─,12

12.2K 1K 188
                                    

Gözlerimi açtığımda yanımda kimse yoktu. Başımdaki keskin ağrı ile yüzümü buruşturarak, uzandığım yataktan kalktım. Hava aydınlıklı. Dün geceden beri uyuyor muydum yani? Üstüm değiştirilmişti.

Başım ağrıyordu. Midem bulanıyor, gözlerim kapanmamak için büyük bir savaş veriyordu. Dün gece olanlar, tek tek gözlerimin önünden geçtiğinde, gözlerimi sonuna kadar açmış ve hızla yataktan kalkmıştım.

Taehyung... O dün yaralanmıştı. Gözümün önünde kanlı bedeni yere düşmüştü. Kalbim sıkışıyordu sanki. Sarayda kimse yokmuş gibiydi. Uzun koridorda koşuyordum. Bir an önce onu görmeliydim. Ne haldedir şimdi?

Uyanmış mıdır? Yarası iyileşmiş midir? Canı yanıyor mudur? Aklımdaki türlü türlü soruları kenara bırakıp koşmaya devam ettim. En sonunda odasının önüne geldiğimde, beklemeden girdim içeri.

Gördüğüm görüntü karşısında ağlamamı durduramamıştım. Onu böyle görmemeliydim. Bu halde olmamalıydı.

Benim prensim, öylece yatıyordu yatağında. Kızıl saçları yatağa dağılmış, alt vücudunu kapatacak şekilde örtmüşlerdi yorganı. Üzeri çıplaktı, sargı bezleri sarılmıştı üst tarafına. Neredeyse her yerini kaplıyordu.

Dudakları kurumuştu. Titremeye başlayan bacaklarımı umursamadan yanına ilerlemeye çalıştım. Canım yanıyordu. Böyle olmamalıydı. Onun burada değil, benim yatağımda bana sarılarak yatması gerekiyordu. Böylesine güzel ve güneşli güne yaralarıyla değil, o güzel gülümsemesi ile başlaması gerekiyordu.

Sessiz hıçkırıklarım, git gide yükselirken hekimin gözleri beni buldu hemen. Elindeki su dolu kaseyi sehpanın üzerine bırakarak yanıma geldi. Elini hızla koluma sardı destek vermek amaçlı. Ayakta durmakta zorlandığımı anlamıştı.

"Efendim iyi misiniz? Burada olmamalıydınız. Dinlenmeliydiniz efendim. Iyi değilsiniz. Kendinizi torpalamadan kalkma-"

"Bizi yalnız bırakır mısın? Prensim ile yalnız kalmak istiyorum." Sözlerini böldüğüme ve onu dinlememiş olmama karşı sadece elini kolumdan çekti ve bir kaç adım geriye gitti. "Üzgünüm efendim ama, kralın emri üzerine prense bakmalıyım. Yanından ayrılamam."

Bakışları yerdeyken konuşmuştu. Kralın emri falan umurumda değildi. Tek istediğim Taehyung ile yalnız kalmak ve dakikalarca ağlamaktı. Belki de kalkması ve bana sarılması, iyi olduğunu söylemesi için yalvarmaktı.

"Kapıda bekle o halde. Ama beni Taehyung ile yalnız bırak. Bir şey olduğunda sana seslenirim." Itiraz etmek için kafasını kaldıracağında, buna izin vermeyerek konuşmaya devam ettim. "Krala karşı gelemediğin gibi bana da karşı gelemezsin. Ben onun müstakbel eşiyim. Şimdi, lütfen bizi yalnız bırak. Senden tek isteğim bu, lütfen."

Karşı gelemeyeceğini anladığında, saygıyla eğildi ve çıktı odadan. Onun çıkmasını fırsat bilerek hızla yatağa koştum. Yatağın kenarına çöktüm hızla. Büyük ellerini kendi ellerim arasına alarak dudaklarıma götürdüm.

Bu durumda olması benim suçumdu.

"Taehyung, ben çok üzgünüm. Her şeyi berbat ettim. Senin bu hale gelmeni sağladım. O adamı ilk gördüğümde sana söyleseydim belki, belki bu durumda olmayacaktın. Ben çok üzgünüm." Ellerini daha sıkı tuttum. "Lütfen, lütfen böyle sessiz kalma. Sen çok güçlüsün. Ufak bir yara sana ne kadar zarar verebilir ki?"

Elini yavaşça yatağa koydum ve dikleşerek, gözü önüne gelmiş perçemlerini kenara çektim. "Sen çok büyük savaşlara katılmışsındır, eminim prensim. Seni böyle görmeye dayanamam. Lütfen." Hıçkırıklarımı saklamak için ısırdım dudaklarımı.

son of dionysus│vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin