Smut bölüm "●" bu işaret ile başlayacak, "○" bu işaret ile bitecek. ^-^
•••
[Bu bölüm Jimin'den!]
Benden önce çıkmıştı çadırdan. Sessizce onu takip ediyordum. Ağaçların ve kayalıkların arkasından geçip, daha önce hiç görmediğim o göle gelmiştik. Üşüyordum biraz, hava karanlıktı ve gece yarısını geçmişti.
"İyi misin güzelim?" Arkasını döndüğünde durdum. Elim ile özel bölgemi kapatmaya çalışıyordum ve tam bir gibi gözüküyordum. Hoş kıkırtısı kulaklarımı doldurduğunda baya utanmıştım.
Sahi o neden utanmıyordu?
Yanıma gelip elimi tuttu sıkıca. "Yoruldun mu?" Kafamı iki yana salladım. "Hayır prensim, ben sadece biraz üşüdüm. Hepsi bu." Bakışlarım yerde iken belimde hissettim kollarını. Vücudumu kendi vücuduna yasladı. Bir kolunu, kolumun üzerine koydu. Fazla yakındık.
O şekilde ilerlemiştik göle doğru. Kıyısına geldiğimizde durdum. Daha önce hiç göle girmemiştim. Kasabamda sadece kuyular vardı.
"Ne oldu? Sorun ne?" Taehyung yanaklarımı elleri arasına almış, önüme geçmişti. O an titremiştim. Vücudu, vücuduma değdiğinde ısınmıştım. "Ben korkuyorum." Endişeli suratı gevşemişti. Gülümsüyordu. Alnıma değdirdi dudaklarını.
Gözlerim kapanırken ayakta durmak için büyük bir savaş veriyordum kendimle. "Ben yanındayım. Ben yanındayken hiçbir şeyden korkmanı istemiyorum güzelim. Anlıyor musun beni?" Dudakları kısaca dudağıma değdi. Ne yaşıyordum ben? Rüyada mıydım yoksa?
"Evet, prensim." Ellerini yanaklarımdan çekti ve birbirine kenetledi ellerimizi. Göle yavaşça giriyorduk. Ayaklarım soğuk suya değdiğinde dişlerim titredi. Çok, çok soğuktu. O ise ilerliyordu. "P-prensim du-durun lütfen." Konuşamıyordum bile.
"Alışacaksın bebeğim. Dayan biraz." Durmadı. Su belime kadar gelmeye başlamıştı. Su tam göğsüme kadar geldiğinde durmuştuk. "İyisin değil mi?"
"Evet." Belimden tutup kendine çektiğinde ellerimi omzuna yerleştirdim. Suyun içinde belimi okşuyordu. "Çok güzelsin. Beni çıldırtıyorsun." Burnunu saçlarıma değdirdi. Omzundaki ellerim boynuna çıktı. Kollarımı doladım esmer boynuna. Ay ışığında fazla güzeldi esmer teni.
"Seni zorla tuttuğum için üzgünüm küçüğüm. Ama bunu yapmak zorundayım." Kafamı göğsüne yasladım. Bu benim için çok zordu. "Üzgün olmayın prensim. Bu sizin suçunuz değildi." Çenemden tutup kafamı kaldırdı. "Prensim kelimesi ağzına fazla yakışıyor."
Gözlerim kısıldı. Beni duygudan duyguya sokuyordu. "Hâlâ üşüyor musun?"
"Hayır. Alıştım sanırım." Yarım ağızla güldü. "Peki o halde. Tüm bedenini daldır suya." Kaşlarımı çattım. Ne demek bedenini daldır? Hasta mı olayım? "Ama-" Bir anda burnumu kapadı ve kolumu tutup ikimizide suya daldırdı. Gözlerimi açıp kapatıncaya kadar çıkmıştık.
"S-siz, çok kötüsünüz." Diyerek sokuldum ona doğru. Donuyordum. Kolları arasına girdiğimde boynuma kondurdu öpücüğünü. "Hadi yüzelim." Suya daldı hızla. İyi de, ben yüzme bilmiyordum ki. Sanırım onu izlesem yeterdi. Buraya uzun zamandır geliyor anlaşılan. Gayet iyi yüzmede.
"Bebeğim, neyi bekliyorsun?" Biraz uzağımda durmuş bana sesleniyordu. Tamam beni neden yalnız bırakmıştı burada? O kadar uzağa gitmesine gerek yoktu. "Ben yüzme bilmiyo- AH!" Ayağıma değen şey ile yüksek sesle çığlık attım.
Taehyung çığlımı duyduğu gibi gelmişti yanıma. Ben ise suya bakıyordum korkuyla. "Ne oldu? Güzelim?"
"Ayağıma bir şey değdi. Çıkalım hadi." Beni durdurmuştu yine. Tekrar suya daldı. Hadi ama bu karanlıkta ne görebilirsin ki? Tekrar yüzeye çıktığında elindeki yavru kaplumbağayı gösterdi. "Sanırım bu ufaklıktı." Derin bir nefes verip avcumu uzattım bana vermesi için.