Aradan iki ay geçmişti çoktan. Mert ile mutluydum. Hayallerimdeki yerdeydim, tabi biraz daha vardı oraya ulaşmama. Bizim hastanede çalışan, şehir genelinde de tanınan bir doktorla çalışıyordum. Çok güzel gidiyordu. Serkan hocanın eşiyle çok iyi anlaşmıştım, beni çok sevdiğini her fırsatta dile getiriyordu.
" Alya'cığım erkekler böyledir işte. Kocamı çekiştirmek gibi olmasın ama odundur biraz, evleneli iki sene oldu daha bir gün çiçek alıp da gelmedi. "
Gülümseyip elimdeki cipsi ağzıma attım. " Ama seni çok seviyor. Müsait olduğu her an seninle konuşuyor, yemek yerken bile resimlerine bakıyor. "
Ben bunları söylerken Özge çoktan kocasını arayıp konuşmaya başlamıştı bile. Elimi yanağıma yaslayıp onu izlemeye başladım. Ne kadar da mutluydu. Acaba ben de bir gün mutlu olabilecek miydim? Mert beni seviyor, ben de onu ama aramızda öyle bir engel var ki kolay kolay aşılamayacak cinsten. Bütün kapılar Selin'e açılıyor , ne zaman geleceğimizle ilgili bir konu açsam Mert içine kapanıp kendini içkiye veriyordu. Selin'i düşünüyordu, benim sevgilim 1,5 yıl önce ölen sevgilisini düşünüyor hâlâ.
" Alya? İyi misin? " Birden sıçrayıp Özge'ye baktım.
" Dalmışım pardon."
Özge gülümseyip başını yana eğdi. "Sevgilini hâlâ görmedim, göstersene." Kafa sallayıp telefonumu elime aldım. Onur iki kez aramıştı, onu daha sonra arayacağımla ilgili beynime not yollayıp galerimden Mert'in resmini açıp Özge'ye gösterdim.
" İşte benim de kalbimi çalan adam bu. "
Özge bir bana bir de telefona baktı. " Sen Mert'in sevgilisi misin?"
**
Bir süre konuşmadan oturmuştuk en sonunda sessizliği Özge bozdu.
" Mert'in ölen sevgilisi benim en yakın arkadaşımdı. O öldüğünde o kadar kötü olmuştum ki Mert'e nefret besledim aylarca ama onun bir suçu yoktu. Selin çok uçarı, ele avuca sığmayan bir kızdı, mesela senden hoşlanmasın direk yüzüne söyler öyle dobra bir kız. Onu çok özlüyorum. Mert'i çok severdi , her buluşmamızda Mert'i anlatırdı artık kıskanırdım o derece. Seni de anlayabiliyorum, Mert onu hâlâ unutamadı. Geçmişini temizlemesi gerek, Selin'in anılarını kafasında temizlemesi gerekiyor."
" Çok üzgünüm Özge. Selin'i tanımıyorum ama gördüğüm kadarıyla çok güzel bir kadınmış keşke yaşasaydı. " Elimi omzuna koyup onu teselli ettim. Gözyaşlarını silip gülümsedi. " Hadi gidip mutfakta bir şeyler yiyelim. "
Eve geldiğimde Mert daha gelmemişti. Bu aralar birbirimizi zor görüyorduk. Ben işten gelince o olmuyordu ya da ben uyurken o geliyordu. Belki de Özge haklıdır, geçmişinden kurtulması gerekiyordur. Apar topar Mert'in odasına çıktım. Selin'in eşyalarının olduğu kutuyu aldım. Kutuyu açtım. İçinde Mert ve Selin'in fotoğrafları vardı. Ve bir de ölüm belgesi.
Ölüm belgesinde vefat ettiği hastane ismine takıldı gözüm. Bu benim daha önceden çalıştığım hastaneydi. Ve benim hastanede olduğum zamanlarda bu ölüm gerçekleşmişti.
Hemen bahçeye indim. Görkem ve Güney bahçede oturuyorlardı. Aklım hâlâ ölüm belgesinde yazanlardaydı. Güney'e baktım.
" Selin'in ölümüne sebep olan doktorun adı neydi? " Güney şaşırsa da sorumu cevapladı.
" Yavuz Akıncı, neden sordun? " Kafa salladım. Belgeyi kotumun cebine sokup elimdeki kutuyu yere koydum.
" Alya, bu iyi bir fikir değil. Mert çok sinirlenecek. O gelmeden bir şey yapma." Görkem bunu söylerken Mert bahçeye girmişti bile. Bir bana bir de elimdeki kutuya baktı. " Geçmişinden birlikte kurtulacağız. Biz olmamız için bu gerekli. " Yanıma yaklaşıp elimdeki kutuyu aldı. Sol gözünden bir damla yaş parmağıma düştüğünde güldüm. Onun kalbi hâlâ Selin için atıyordu. Elimi kalbine götürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüreğim Sende Kaldı
ChickLit"Bana oyun oynadın, resmen oynadın benimle! Sana güvenmiştim ben be! " Onur başını yere eğdi. Benimle göz göze gelmemeye çalışıyordu. " Kaldır kafanı. Hadi gidip bir yerlerde kutlayın bunu, zaferinizin tadını çıkarın. Nasıl kandırdık ama şu salağı...