🐇 Öhöm, yazarınız artık 800 olmak istiyor.
•••
Göz kapaklarım yorgunlukla aralanırken, o an aklıma gelen tek şey bebeğim olmuştu. Vücudum sanki bir işkenceye mâruz kalmış gibi ağrıyordu. Sağ elimi karnıma atmak istediğimde, bunu engelleyen bir şeyin olduğunu farketmem uzun sürmemişti.
Taehyung, elimi sıkıca tutmuştu. Kafasını yatağa gömmüştü. Uyuyordu sanırım.
Odada yalnızca ikimiz vardık. Düne dair hatırladığım şeyler fazlasıyla silikti. Fakat, bebeğimi görmüştüm. Yorgunlukla gözlerimi kapamadan önce ağlamasını duymuş, minik bedenini görmüştüm. Bir an önce kucağıma almak istiyordum onu.
Kim bilir ne güzel kokuyordur bebeğim.
Uzandığım için fazlasıyla rahatsız oluyordum. Taehyung'u uyandırmak istemediğim için yavaşça doğrulmaya çalıştım fakat alt tarafımdaki ağrı yüzünden sessiz bir inleme bırakmıştım odaya. Bu Taehyung'u uyanmasını sağlamıştı maalesef.
"Bebeğim, uyanmışsın. İyisin değil mi?" Gözleri kıpkırmızıydı. Sanırım mutluluktan ağlamıştı tüm gece. Kafamı salladım ve bana yaklaşması için kolundan tutup çektim. Şaşırmıştı. Dudaklarımı dudaklarına bastırdığımda elleri yanaklarımı buldu.
Öpücüğüme karşılık verirken ağzıma gelen tuzlu su ile kaşlarım çatıldı ve geri çekildim. Niye ağlıyordu şimdi?
"Sevgilim sorun ne? Yoksa, baba oldun diye mi ağlıyorsun? Ağlama lütfen. Hah şey Taehyung, bebeğimizi ne zaman getirecekler bu arada? Sen görmüşsündür, kız mıydı erkek mi?" Ağlaması şiddetleniyordu. Yanlış bir şey mi söylemiştim yoksa? "Taehyung, sorun ne?" Elleri ile yüzünü kapadığında benimde gözlerim dolmuştu.
Ne oluyordu Tanrı aşkına?
"Taehyung bana bak aşkım. Korkutuyorsun beni yalvarırım ne oluyor söyle bana." Bir şey demiyordu sadece ağlıyordu ve ben birazdan çıldıracaktım. Bedenimdeki ağrı aklımdan çıkmıştı bile. Sadece Taehyung'un neden ağladığını merak ediyordum.
O sessiz kalmaya ve ağlamaya devam ederken odanın kapısı aralandı yavaşça. İçeri kral, kraliçe ve Marry girdiğinde Taehyung onlara aldırış etmedi bile.
Onlarda mı ağlamıştı? Neden herkes ağlıyordu?
Kral, Taehyung'un yanına geldi ve omzunu sıvazlayıp biraz hava alması gerektiğini söyledi. Ancak Taehyung benim yanımda kalmak istediğini söylemiş ve gözyaşlarını hızlıca silmişti.
Şimdi herkes bana bakıyordu. Korkmaya başlıyordum artık. "Nasılsın oğlum?" Kral, Taehyung'un yanından benim yanıma gelip saçlarımı okşadı yavaşça. "Burada neler olduğunu ögrenirsem daha iyi olacağım efendim."
Yutkundu. İlk defa bu kadar çaresiz görüyordum hepsini. Kraliçeyi bile. Bebeğimi kucağıma almak istiyordum ama ilk önce burada neler olduğunu çözmeliydim. Bakışlarım tekrar Taehyung'u bulduğunda, bana tuhaf bakıyordu. Anlamdıramamıştım bu bakışlarını.
"Dionisus, biz dışarıda bekleyelim. Taehyung bunu Jimin'e yalnız söylese daha iyi olur." Neden hepsi bir bilmece gibiydi. Kral eşini onaylayıp dışarı çıkacaktı ki son anda Marry'ye burada kalması gerektiğini söyledi.
Çıldırma dakikalar kalmış gibi hissediyordum. Taehyung'un bana söylemesi gereken şey neydi?
"Taehyung ne oluyor söyler misin? Bebeğimi görmek istiyorum artık. Ancak sen böyle yaptıkça onu göremeyeceğim sanırım." Dudaklarını kanatırcasına ısırıyordu. Bu kadar önemli olan ne? Bakışlarını benden kaçırıp Marry'ye yalvarırcasına baktığında, Marry iki kere yutkunmuştu.