2-

11.9K 320 4
                                    

" Kendine geliyor! " dedi tiz bir ses. Gözlerimi açmak istiyordum ama açamıyordum.

" Doktor! Kalk artık, kendinde olduğunu biliyoruz." dedi tekrardan aynı ses. Gözlerimi zorlukla açtım. Bir an önce buradan çıkmalıydım ama nasıl? Onur hoca elbet yokluğumu fark eder, sonra beni bulurdu. Bu düşünceyle gülümseyip yattığım yerden kalktım.

" Kendine geldiğine göre dediğimizi yap. "

Konuşan adamın yüzüne tip tip baktım. " Kan şekerim düşmüş olmalı. Bir şeyler yemeden ve dinlenmeden hiç bir şey yapmayacağım."

**

" Daha doymadın mı? Tatlı bile getirdik, hadi artık." Adamlara tip tip  baktım. Ben bunlara acil doktoru  olduğumu  söylersem  beni şuracıkta  vururlardı. Sertçe yutkundum.

" Ben acil doktoruyum. Göreve başlayalı bir sene bile olmadı. Hastaneye  gitmesi lazım, burası  steril  değil. " Adam kolumu  tutup  beni odadan çıkardı.

" Sana bunu öğretmişlerdir  doktor, daha fazla konuşma! "

Yaralı adama bakacak ve buradan gidecektim. Şimdi ona  odaklanmalıyım. Adamları takip ederek tekrar yaralı olan adamın olduğu odaya girdim.

" Basit bir bıçak  yarası merak etmeyin, yaşayacak. Ne zamandır  baygın  yatıyor?" dedim yarayı  incelerken.  Esmer olan adam kısık sesle cevap verdi.

" Yaklaşık bir gündür böyle. Eğer o ölürse sen de ölürsün. Sadece seni değil aileni de öldürürüz."

Kafa salladım. " Bu çok riskli.  Enfeksiyon  kapabilir o yüzden  hastaneye gitmesi gerekiyor. " Adamın bana ters ters bakmasıyla  susup  eldivenleri  elime taktım.

Yara çok  derin değildi  ama zamanında  müdahale  edilmediği  için  güçsüz düşmüştü. Pansuman yaptıktan sonra odadan çıktım.

" Bir kaç saate  kendine gelir. Ben artık gidebilir miyim? Başka hastaların da hayatını kurtarmam gerek. " dedim beni bırakmalarını umarak ama bırakmayacaklardı. En azından yaralı adam kendine gelene kadar.

" Baran, doktoru hazırladığımız odaya götür. Mert abi kendine gelene kadar orada kalacak. "

Hiç sesimi çıkarmadan beni getirdikleri odaya geçtim. Elbet beni bırakacaklardı. Sonsuza kadar burada kalacak değildim. Annemler beni çok merak edecekler. Bir keresinde işim  uzun sürdüğü için hastaneden çıkamamıştım. Babam o kadar yolu gelmişti benim için. Umarım yokluğumu çabucak fark ederler.

**

Aradan bir kaç saat geçmişti ama hâlâ ses yoktu adamlardan. Buradan kaçmanın bir yolu olmalıydı. Aklıma gelen fikirle cama yaklaştım. Camı açabilirsem buradan çıkabilirdim zaten iki katlı bir evdi, aşağı atlasam bile bir şey olmazdı. Pencerenin kolunu sağa çevirdim , sola çevirdim ama açılmadı sanırım kilitlemişlerdi.

" Boşuna uğraşma açamazsın."

Arkamı döndüm. Dikkatimi çeken ilk şey koyu kahverengi gözlerdi. Dikkatlice baktığımda yaralı olan adam olduğunu anladım. Gözlerini gözlerimden ayırmadan bakıyordu. Kısa sürede dibime kadar gelmişti. Çıktığım koltuktan aşağı indim.

" Kendine gelmişsin, umarım tekrar yaralanmazsın da karşılaşmayız." 

" Eh o zaman tanışalım Alya Özyalçın. Ben Mert Hekimoğlu,  hayatını kurtardığın adam."

Yutkundum. Bu benim adımı nereden biliyor? Yatağın üzerine attığım montumu giydim.

" Kendine geldiğine göre artık gidiyorum."

Mert inci gibi dişlerini göstererek gülümsedikten sonra odanın kapısını açıp geçmem için kenara çekildi.

" Şimdilik gidebilirsin. Sadece şunu unutma eğer tek bir kişiye benden bahsedersen sonuçlarına katlanırsın." Cevap vermeden aceleyle evden çıktım. Hava çoktan kararmıştı. Çıkmadan önce verdikleri çantamdan telefonumu çıkarıp Onur hocayı aradım.

" Kızım sen beni delirtecek misin? Kaç saattir sana ulaşmaya çalışıyorum. Neredesin? " Acaba söylesem mi? Ama hayır, Mert ayak üstü beni tehdit etti resmen. Bu riski göze alamam. Her ne kadar bir daha onu görmeyecek olsam da bunu kimseye anlatamazdım.

" Hocam çok özür dilerim. Beni gönderdiğiniz mahallede bir çocuk rahatsızlanmış, iyi ki oradaydım. Çocuk kendine gelene kadar kalmak zorunda kaldım. "

Ses yoktu. Acaba kapattı mı diye telefona baktım ama kapatmamıştı. Konuşmayı sonlandıracaktım ki konuştu.

" Tamam o zaman, aferin. Sen şimdi doğrudan evine git, yarın görüşürüz."

Cevap vermeme fırsat vermeden telefonu kapattı. Biz hastanenin  acil servisinde  doktorduk. Acil servise her türlü hasta geliyordu. Branş  ayırt  etmeden  ilgilenmek  zorundaydık. Bazen küçük bir yaralanma geliyordu bazen de kalp krizi  vakası..  Küçük bir çocuk vardı kalp nakli bekleyen. Onu kardeşim yerine koyup ilgilenmiştim. Yarın onun nakli olacaktı. Kafamdaki bir sürü düşünceyle taksi bulmak için yürümeye başladım ama yoktu. Metrobüs olsa da olurdu.

**

Yarım saatlik bir yürüyüşün ardından taksi durağı bulup bir taksiyle eve gelmiştim. Bir daha Onur hocanın gönderdiği yerlere gitmeye tövbe edip eve girdim. İkinci bir azar faslını çekemezdim.

" Nerede kaldın Alya çok merak ettik kuzum. " dedi endişeyle annem. Babamın yanına oturup kedi gibi sırnaştım. Bunu yaptığım zaman kızacak olsa bile kızamıyordu.

" Çok yoğun bir gündü. Onur hoca beni ev ziyareti için bir yere yolladı. Orada da bir çocuk rahatsızlanmış onunla ilgilendiğim için geç kaldım. Hemen uyumak istiyorum çünkü yarın çok zor bir gün olacak. "

Bir şey demelerine fırsat vermeden hemen odama girip kendimi yatağa attım.

*

Onur Akman:

Sabah erkenden hastaneye gelmiş Alya'yı bekliyordum. Alya gelecek vaad eden bir asistandı. Yükseleceğine inanıyordum. İşine çok bağlıydı, işe gelirken tüm sıkıntılarını kapıda bırakır öyle girerdi hastaneye. Tek sıkıntımız Alya biraz başına buyruk bir kızdı, kendi burnunun dikine gider kimseyi dinlemezdi. Bir de asla söylenen lafın altında kalmaz illa ki bir şey söylerdi. Yaklaşık 6 aydır birlikte  çalışıyorduk. İlk geldiği gün pek hoşlanmamıştım ondan ama sonrasında beni yanıltmıştı. Şimdiyse çok iyi anlaşıyorduk.

Odanın kapısı tıklatıldığında ' gel 'diye cevap verdim. Kapı açıldığında Alya'yı bekliyorken gelen kişi kuzenim Mert'ti.

" Sen miydin? Ben de asistanı bekliyordum. "

Mert gülümseyip karşımdaki koltuğa oturdu. " Onur, biliyorsun iki gün sonra doğum günüm. Benim evde bir parti vermek istiyorum, güzel bir parti olacak. İstersen senin asistanı alıp gelebilirsin. "

Ben tam cevap verecekken kapı çaldı. " Gir!" dememle Alya koşturarak içeri girdi. " Özür dilerim hocam , çok özür dilerim.. Alarmımı kurmadan yatmışım. "

Kafasını kaldırdığında bir bana bir de Mert'e baktı. Gözlerinde korku vardı.

" Alya, iyi misin?"

Alya:

Bir de sırıtıyor şuna bak. Onur hoca sorusunu tekrarladığında ona döndüm. " İyiyim hocam. "

Mert ayağa kalkıp yanıma geldi.

" Ben Mert Hekimoğlu memnun oldum." Uzattığı eline baktım. Sanırım oyun oynamak istiyordu.

" Alya." dedim düz bir sesle. Eli boşlukta kalmıştı. Elini cebine sokup Onur hocaya döndü.

" Artık gitmeliyim."

O gittikten sonra raporları verip odadan çıkmıştım.  Acile toplu zehirlenme vakası  gelmişti. Hastaların  serumlarını  kontrol  ettim.  Telefonum mesaj geldiğini belli etmek için titrediğinde cebimden çıkarıp gelen mesaja tıkladım.

0544*******

Bundan sonra sık sık karşılaşacağız Alya Özyalçın ;)

Yüreğim Sende Kaldı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin