─,32

7.1K 803 461
                                    

Sorusu şaşırmama neden olmuştu. Taehyung normalde böyle şeylerde benden izin istemezdi. Sanırım şu an ki durumumuz onu bu hallere sokmuştu. Benden izin istemesi azda olsa kıkırdamama sebep olmuştu.

"Öpebilirsin, istediğin kadar hem de." Kendimi ona doğru yaklaştırdığımda aniden dudaklarıma bastırdı kendi dudaklarını. Beklemeden karşılık vermeye başladım. Ellerimi omuzlarına koyup destek alarak kucağına oturdum.

Elleri belimde geziniyor, alt dudağımi çekiştirip diliyle ıslatıyordu. Nefesimin bittiğini hissettiğimde geri çekilmek zorunda kalmıştım. Göğsüm hızlı hızlı inip kalkıyordu. Taehyung'un da benden pek farklı olduğu söylenemezdi açıkcası.

"Taehyung.. Aileme ne diyeceğiz? Onlara nasıl söylerim düğünün olmayacağını." Her şey birbirine girmişti. Annem oldukça sinirlenecekti ondan emindim. "Halledeceğim. Bir sorun çıktığını söyleriz. Düğünün ertelenmesi gerekiyordu deriz." Annemin bu yalan inanması gerekiyordu.

"Taç giyme töreni olacak mı peki?"

"Babam onun yapılacağını söyledi." Kafamı sallayıp boyun girintisine kafamı yasladım. Kolları sıkıca belime sarılıydı. Saçlarımda dudaklarını hissedebiliyordum. Ve bu, huzur vericiydi benim için. "Uyu bebeğim."

"Efendim kral ve kraliçe kahvaltı için salona gelmenizi emrediyor." Taehyung odada ki çalışma masasında birkaç şeyi incelerken, ben yataktan çıkmamakta kararlıydım. Ta ki Taehyung'un hizmetli kızı onaylayana kadar.

"Seni hazırlamamı ister misin hayatım?" Masasından kalkarak yatağın ucuna oturdu ve ovmaya başladı. "Hayır ben giyinebilirim. Karnım hâlâ o kadar zorlamıyor beni ama," Doğrulurken sorar gözleriyle bakmaya başlamıştı birden. "Ama Min Hara'da orada olacak mı?" Bu sorunun cevabını bilmeme rağmen sormak istemiştim. Belki rahatsız olduğumu anlayıp gitmekten vazgeçebilirdi.

"Biliyorsun annem ona yakın davranıyor. Orada olacaktır. Ama sen onun olduğu yerlere gitmek istemiyorsun anlaşılan." Ayağımı ovalamayı kesti. "Böyle yaparak sadece onun annemin ve babamın gözünde yücelmesini sağlarsın. Senin olan o yere onun gelmesine izin veremezsin. Onun karşısında güçlü durmak zorundayız. Böyleyece bizi bölemeyeceğini anlamış olur." Taehyung gerçekten oldukça tatmin edici bir şekilde konuşuyordu.

"Biliyor musun, haklısın sevgilim. O kim oluyorda benim yerime geçebileceğini sanıyor? Hamilelik hormonları yüzünden saçma kararlar veriyorum ama sen böyle mantıklı düşünmeye devam et lütfen Taehyung. Yoksa ben saçmalamaya devam edeceğim." Yataktan çıkıp kıyafet dolabına adımladım. "Sence mavi mi giyinmeliyim yoksa mor mu? Taehyung sırıtmayı kesip bana yardımcı ol lütfen."

Dolabın kapağını açıp mor renkte olan takımı aramaya başladım. Bulduğumda ise arkamı dönüp Taehyung'a gösterecektim ki tam dibimde olduğunu farkedememiştim. "Seni böyle cazgır ve kendinden emin görmek istiyorum. Her ne olursa olsun birbirimize ait olduğumuzu unutma bebeğim." Uzun parmaklarını çeneme sarıp yüzümü yüzüne yaklaştırdı. Ardından yanağıma uzun bir öpücük kondurup burnuma geçti hemen sonra.

×

Salona girdiğimizde hepsinin orada olduğunu gördüm. Bunu bekliyordum tabi ki ancak Min Hara benim sandalyemde oturuyordu. Taehyung benim baktığım yere bakmış, destek vermek istermişçesine elimi tutup sıkmıştı.

Derin bir nefes alarak gülümsedim. O kıza istediği şeyleri vermeyecektim. "Günaydın efendim." Eğilip selamladım ikisinide. "Günaydın oğlum. Geçin oturun hadi." Taehyung kendi yerine oturmuştu. Ben de kendi sandalyeme adımlayıp Min Hara'nın hemen baş ucunda durmuştum.

Gözlerini bana çevirip sırıttı. "Yerime oturmuşsun. Diğer sandelyeye geç lütfen." Kibar olmaya özen gösteriyordum sırf kral burada diye. "Ah öyle mi? Kusura bakma bilmiyordum." Yalan söylediğini biliyordum çünkü daha önce burada oturduğumu birçok kez görmüştü.

"Bunun kavgasını mı yapacaksın cidden Jimin? Ne kadar da gülünç. Kavga etmeye yer arıyor gibisin." Kraliçe ellerini birleştirip dirseklerini masaya koydu. Ona cevap vermeyerek Min Hara'nın hemen yan sandalyeye kayışını izledim.

"Angela, sessiz ol ve kahvaltını yap. Herkesin masada ki yeri belli. Yer değiştirmeye gerek yok." Kralın sözlerinin hemen ardından Taehyung'un yan bir şekilde sırıtıp annesine baktığını gördüm. Hoşuna gitmiş olmalıydı bu durum.

Min Hara'nın sandalyemden kalkması ile sonunda oturabilmiştim.

"Dün gece sancın tutmuş sanırım. Şimdi daha iyi misin oğlum?" Bunu nereden öğrenmişti diye merak edemeyecektim çünkü Agnes krala her şeyi söylemiş olmalıydı. "Şimdi daha iyiyim efendim."

"Sevindim. Kendine dikkat etmelisin, biliyorsun hamilelik senin için biraz daha zor." Haklıydı. Bu yüzden kendime dikkat etmeye çalışıyordum.

"Senin bir sorunun yok değil mi Hara? Her şey yolunda?" Bu seferde konuşan kraliçeydi. Tahmin edildiği gibi benim durumumu sormak yerine biricik yalancımızın durumunu sormayı tercih etmişti. Artık şaşırmıyordum tüm bunlara.

"Her şey yolunda efendim. Biz iyiyiz." Göz devirmemek için kendimi zorlarken Taehyung'un bıkmış bir ifade ile göz devirip tabağındaki yemeklerle oynadığını farkettim. Tamam burada gülmemeliydim. Şu an bunun yeri ya da zamanı değildi.

"Çok güzel. Bu zamana kadar kasabada kalıp kendine dikkat edebilmiş olman beni sevindirdi. Bazılarının aksine bebeğine oldukça değer veriyor olmalısın." Bana imada bulunuyordu ancak bebeğime değer vermediğimi nasıl söylerdi? Ben onun için korkudan ölüyordum neredeyse.

"Anne."

"Ben doğruları söylüyorum oğlum. Jimin kıskançlık krizlerine girip bebeğini umursamıyor bile. Hamile olduğunu unutuyor."

"Size karşı her zaman saygımı korudum. Bana yaptığınız o iğrenç teklifi göz ardı bile ettim ve bundan kimseye bahsetmedim. Beni, bebeğimi kullanarak incitmeye çalışmanız çok özür dilerim ama bu sadece iğrençliktir."

"Benimle bu şekilde konuşmaya nasıl cürret edersin?" Aniden ayaklandığında onunla beraber kral ve Taehyung'ta ayaklanmıştı. "Görüyorsunuz değil mi? Benimle nasıl konuşuyor!"

"Haklı değil mi anne?! Hem ne teklifinden bahsediyordu Jimin?"

"Hepiniz kesin sessinizi. Taehyung, Jimin'i al ve odanıza gidin." Taehyung babasına karşı gelmiş ve tekrar annesine çevirmişti bakışlarını. "Ne teklifi sundun ona?"

"Yalan söylüyor işte. Ona ne teklif edebilirim ki ben? O benim seviyemde bir insan mı?"

"Angela! Taehyung sana Jimin'i al ve odanıza gidin dedim. Hemen!" Taehyung yanıma geldiği gibi beni kaldırmış, salondan hızlıca çıkarmıştı. "Annem sana ne teklifi sundu? Neden öyle söyledin?" Odamıza girdiğimiz gibi soru sormaya başlamıştı.

Kelimeler ağzımdan bir anda çıkmıştı. Ben ne dediğimin farkında bile değildim. Istemeden söylemiştim. Bebeğimi kullanarak beni incitmesi sinirlerimi oynatmıştı.

"Jimin konuşsana! Ne teklifi sundu annem sana?"

"Ön-önemli değildi T-taehyung." Kekelemeseydim belkide inanabilirdi bana ancak şu an hiçte inanmış gibi bakmıyordu yüzüme. "Benden bir şey saklayamazsın. Söyle bana güzelim lütfen."

"Bir şey yapmayacağına söz ver Tae." Birkaç saniye suratıma baktı. Ardından yanaklarımı avcu arasına alarak alnıma dudaklarını bastırdı.

"Söz veriyorum bebeğim söyle bana." Başka seçeneğim yoktu. Ona söylemek zorundaydım.

"Saraydan gitmek istediğim günlerde, hamile kalamayacağımı sanıyordum ya, işte o günlerden birinde yanıma geldi ve saraydan kaçmamda yardım edebileceğini söyledi. Ona bunun mümkün olamayacağını söylemiştim."

•••

Yazım yanlışları varsa söyleyin kontrol edemedim.

260 Oy & 300 Yorum.

son of dionysus│vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin