🦢 Huhuuu ben geldimmmm!
•••
Hepimiz şaşkınlık içerisindeydik. Ben kralın ilk kez bu şekilde kraliçeye böyle davrandığını görüyordum. Aslında haklıydı, benim yapamayacağım şeyi o yapmıştı. Taehyung üzerindeki şaşkınlığı atmıştı ki bir anda Minhyung ağlamaya başlamıştı. Bu sefer bakışlar bana dönmüştü.
Elim ayağım birbirine dolaşmıştı. Minhyung'u sallarken ağlamaması için bir yandanda öpüyordum. "Jimin, bir tanem odamıza götür Minhyung'u. Ben de geleceğim birazdan." İtiraz etmemiştim. Taehyung bensizde Hara'nın cezasını kesebilirdi. Kafamı sallayıp arkamı dönecektim ki kraliçeye bakma isteği doğdu içimde.
Gözlerimi ona çevirdiğimde gözleri doluydu. Ama mimikleri hiçte üzgünmüş gibi değildi. Onları ardımda bırakıp salondan çıktım. Benimle beraber Marry, Adrian ve Jeongguk'ta çıkmıştı. Minhyung hâlâ ağlamaya devam ediyordu. Ne yapmalıydım, bilmiyordum.
"Altını pisletmiş olabilir Jimin." Marry'nin sözleri üzerine Minhyung'un poposuna burnumu yaklaştırdım. Pekâlâ, bu koku benim minik, güzel ve tatlı bebeğimden geliyor olamazdı. Bu çocuğa ne yedirmişlerdi böyle? "Ovv, pis kokuyor. Ama baba seni temizleyecek bebeğim."
"Sana yardım etmemi ister misin?"
"Çok iyi olur Marry. Bu arada," Arkamı dönüp Jeongguk'a baktım. Ona minnettardım. O olmasaydı belki her şey daha farklı olabilirdi. Kral bize inanmazdı belkide. "Çok teşekkür ederim Jeongguk. Sana minnettarım." Utangaç bir gülümsemeyle ensesini kaşımaya başladı.
"Rica ederim. Bunu öğrendiğim zaman söyleseydim belki Minhyung'a daha erken kavuşabilirdin."
"Önemli değil. Bu senin hatan değildi." Minhyung dayanılmaz bir şekilde ağladığı için acele ederek Taehyung'un odasına ilerledik. Bu arada Marry bir hizmetliden Hara'nın odasındaki beşiği Taehyung'un odasına getirmesini söylemişti. Ve birden bezleri.
Odaya girdiğimizde Minhyung'u yatağa yatırdım. Ağlaması biraz durmuştu, iç çekişleri vardı sadece. Ben de yatağa geçtim hemdn. Marry nasıl bezlemem gerektiğini anlatmaya başlamıştı. Az çok biliyordum ama yeniden öğrenmekten zarar gelmezdi.
"Tamam, zor değil bu." Dediğimde odanın kapısı tıklatılmıştı. Marry içeri girmelerini söyledi hemen. Hizmetlilerden biri beşiği, diğeri ise bezleri getirmişti. "Beşiği ne tarafa koyalım efendim?"
"Sağa, benim tarafıma koyun lütfen." Beşiğin benim tarafımda olması daha iyi olurdu. Bu şekilde Minhyung gece ağlamaya başladığında kalkıp hemen müdahale edebilirdim. Hizmetli dediğim gibi beşiği benim tarafıma koydu. "Şunu ben alayım. Teşekkürler gidebilirsiniz." Marry bezleri kucağına aldı ve bir tanesini bana attı.
Diğerlerini ise Taehyung'un dolabına koymuştu. "Mendil verir misin Marry?"
"Hemen getiriyorum." Çekmeceleri karıştırmaya başlamıştı. Ben de bu sırada Minhyung'un altını çıkarıyordum. Koku artık daha çok belli oluyordu. "Minhyung, gerçekten babacığım bu kokuda ne böyle?" Sanki beni anlıyormuş gibi gülümsedi ve ellerini hareket ettirmeye başladı. Çok tatlıydı Tanrı'm!
Bezini çıkartırken nefesimi tutmuştum. Marry mendili yanıma koydu. Bezi çıkartıp hızlıca ona uzattığımda sorgulamadan almıştı. Bebeğimin poposunu güzelce temizledikten sonra bezi altına serdim. Tam bezi bağlayacaktım ki, birden Minhyung'un suratıma işemeye başlaması ile neye uğradığımı şaşırmıştım.
"Minhyung! Hayır ya!" Çişini engellemek için elimle siper ediyordum yüzümü. Benim bebeğim niye bu kadar yaramazdı? Oysa ben çok usluydum. Kesinlikle Taehyung'a çekmiş olmalıydı. "Jimin, Tanrı'm hâline bak!" Marry'nin kahkahalarını duyduğumda yavaşça gözlerimi açtım.