"Hamile mi?" Kralın umut dolu sesi odada yankılandığında, ona bakmak yerine kraliçeye dikmiştim bakışlarımı. Düz şekil almış dudaklarım arasından kahkaha atıyordum surat ifadesine. Gözleri kocaman olmuş, anlamsızca Taehyung'a bakıyordu.
Hafiften Marry'ye baktım. Dudaklarını dişliyordu gülmemek adına. Biraz daha dişlerse kanatacaktı. "Evet baba. Beklediğimiz müjdeli haber en sonunda gerçekleşti. Krallığımıza yeni bir varis geliyor." Taehyung'un böyle kendinden emin konuşması hoşuma gidiyordu.
"O yalan söylüyor olmalı. Taehyung ona bu kadar çabuk inandın mı cidden? O bile hamile olamayacağına o kadar çok inanıyordu ki. Seni kandırıyor olmalı." Kraliçe ikimizin arasında durduğunda, gözlerine baktım. Gözleri kızarmıştı sinirden. Oysa, bana bir varis istediğini, bunun krallık için ne kadar önemli olduğunu söylüyordu.
Şimdi değişen şey neydi? Neden inanmıyordu bana? "Saçmala lütfen anne. Neden böyle bir şey için yalan söylesin Jimin?" Taehyung sakin olmaya özen göstererek konuştuğunda, kraliçe hızla bana doğru döndü. "Senin eşin olmak istiyor çünkü. Amacı bu onun. Başından beri de bu-"
"Angela! Yeter bu kadar. Sakin ol ve sus lütfen." Kral daha fazla bu gürültüye dayanamayarak yanımıza geldiğinde, kraliçe anında susmuş, sert bakışlarıyla beni süzmeye başlamıştı. Benden nefret ediyordu. Belki de bu yüzden istemiyordu bebeği? Onu ben doğuracağım için. Onun varisini bir erkek doğuracağı için...
"Efendim, izninizle bir şey belirtmek istiyorum. Jimin'in hamilelik haberini bize veren Hekim Agnes'ti. Hatırlarsanız prensimizin haberinide o vermişti size." Marry birkaç adım öne çıkıp krala ithafen konuştuğunda, kraliçe bu sefer bakışlarını ona sabitledi.
Köşeye sıkışmıştı. "Bunları belirtmene gerek yok Marry. Ben ve Angela, Jimin'in hamile olduğuna inanıyoruz, değil mi?" Kral samimi bir gülüşle kraliçeye bakmış, ondan onay beklemişti bir süre. Kraliçe ise sinirle derin nefesler almış, kabul etmekten başka bir çaresi olmadığı için başını sallamakla yetinmişti.
"Bu haber için ufak bir eğlence düzenlenecek. Kasabadaki köylülere bir torba altın dağıtalacak." Eğlence mi? Sanırım bir süre eğlence ya da şölen görmek istemiyorum. Taehyung babasını onayladığında bu sefer annesine döndü.
"Umarım torunun için dua edersin anne."
✯
"Min Hara bundan sonra sana bakmayacak değil mi? Taehyung ben çok dinlendim. Ben bakarım sana hım?" Kralın odasından çoktan çıkmış, bahçeye gidiyorduk. Marry bizimle gelmemişti. Jeongguk ise Taehyung'un emri üzerine krala yardım edecekti. Amacı baş başa kalmamızı sağlamaktı.
"Güzelim, neden bu kadar çok diretiyorsun?" Gölgelik bir yer ararken sordu. Şimdiye kadar anlamamış mıydı? Hayır, salağa yatıyorda olabilirdi. Emin değilim. "O kızı yanında görmek istemiyorum çünkü." En sonunda koca ağacın altına oturduğunda ben de yanına oturdum ve sırtımı ağacın gövdesine yasladım.
"Bu geçerli bir sebep değil, biliyorsun değil mi?" Kafasını dizime koyarak çimlere uzandığında, yanaklarımı şişirdim bıkkınlıkla. "Bence yeterince geçerliydi." Ellerimi kızıl saçlarına attım ve okşadım. Saçlarını seviyordum. Yumuşak ve gürlerdi. "Hamilesin, biliyorsun. Seni yormak istemiyorum."
"Ben yorulmuyorum ki. Ayrıca senin neyine bakacak? Şuraya bak, odanda uzanman gerekirken burada çimlerde uzanıyorsun?" Bir an dudaklarını büzüp üzgünce gözlerime baktı. "Benim canım acıyor miniğim. Üstümü tek başıma giyinemem, ayrıca birinin bana pansuman yapması ve kişisel bakımımla ilgilenmesi gerekiyor."