Gözümden akan yaşları silip Mert'e baktım. Yüzünde hiç bir duygu belirtisi olmadığını görünce kalbinin taştan olduğuna karar verdim. Karşımda öylece duruyordu bir şey demeden, bir şey yapmadan. Ben çok şey istemiyordum ki.. Sadece beni bıraksın, ben gideyim. Buraya geleli neredeyse iki ay olmuştu ama hâlâ alışamamıştım. Kolay değildi benim için. Hem de hiç kolay değildi. Benim buradan gitmem Selin'in dönmesi kadar imkansızdı..
" Ağlamayı kes artık. Sabah işe gideceksin bir an önce uyu. " Bunu dedikten sonra odadan çıkıp gitti. Küçük bir çığlık atıp komodinin üzerindeki çalar saati kapıya fırlattım. Saatin her bir parçası ayrı bir yöne giderken gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım. Ama olmuyordu. Yarın hastane yönetimiyle konuşup bir kaç gün izin isteyecektim. Hafta sonu Mira'nın doğum günüydü ve yanında olmalıydım. Ama önce Mert'e söylemem gerekiyor, yoksa ne yapıp eder beni göndermez.
Mira'ya hediyesini bile almıştım. Benden hep oyuncak bebek evi istiyordu ama bir türlü alamamıştım. Buraya geldikten sonra almış, dolabıma koymuştum. Çok sevineceğini biliyordum. Mert izin vermeyecekti ama şansımı deneyeceğim.
**
Kahvaltıyı hep beraber yaptıktan sonra Görkem ve Güney dışarı çıkmıştı. Mert benim bir şey söyleyeceğimi anlamış olmalı ki oturduğu koltukta arkasına yaslanıp bana baktı.
" Söyle hadi. " Gözlerimi devirip ona baktım. Açıkçası çok büyük bir tepki vermesinden korkuyordum.
" Şey.. Biliyorsun yarın Cuma. Hafta sonu da zaten sabit iznim var. " Devam etmemi istercesine elini salladı. " Pazar günü kız kardeşimin doğum günü. Yanında olmak istiyorum. Bir de hafta içi de bir kaç gün kalmak için yönetimden izin almalıyım. "
Bir süre konuşmadan durdu. Ondan izin almak beni sinirlendiriyordu.
" Tamam ama Salı döneceksin. Yoksa gelip zorla alırım. " Ben kendimi olumsuz yanıtlara hazırlamıştım ama o itiraz bile etmeden kabul etmişti.
Mutluluktan uçacaktım neredeyse. Hastaneye geldiğimde de bir an önce zamanın geçmesini istiyordum. Çabucak işler bitse de hazırlanıp ailemin yanına gitsem. Bir kaç gün onlarla olmak çok iyi gelecekti bana. Ve bir daha buraya dönmeyecektim.
" Kanka mutluluktan ağzın ayrılacak. Yoksa Mert enişte sana evlenme mi teklif etti? "
Kuzey şaşkınca konuşurken kafasına bir tane vurdum yavaşça. " Bugün İstanbul'a gidiyorum, bir kaç gün kalacağım. " Kuzey hâlâ saf saf bakarken onu orada bırakıp uyanan hastamın yanına gittim.
" Merhaba, gayet iyi gözüküyorsun Pınar. " Pınar sıcacık gülümsemesini bana gönderirken bende ona gülümsedim. Pınar erken doğum yapmıştı ve çok tehlikeliydi hem anne hem de bebek için. Bebeği küvezde tutuyorduk. " Bebeğin şu an küvezde. Her şey yolunda giderse bir kaç haftaya gidebilirsiniz. "
Pınar'ın eşi Serdar odaya girdiğinde ona tip tip baktım. Beni kaçırdıklarında o da vardı. Mert'in adamıydı. Odadan çıktığımda o da peşimden gelmişti. Hışımla ona döndüm.
" Merak etme karına bir şey söylemem, çünkü üzülmeyi hak etmiyor. " Tekrar odaya dönüp Pınar'a ağrı kesici verip uyumasını sağladıktan sonra üzerimi değiştirmek için soyunma odasına girdim. Biletimi Mert almıştı, iki saat sonra otobüse binip gidecektim. Mert beni bırakmak istedi ama tek başıma daha rahat hissedeceğime eminim.
**
Eve gelmiş, kısa bir duş aldıktan sonra küçük bir valize eşyalarımı koyup küçük sırt çantama yolda lazım olacak şeyleri koymuştum. Mert ile otogara geldik. Sanki kaçıp gideceğimden korkuyormuşçasına bakıyordu.
" Korkma Mert. Dört gün sonra geleceğim. " Gülümseyip kafa salladı.
Otobüs hareket ettiğinde rahatlamıştım. Babam evi bir kaç hafta önce satmıştı. Mira'nın okulunda sorunlar olmuş, onlar da okulunu değiştirdiler. Yeni okulu eve uzak olduğu için babam da evi satmaya karar vermiş. Şuan Mert onları istese de bulamazdı.
Bir daha Bursa'ya geri dönmeyecektim. Sonunda kurtulmuştum oradan. Telefonumdan Görkem'i aradım.
" Ben yola çıktım. Sen de Mert anlamadan eşyalarını toplayıp ayrıl ülkeden. "
Görkem bir kaç dakika sonra konuştuğunda korktuğunu anlamıştım.
" Mert bizim ebemizi belleyecek mal. Senin yüzünden bok yoluna gidicez. "
Açıkçası bende korkuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüreğim Sende Kaldı
Chick-Lit"Bana oyun oynadın, resmen oynadın benimle! Sana güvenmiştim ben be! " Onur başını yere eğdi. Benimle göz göze gelmemeye çalışıyordu. " Kaldır kafanı. Hadi gidip bir yerlerde kutlayın bunu, zaferinizin tadını çıkarın. Nasıl kandırdık ama şu salağı...