🐨 Hesabımı takip etmeyi unutmayın lütfen.
🌼 Bu arada Allah rızası için 38. bölümün oy sayısını 300'e tamamlar mısınız 294'te kalmış...
•••
Kapkaranlıktı her yer ve ben,vücudumu dahi göremiyordum. Dışarıdan gelen baykuş sesleri ortamı iyice korkunç bir hâle sokuyordu. Her şeyimi teker teker kaybediyordum. Üşüyordumda. Eğer burada biraz daha bu şekilde kalırsam her an her şey olabilirdi.
Bir anda kulaklarıma dolan tıkır tıkır sesler yüzünden kafamı dizlerimden kaldırıp etrafa bakındım. Ancak karanlıkta bir şey görmem mümkün olmamıştı. Korkuyla bacaklarımı iyice karnıma doğru çektim.
Fakat, aniden bir şey oldu ve elim ayağıma dolaşmıştı. Dudaklarımda hissettiğim dudaklar ile gözlerim kocaman açılırken beni öpen bedeni güçlükle ittirmiştim. Beden geriye doğru sendeledeğinde hızlıca ayağa kalktım ve bağırmaya başladım.
"Beni nasıl öpersin? Kimsin sen?!" Konuşmadı. Nerede olduğunu göremiyordum ki kafasına bir tane tekme atayım. Dudaklarımı silerken bir anda yanan meşale ile gözlerim ateşi buldu hemen. Daha sonra onun tam yanındaki kişinin yüzüne çevirdim gözlerimi.
Taehyung. Hafif bir tebessümle tam karşımda duruyordu. "Ta-taehyung!" Kendimi tutamayıp koşmuş ve kollarımı boynuna sarmıştım. Tanrı'm gerçekten deli gibi özlemiştim onu. Dudaklarını boynuma bastırırken ellerini kalçalarıma koymuş ve kucağına almıştı bedenimi.
Ardından yere oturdu. Sırtını duvara yasladı ve yüzümü avuçları arasına alıp yeniden dudaklarıma uzandı. Anında karşılık verdim bu sefer. Özlemle öpüyorduk birbirimizi ve ben bu sefer mutluluktan akıtmaya başlamıştım gözyaşlarımı.
Dakikaların ardından ayrıldığımızda, nefes nefese alnını alnıma yasladı. Kolları sıkıca bedenime sarılıydı. "Çok özledim seni. Niye bir anda gelmeyi kestin ben, ben çok korktum. Aklıma binbir türlü şey geldi. Onu sevmiş olabileceğini bile dü-"
Cümlemi dudakları ile böldüğünde sinirlenmeye başladığını anlamıştım. Bu beni gülümsetmişti ama. "Burada olduğunu Marry söyledi bana. Kim attı seni buraya? Ayrıca, yanına gelemedim çünkü annem düğün yüzünden saraydan çıkmama izin vermedi. Gerçekten çok uğraştım gelmek için ama, annemi biliyorsun."
Şaşırmıyordum artık. Bizi ayırmak için elinden geleni yapmıştı ama başarılı olamamıştı ve olamayacaktıda. Marry'nin neden gündüz o şekilde davrandığı az çok anlayabilmiştim ama kalbim gerçekten çok kırılmıştı.
"Taehyung sana çok ama çok önemli bir şey söylemeliyim. Ne olursa olsun bana inanacağına söz verir misin? Yemin ederim söyleyeceğim her şey doğru. Bana güveniyorsun değil mi?"
Alnıma dudaklarını bastırdı kafasını sallayarak. Derin bir nefes aldığımda kahvelerimizi birleştirdim. Bana inanırdı, bana güveniyordu. "Bugün çarşıdayken Agnes'le karşılaştım. Bana annenin bebeğimizi ölü olarak gösterdiğini ve bebeği Hara'ya verdiğini söyledi. Böylece bizi ayırabilmişti. Hara'yla evlenmen için bebeğimizi çaldı Taehyung. Yemin ederim, benim bebeğimmiş o."
Kaşlarının sertçe çatılışına şahit oldum. Gözleri kısılmış, anlamaya çalışıyordu cümlelerimi. "Bebeğimiz doğduğuna gördüm onu. O çok sağlıklıydı Taehyung. Onu kucağıma aldığımda bana gülümsedi, minik elleriyle bana dokunmaya çalıştı. O bizim. Bana inanmak zorundasın yalvarırım. Bebeğimi o kadına bırakmam sevgilim."
"Kalk."
"Ne?"
"Kucağımdan kalk." Dediğini yapıp kucağından kalktığımda elimi tutup zindanda çıkardı ikimizide. Aniden gelen ışıkla gözlerim acırken Taehyung neredeyse koşarcasına merdivenlerden çıkartıyordu ikimizide. "Taehyung yalan söylemiyorun yemin ederim. Bak Agnes'i bir dinle. Hak vereceksin bana."