Taehyung'un isteği üzerine anneme bir kolye, büyükbabama ise yüzük almıştık. Gerçekten çok pahalıydı hepsi. Şimdi ise Taehyung'la beraber benim evime doğru gidiyorduk. Gerçekten uzun zaman olmuştu. Neredeyse altı ay kadar... Annemi o kadar çok özlemiştim ki, şu an onu görmeden bile ağlayabilirdim.
Onu gördüğümde kesinlikle gözyaşlarıma engel olamayacaktım ancak tanıdık bu yollar içimi bir tuhaf yapıyordu. "Eviniz ormanın içinde mi? Ormana girdikde." Taehyung sıkı sıkıya tuttuğu elimle etrafı işaret etmişti. "Aslında tam değil. Az kaldı." Evim ormanın içinde gibi bir şeydi. Tam ormana girmiyorduk aslında.
Birkaç dakikanın ardından nihayet evim gözler önüne serilmişti. "Geldik~" Taehyung'un elini çekiştirerek hızlıca yürümesini -daha doğrusu koşmasını- sağlamıştım. Normalde bana kızardı ama şu an ne kadar heyecanlı olduğumu görebiliyordu. Bu yüzden bir şey söylemeyip bana ayak uydurdu.
Evin girişinde ki basamaklı minik merdivenleri çıktık hızlıca. Yüzüm yırtılacaktı sanırım gülümsemekten. "Kapıyı çalsana hadi güzelim." Taehyung'un yanağımı parmakları arasına alıp sıktığında kafa sallayıp anında kapıya vurdum ard arda. Ilk başta ses gelmemişti ancak saniyeler sonra ayak sesleri yaklaşmaya başlamıştı.
Annem geliyordu... Kapı açıldığında gördüğüm bedenle anında gözyaşlarımı serbest bırakmış, anneme doğru atılıp sıkıca sarmıştım kollarımı beline. "Anne, ben geldim. Minik oğlun geldi." Özlediğim kokusunu içime çekerken sıkıca sarılıyordum. Annem hâlâ tepkisiz duruyordu. Kollarımı bedeninden ayırıp ellerini tuttum sıkı sıkıya.
"Anne bir şey de hadi. Bak ben geldim." Gözleri dolmuştu ama hâlâ bir tepki vermiyordu. Şok olmuş gibiydi. "Anne..." Fısıltımın hemen ardından kendine gelmiş gibi irkildi ve akmaya hazır olan gözyaşları tek tek düştü tahta zemine. "Oğlum." Bu sefer o sıkı sıkı sardı kollarını bana. Tanrı'm, şükürler olsun. Yanaklarımı tek tek öpüp saçlarımı okşadı.
"Gelmişsin. Çok özledim seni. Senden haber alamayınca ne kadar korktum, nasıl endişlendim biliyor musun? Büyükbabanla ne kadar ağladık. Sensiz bu ev çok boştu. Ama geldin." Ağlıyordu ancak gülümseyerek seviyordu saçlarımı. "Anne bak bu Taehyung. Prens Taehyung, müstakbel eşim." Biraz kenara kayarak arkada kalmış olan Taehyung'un ortaya çıkmasını sağladım.
Annem ilk başta afallamıştı. "P-prens mi?" Sessizce bana yaklaşıp fısıldadı. Bu davranışına kıkırdayıp kafamı salladım. Taehyung birkaç adım atarak yanımda durdu. "Merhaba. Ben Prens Kim Taehyung. Oğlunuzun müstakbel eşi, doğacak torununuzun babasıyım." Gülümseyerek kurmuştu cümlelerini ancak yanlış zamanda söylemişti son kelimelerini.
Gözlerimle ona susması gerektiğini anlatmaya çalışıyordum ki annemin bakışları karnıma değdi. Bol giyinmeye özen göstermiştim aslında. Ama karnım her türlü kendini belli etmeyi başarıyordu. Annem elini aniden karnıma koyduğunda buz gibi kesilmiştim resmen. Harika. Alıştıra alıştıra söylemek istiyordum ben ona bunu. Annem şok geçirecekti.
Kim oğlunun hamile olduğunu bu şekilde öğrenmek isterdi ki? Özellikle böyle bir durumda. "Sen hamile mi kaldın? Nasıl başardın bunu?" Bunu ben de bilmiyordum. Bir şekilde oldu. Gerçi bunu anneme bu şekilde söyleyemezdim. Iyice girerdi şoka.
"Şey-"
"Aslında bakarsanız içeri geçsek daha iyi olur. Jimin'in ayakta durmasını istemiyorum. Ayrıca içeride daha iyi özlem giderirsiniz." Taehyung benden önce konuşup susmamı sağlamıştı. Benim için yaptığını biliyordum. Anneme nasıl bir cevap verebilirdim ki?
Annem kapıyı sonuna kadar açıp geri çekildi. Taehyung'un elini tutarak içeri soktum. Annem kenetli ellerimize bakıyordu yürürken. Oturma odasına girdiğimizde, yerdeki minderleri düzeltti annem. Ardından üçümüzde oturup birbirimize bakmaya başladık. Taehyung arada odayı süzüyor, bana ve anneme bakıyordu.
"Kusura bakmayın efendim. Ben çok şaşkınım. Oğlum bir şekilde hamile kalmış ve, ve sizinle evlenecek?" Annem Taehyung'a karşı kafasını eğip konuşmuştu. Yeni yeni prens olduğunu anlıyordu. "Lütfen, bana efendim diye hitap etmenize gerek yok. Ailemizden sayılırsınız bundan sonra." Annem sadece Taehyung'a bakıp gülümsemeye çalışıyordu.
"Anne büyükbabam nerede? Evde göremedim onu." Bu gergin ortam benim için iyi değildi. "Tarlaya kadar gitmişti. Gelir birazdan." Keşke daha erken gelseydik. Çarşıda çok vakit geçirmiştik sanırım. Büyükbabam ne zaman gelir emin değildim. Bir keresinde tarlaya gittiğinde akşama anca gelmişti. Ve biz Taehyung'la burada akşama kadar kalamazdık.
"Anne bak Taehyung bunları senin ve büyükbabam için aldı." Cebime koyduğum keseyi çıkartıp anneme uzattım. Annem mahçupça Taehyung'a baktı. "Bunlara hiç gerek yoktu oğlum. Zahmet etmişsin. Bana sadece Jimin'i getirsen yeterdi." Boşta olan eliyle bacağımı okşadı annem.
"Lütfen kabul edin." Annem kesenin ağzını açıp içine baktığında kocaman gözlerle bana dönmüştü. Beklediğim tepkiydi. Ben dedim ama Taehyung'a, saksı alalım diye. "Oğlum bu çok güzel ama bunu kabul edemem. Bu çok pahalıdır bunlar."
"Bunu sorun etmeyin. Benimde annem sayılırsınız artık. Kabul edin ve güzelce kullanın lütfen." Taehyung ne kadar kibar konuşuyordu öyle. Annem dudaklarını birbirine bastırıyor, keseye bakıyordu. "Ilk ve son kez kabul edebilirim."
"Peki, öyle olsun." Taehyung hafif bir kıkırtı ile konuşup kafasını salladı. "Eun misafirimiz mi va- Jimin?" Büyükbabamın sesi kulaklarıma iliştiğinde Taehyung'tan destek alarak ayağa kalktım. Büyükbabam kapının hemen yanında durmuş kocaman gözleriyle bana bakıyordu.
Elindeki sepete aldırış etmeden sarıldım ona. Annem gibi şoka girmemişti. O da anında sarılmıştı bana. "Oğlum, gelmişsin. Çok özledik seni Jimin."
"Ben de büyükbaba. Ben de sizi çok özledim." Geri çekilip yüzüne baktım. Daha önce hiç görmediğim kadar kocamandı gülümsemesi. Büyükbabam diğer büyükbabalara nazaran daha çevik ve gençti. Oldukça sağlıklıydı bir kere.
"Merhaba." Taehyung'ta ayağa kalkmıştı. "Bu müstakbel eşim büyükbaba. Prens Kim Taehyung." Büyükbabam Taehyung'un önünde eğilmek için harekete geçeceği sırada Taehyung bir adım atıp büyükbabama yaklaştı ve omuzlarından tutup buna engel oldu.
"Buna hiç gerek yok. Yanımda rahat davranın lütfen."
•••
Evet biliyorum çok kısa oldu ama bildiğiniz üzere 20 Haziran'da Lgs var. Ve ben de o şansızlardan biriyim. Bu bölümü şimdi yazdım ve berbat oldu. Yazmayacaktım aslında ama önceki bölümde neredeyse bir ay kadar bekletmiştim sizi.
Bu yüzden çerezlik bir şey atayım dedim.
Ayrıca 16 Haziran'a kadar 600 olabilir miyiz? Benim için özel bir gün ve bana en güzel hediyeyi vermiş olursunuz emin olun. 🦋💘
Lgs'den sonra bol bol bölüm yazıp Will You Marry Me'ye geçeceğim. O şu an taslaklarda. Lgs'den sonra güncel olarak bölüm gelecek. Cursed Baby'ye ise sanırım yine gece anlık bir bölüm yazıp atarım.
Yorum ve votelar düştü gibi hissediyorum. Yapmayın lütfen... Bunlar bölüm yazmam için bana ilham olarak geliyor. Düşünceleriniz beni geliştirir. Bunu benden esirgemeyin lütfen. Beğenmediğiniz yerleri söyleyin ki sizin için kendimi geliştirebileyim. 💜
Sizleri seviyorum, Vmin ile kalın güzellerim.