Adrian'la çardakta oturduğumuz süre zaafında ona olanları anlatmış, ne yapmam gerektiğini sormuştum. O ise hiçbir şey diyememişti. Yalnızca beni dinlemişti sessizce.
Eğer o bebek Taehyung'tan değilse bunu nasıl gün yüzüne çıkartabilirdik ki? Kral o kızın sözlerine inanmakta haklıydı. Kendimi odaya kapadığım bir hafta boyunca kralın her şeyden haberi olmuştu ister istemez. Özellikle Taehyung'un iyi bir açıklama yapamayışı Min Hara'nın ortaya attığı saçma sapan şeyleri doğrulamış gibiydi kralın gözünde.
Birkaç dakika önce yanımıza gelen hizmetliler odamın hazır olduğunu söylediğinde çardaktan ayrılıp odama çıkmıştım. Marry'nin odama gelmesini bekliyordum yalnızca. Ona sormam gereken şeyler vardı. En azından Adrian gibi sessiz kalmaz, bana birkaç fikir verebilirdi.
Marry gerçekten akıllı bir kadındı.
Bana yardım edebileceğini biliyordum. Odamda ki kahverengi koltuğa yavaşca oturup ayaklarımı öndeki tabureye doğru uzattım. Her şey berbat oluyordu. Biz iki gün sonra Taehyung'la evlenecektik. Şimdi ise, evlenmeyi bırak evlenip evlenmeyeceğimiz belli bile değil. Kendimi çok kötü hissediyordum.
Anne ve büyükbabama bunu nasıl söyleyecektim? Büyükbabam Taehyung'u çok sevmişti. Annem ise Taehyung'a daha tam anlamıyla güvenmiyorken bir de bunu öğrenirse nasıl tepki verirdi, neler yapabilirdi tahmin bile edemiyordum.
Korkuyordum. Gerçekten çok korkuyordum. "Kraliçeyi cidden anlayamıyorum." Odanın kapısı hızla açılıp aynı hızla kapandığında Marry yanıma gelip koltuğa oturmuştu. "Ne oluyor?"
"Dünden hazırmış. Kız saraya gelir gelmez ona giyebileceği bir sürü kıyafet ve takabileceği elmas takılar verdi. Bir de odasını görmen lazım, senin odan onun odasının yanında bir hiç!" Anlatırken sinirden titriyordu vücudu. Gözlerim çoktan dolmuştu ve gözyaşlarımın akmaması için dudakları ısırıyordum.
"Marry ben ne yapacağım? Ya bir erkek doğurursa? Taehyung'la evlenmek zorunda kalacak. Marry ben onu kaybedemem. Bunu istemiyorum." Beni en iyi anlayabilecek kişi kesinlikle Marry'ydi. Her zaman yanımda olmuş ve bana destek vermişti.
Tıpkı şimdi ki gibi. Kollarını sıkıca bedenime sarmış, yavaşça sırtımı okşamaya başlamıştı. "Elimden geleni yapacağım. Eğer gerçekten yalan söylüyorsa bunu gün yüzüne çıkaracağım." Bedenimi ondan uzaklaştırıp gözlerine baktım. Yapabilirmiş gibi konuşuyordu ama nasıl?
"Nasıl yapacaksın? Bir fikrin var mı?" Ilk önce dudaklarını ısırdı. Ardından sırtını koltuğa yaslayıp kollarını göğüslerinde birleştirdi. "Şu anlık hayır. Ama emin ol bir plan yapacağım."
✯
Hava kararmıştı. Koca yatakta tek başıma oturuyor, öylece karşıya, duvara doğru bakıyordum. Bir türlü uyku tutmamıştı. Uyuyamamıştım. Derin bir nefes verip dudaklarım ıslattım.
Taehyung olmadan uyuyamıyordum şu an ve bu sinirlerimi bozmaya başlamıştı. O yanımdayken, benimle uyurken kendimi güvende hissediyordum. Şimdi ise kalkıp yanına gidemezdim. Odaları ayırmak istiyorum diyen bendim ancak gözlerimden uyku akıyordu.
Kafamı yastığa koysam aklımdan türlü türlü şeyler geçiyor ve olan uykum birden ortadan kayboluyordu. Yapacak başka bir şey kalmamış gibiydi. Ayaklarımı yataktan sarkıtıp dağılmış saçlarımı düzelttim serçe parmaklarımla. Ardından yataktan çıkıp Taehyung'un odasına ilerledim.
Koridor çok sessizdi ve ben ses çıkarmamaya özen gösterdiğim için iyice yavaş yürüyordum. Birkaç dakikanın ardından odaya varabilmiştim. Odanın önündeki korumalar beni gördüklerinde eğilmişlerdi saygıyla. Onlara gülümseyip kapının önüne kadar adımladım. Ilk önce kapıya vurdum birkaç defa. Uyanık olup olmadığını anlamak adına.
Ancak içeriden hiçbir komut ya da herhangi bir ses gelmemişti. Çoktan uyumuş olmalıydı. Omuzlarımı düşürüp yavaşça kapıyı araladım. Daha sonra, yine minik ve sessiz adımlarla girdim odaya. Taehyung sırtı bana dönük bir şekilde yatıyordu. Uyuyordu anlaşılan.
Kapının ses çıkarmamasına dikkat ederek kapadım. Yatağa doğru yöneldiğimde, bir anda kasıklarımda hissettiğim ani sancı ile ne yapacağımı şaşırmış, elim tutanacak yer aramıştı. Fakat tutunabileceğim hiçbir yer yoktu. Bu yüzden dizlerim üzerine düşmüştüm.
Canım çok yanıyordu. "T-taehyung! Uyan lütf- ah!" Gözlerim yaşarmıştı. Kasıklarımda ki sancı git gide artıyordu. Ellerimi kasıklarıma koymuş, bastırıyordum. Taehyung yatakta doğrulmuş, uykulu gözleri ile etrafa bakınmıştı. "Taehyung!" Tekrar bağırdığımda farkedebilmişti beni.
"Siktir. Bebeğim ne oluyor?" Yataktan fırladığı gibi yanıma gelmişti. Benim gibi yere çökmüş, belimden tutarak kucağına çekmişti bedenimi. Kafamı omzuna bastırıp yutkunarak konuşmaya başlamıştım. "Taehyung bir şey yap ya-yalvarırım. Canım çok yanıyor."
"Şşt sakin ol. Jimin, güzelim bana bak. Bebeğimize ve sana hiçbir şey olmayacak söz veriyorum." Saçlarıma minik minik öpücükler bırakıyordu ancak bunlar kasıklarımda ki sancıyı geçirmiyordu. Taehyung beni bırakıp ayaklanmıştı. Kapıdaki korumalara hekimi çağırmalarını söylemişti bağırarak.
Daha sonra beni kucağına alarak yatağa yatırmıştı. "Taehyung çok acıyor. Ya ona bir şey olduysa?" Bebeğimi kaybetmek istemiyordum. Şu an tek dileğim ona bir şey olmamasıydı. "Bebeğimize hiçbir şey olmayacak. O senin gibi çok güçlü sevgilim." Umarım dediği gibidir. Umarım bebeğim benden daha güçlüdür.
"Efendim." Kapının açılması ve içeriye Agnes'in (hekimin) girmesi ile ayağa kalktı Taehyung. "Onu kontrol et hemen. Sancısı var." Agnes, Taehyung'un önünde eğilip yanıma yaklaştı. "Efendim karnınızı açabilir misiniz lütfen?" Kafamı sallayıp üzerimdeki geceliği sıyırdım yukarıya doğru.
Agnes ellerini kasıklarımın üzerine koyup bastırdığında yüksek sesle inlemiştim. Orası sancının olduğu yerdi. "Sancı burada değil mi, efendim?"
"E-evet. Kasıklarımda.." Agnes gülümseyerek beni onaylamıştı. Taehyung endişe ile bana bakarken Agnes Taehyung'a doğru dönmüştü. "Düşük riski yok. Büyük ihtimalle bebek büyüdüğü için kasıklarına baskı uyguluyor. Bu her hamilelikte görülen bir şey. Böyle ani sancılar olacaktır. Endişelenmenize gerek yok efendim. Sancı birazdan geçer."
Tanrı şahidimdir ki ilk defa bu kadar rahat bir nefes almıştım. Taehyung, Agnes'e teşekkür ederek onu geçirmişti. Agnes'in dediği gibide oluyordu. Sancı yavaş yavaş geçmeye başlıyordu. Hafif bir ağrı vardı sadece. Taehyung kapıyı kapatıp koşar adımlarla yanıma gelmişti.
Yatağın diğer tarafına geçip göğsüne doğru çekmişti yavaşça beni. "Bu saatte ayakta ne işin vardı?" Bir eli karnımın üzerindeyken diğeri omzumdaydı. "Ben, ben sadece uyuyamamıştım ve seninle uyumak için odana gelmiştim. Bir anda oldu." Gözlerinde ki endişeyi görebiliyordum.
"Odalarımızı ayırmak iyi bir fikir değildi öyle değil mi?" Evet. Iyi bir fikir olmadığını tam da birkaç dakika önce anlamıştım. "Değildi." Dedim sessizce. Bu benim hatamdı. Hatamın farkındaydım da.
Saçlarımda gezinen dudakları bir anda durdu ve geri çekildi. Bu beni biraz huzursuz etmişti. Ancak Taehyung, uzun parmaklarını çeneme sarıp kafamı kaldırdı yavaşça.
"Seni öpmeme izin verir misin?"
•••
YAZARINIZIN MB'LARI KALDI AĞLAYACAK ŞIMDI.
Bu arada kitaplarım okunuyor ve güzelde yorumlar yapıyorsunuz çok teşekkür ederim ama canlarım benim niye takip etmiyorsunuz? :(
255 Oy & 230 Yorum.