığını merak ediyorum."

"Galiba yasak kısmını." dedim basitçe ve bunu diyebilme cesaretini göstermeme ben bile şaşırdım. İnce düşünceli bir insan değildim ve kahretsin, bazen gerçekten dilimi nasıl tutacağımı bilmiyordum. Şimdi bile durum değişmemişti ve bu düşünce midemde bir yılanın sürünmesine neden oluyordu. Kadının yüzündeki değişimi fark ettiğimde durumu daha da batırdığımı anladım.

"Vay canına. Bu... Son derece küstahçaydı."

Yüzümde mimik bir tebessümle, biraz sersemleyerek, iç çektim. "Özür dilerim. Demek istediğim bu değildi."

"Bence gayet de buydu ama şu anda sorunumuz bu değil, değil mi? Şimdi. Seni hapse atmamam için bana makul tek bir neden söyle." diye cevap verdi, çatık kaşlarının altından bana dik dik bakarak.

"Ciddi olamazsınız." diye fısıldayarak gözlerimi devirdim ve kadın da parmaklarını uyarırcasına sallayarak karşı çıktı.

"Çok daha fazlasını hak ediyorsun aslında."

TAMAM.

Kesinlikle şansımı zorluyordum.

Belki de hazırcevap yerine daha uysal olmayı denemeliydim?

"Bakın, bu çok gereksiz. Siz hiç azıcık eğlenmek için sıvışmadınız mı?" diye kendimi savundum yumuşak bir sesle. Şirin şirin gülümsedim. Ne kadar da haksızdım. Bunun farkındaydım ama belki kadını bir şekilde beni serbest bırakmaya ikna edebilirdim. "Bunu başka bir şekilde halledemez miyiz? Kamu hizmetine ne dersiniz?"

"Benimle dalga geçiyorsun herhalde."

"Aslında gayet ciddiydim."

"Öyle mi? O zaman söyle bana, hayatın boyunca kaç defa kamu hizmeti yaptın?"

"Pek değil." diye itiraf ettim. Aslında, hiçti. "Ama ne kadar zor olabilir?"

"Hayır." dedi kesin bir sesle. "Bu kesinlikle kabul edi-" O sırada kapı çaldı. İkimiz de sustuk, bir an kapıya baktık, sonra tekrar birbirimize...

"Birini mi bekliyordunuz?" diye sordum.

Kafasını aşağı yukarı salladı. Sonra da sesini yükseltip, gelen her kimse, içeri girmesini istedi. "Gir!"

Benden daha zayıfça bir kadındı gelen. Onu hemen tanımıştım. Piramide girmeden önce karşılaştığım baş güvenlik görevlisiydi bu. "Efendim, istediğiniz kişi geldi. Sizi lobide bekliyor."

Mumya Kalbi: Atmayan Kalpler Serisi (2) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin