Duyduğum şeylerle kafama balyozla vurulmuş gibi hissettim. En sonunda ayakta duramayıp duvardan destek alarak odama girdim. Yirmi beş yaşındaydım, gözümü açtığımda ilk ailemi görmüştüm ben. Onlar benim ailemdi. Annem de babam da ne istediysem bu zamana kadar hayır demeyip yapmıştı. Annem pek sevdiğini hissettirmezdi bana ama sevdiğini biliyordum. Babam Mira doğduğunda bile ilgisini kesmemişti benden. Kim ne derse desin onlar benim gerçek ailemdi.
Salona indiğimde Güney ve Mert hâlâ oturuyorlardı. " Ona söylemelisin." dedi Güney elindeki birayı içerken. Yanlarına gidip masanın üzerindeki açılmamış birayı alıp açtım. Tam ağzıma götüreceğim sırada Mert elimdeki kutuyu alıp masanın üzerine koydu.
" İçmeni istemiyorum!" Ters ters ona baktım.
" Ailem hakkında konuştuklarınızı duydum. Yine ne plan yapıyorsun bilmiyorum ama onlar benim ailem."
**
" Alya , güzelim. Tamam onlar senin ailen biliyorum ama sen bebekken yani daha 3 aylıkken ailenle çıktığın bir tatil dönüşü kaza geçirmişsin. Annen ve baban ölmüş. Abinle sen de farklı yetiştirme yurtlarına verilmişsiniz. Sen yaklaşık 4 aylıkken şimdiki ailen seni evlatlık almış." dedi Mert beni sakinleştirmeye çalışan sesiyle.
" Peki ya abim? O nerede, onu buldun mu? " Mert kafasını olumsuz anlamda salladı. Duyduklarıma inanamıyordum.
" Evlatlık alan aile ismini değiştirmiş, o yüzden bulamadım ama bulacağım güzelim merak etme. "
Mert omzuma kolunu atıp beni kendine çektiğinde ağladığımı farketmemiştim.
" Ağlama güzelim. Onların da bir suçu yok ki. Bak ne güzel seni hiç bir şeyden mahrum bırakmamışlar. O zamanlar çocukları olmuyormuş onlar da yasal yollardan evlat edinmişler seni. İstersen bugün seni eve bırakayım, konuş onlarla. "
Kafa salladım. Sanırım onlarla konuşmadan rahat edemeyecektim.
**
İstanbul'a geldiğimizde doğruca evime gelmiştik. Babamlar çok sevinse de yüzümün hâlinden bir şeyler olduğunu anlamışlardı. Doğan abinin eşi gelip Mira'yı evlerine götürmüştü onun bunları duymasını istemiyordum.
" Baba, neden bana evlatlık olduğumu söylemediniz? Bunca yıldır neden sakladınız ki! "
Mert sakin olmam için bana bir bakış attı. Annem ve babam korkuyla bana baktılar. Babam eğilip ellerimi tuttu.
" Söyleyecektim ama kafan karışsın istemedim kızım. Yetimhanede müdürün anlattığına göre ailen vefat etmiş, abin varmış ama bulamadık bulsaydım ayırır mıydım seni? "
Bir şey söylemeden onlara baktım , ikisi de ağlıyordu. Annem konuşmak için boğazını temizledi. " Ben çocuk sahibi olamıyordum, babanla çok denedik olmadı. Sonra bir gün yetimhaneye gittik. Küçük çocuklara baktık, birden seni gördüm bir kadının kucağında. Miniciktin anneciğim, bir ailen olmalıydı. Hiç düşünmeden seni gösterdim. Gerekli her şey hazırlandıktan sonra seni bana verdiler. Sanki ben doğurmuşum gibi baktım sana. On tane de çocuğum olsa yine seni en çok severim Alya'm. Ailen vermiş bu adı sana, hastanede bileğinde ' Alya' yazılı künye varmış. Biz de onların emanetine hiyanetlik etmemek için adını değiştirmedik. Sana gerçeği söylemek istedik ama yapamadık."
Gözümdeki yaşları sildim. Babam kalkıp odaya gitmişti. Döndüğünde elinde bir kutu vardı. Açmamıza hiç izin vermediği kutu. Kutuyu açıp önüme koydu. Bir kaç resim, bir de künye vardı. " Resimdekiler annen ve baban. Bizi artık görmek istemezsin diye düşünüyorum. Bu kutu sende kalsın. " dedi babam dolu gözlerle. Resmi bir kaç dakika inceleyip kutuyu kapatıp masanın üzerine koyduktan sonra ayağa kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüreğim Sende Kaldı
ChickLit"Bana oyun oynadın, resmen oynadın benimle! Sana güvenmiştim ben be! " Onur başını yere eğdi. Benimle göz göze gelmemeye çalışıyordu. " Kaldır kafanı. Hadi gidip bir yerlerde kutlayın bunu, zaferinizin tadını çıkarın. Nasıl kandırdık ama şu salağı...