🌬 Medya tam olarak bu fici anlatıyor djdkdshek
•••
Taehyung şu an oldukça iyi durumdaydı. Yatakta oturuyor, kraliçenin ona kendi elleriyle hazırladığı çorbayı içiyordu. Odada sadece üçümüzün olması beni geriyordu.
"Anne, yeterli bu kadar. Doydum ben." Taehyung , kraliçenin ona uzattığı çorba dolu kaşığı eliyle geri çevirmişti. "Olur mu öyle şey oğlum. Iki gündür yatıyorsun. Güçsüz düşmüşsündür. Ye hadi oğlum bitir şunu."
"Anne lütfen. Bana güçsüz düşmüşsündür diyorsun ama şu haline bir bak. Gözaltıların mosmor olmuş. Gidip dinlen lütfen." Kraliçe tabağı tepsiye koyup Taehyung'un saçlarını okşadı. "Sen beni merak etme. Ben gayet iyiyim."
"Anne, gidip uyu lütfen. Ben çok iyiyim." Kraliçe Taehyung'un ısrarlarına daha fazla karşı gelemeyerek kalktı yatağın ucundan. Taehyung'un kızıl saçlarına uzun bir öpücük kondurup okşadı.
Daha sonra kenardaki tepsiyide alıp çıktı odadan. "Bebeğim yanıma gel." Taehyung yan tarafta boşta olan tarafı işaret ettiğinde oturduğum sandalyeden kalkıp yanına oturdum.
"Hepiniz cidden hiç uyumadınız mı? Şu hâline bir bak. Bebeğim yüzün çökmüş. İki günde nasıl bu hâle gelebildiniz?" Elini yanağıma koydu ve okşadı. Yanağımı avcuna yasladım ve gözlerimi kapadım. "Çok korktum. Taehyung iki gün boyunca öylece yattın. Sana sarılamamak canımı ne kadar yaktı biliyor musun sen?"
Ağzımdan istemsizce çıkan cümlelere karşı hızla açtım gözlerimi. Bunları söylememeliydim. Ah, Tanrı'm dilime hakim olamamıştım. Bakışlarımı yatak örtüsüne diktiğimde, yanağımda olan elini çekti.
"Güzelim, utanma bana bak. Jimin gözlerime bak bebeğim." Gözlerimi zorlukla yüzüne çıkardım. "Yanıma gel bebeğim." Elini koluma sardı ve yavaşça göğsüne doğru çekti bedenimi. Yarasına dikkat ederek kafamı göğsüne yasladım. "Çok özledim seni." Saçlarımı derince kokladı ve hımladı. Eli bel boşluğumda gezindi.
Diğer elini boşta olan elimin üzerine koydu ve okşadı. "Biliyor musun, tuhaf rüyalar gördüm. En aklımda kalanı ise oldukça güzeldi." Gözlerimi kapatarak iyice yanaştım ona. Devam etmesini bekledim. Bunu anlamış olacak ki genzini temizledi ve konuşmaya başladı.
"Evlenmiştik sanırım, tam hatırlayamıyorum. Ormandaydık. O gün birlikte olduğumuz çadırda birbirimize bakarak uzanıyorduk. Beyazlar içindeydin meleğim. Gerçek bir melek gibiydin." Saçımı uzunca öptü. Ardından derin bir iç çekti ve devam etti.
"Bebeğimizi taşıyordun. Tanrı'm Jimin o kadar güzeldin ki saatlerce seni izleyebilirdim. Karnın yeterince belli oluyordu. Ve biz çok mutluyduk." Sözlerini bitirdiğinde sadece gözlerimi kapadım. Eğer açarsam ağlardım.
İki günlük uykudan uyanmıştı ve ilk bahsettiği şey benim hamile olmamdı. İstemeden canımı yakıyordu. Baba olmak istiyordu ve ben kendimi hep buna engel oluyormuş gibi hissediyordum.
"Taehyung, baba olmayı bu kadar çok mu istiyorsun?" Kafamı yaslandığım göğsünden çekip gözlerimi açtım ve yüzüne baktım dikkatle. Ufak bir sırıtış takınmıştı yüzüne. Uzun ve kemikli parmakları çenemi kavradığında, nefesimi tuttum.
Yüzümü yüzüne doğru yaklaştırdı yavaşça. Aramızda bir kaç milim kalacak şekilde durduğunda, ne yapacağını bekledim. Bu sırada ise gözlerim kapanmıştı bile. "Baba olmak istiyorum. Ama seninle bu duyguyu tatmak istiyorum. Sadece seninle. Senin kanından olan bir çocuğun babası olmak istiyorum miniğim."
Yüzüme çarpan sıcak nefesi kalp ritmimi bozarken, dudaklarımı dudakları arasına kıstırmıştı. Alt ve üst dudağımda dilini gezdirip alt dudağımı dişleri arasına aldı. Böylelikle üst dudağına ulaşabilmiştim. Ellerim saç diplerini bulurken, belimi sıkıca kavrayıp üzerine doğru çekmişti bedenimi.