Alya-
Özge'ye her şeyi anlatmıştım. Şaşırmıştı ama sevinmişti de aynı zamanda. Eğer doğruysa, yanılmıyorsam ben onun görümcesi oluyorum o da benim yengem. Bir abim olsaydı, yengemle arkadaş gibi olmayı hayal ederdim hep. Özge hemen Serkan hocaya anlatmak istemişti ama emin olmadan yapamazdım. Özge'yi ikna edip eve döndüm. Bütün odayı karış karış aramıştım ama yoktu. Babamın verdiği kutuyu buraya getirdiğimden emindim. Sonra birden aklıma kutunun Mert'in odasında olduğu geldi. Evden aceleyle ayrıldığım için almamıştım.
Çabucak hazırlanıp evden çıktım. Sonuçta fazla kalmayıp hemen kutuyu alıp çıkacaktım. Mert'in evi bize çok yakındı, yürüyerek on beş dakika sürüyordu. Kulaklıklarımı takıp müzik dinleyerek yürümeye başladım. Evin önüne geldiğimde Mert ve Selin kapıda durmuş birini karşılıyordu. Adam tanıdık geliyordu. Selin beni görünce hızlı adımlarla yanıma geldi.
" Alya, hoşgeldin. Gelsene, niye duruyorsun orada? " Gülümseyip Mert'e ve yanındaki adama başımla selam verdikten sonra Selin'e döndüm.
" Mert ile bir şey konuşmam gerekiyor da biraz acil. Fazla sürmez." Selin'e bizim daha önceden sevgili olduğumuzu söylemiştim o yüzden yanlış anlamasını istemiyordum.
Mert'in yanındaki adam yanıma gelip elini uzattı.
" Merhaba, ben Emir. " Uzattığı elini sıktım. " Memnun oldum, Alya ben. "
Mert yanıma yaklaştığında Emir denen adamdan uzaklaştım. Elindeki pusula dövmesi dikkatimi çekmişti. O adam olabilir miydi acaba? Belki de kuruntu yapıyorumdur, kim bilir kaç kişide vardır bu dövmeden. Mert kolumdan tutup beni girişteki mutfağa yönlendirdi. Ellerini belime koyup beni kendine çekip sarıldı. Onu itip biraz uzaklaştım.
" Selin'in yanında söylemek istemedim ama babamın verdiği kutu senin odandaydı. Getirebilir misin?"
Kafa sallayıp yanımdan uzaklaştı. Beş dakika sonra geldiğinde elinde kutu vardı. Kutuyu alıp içine baktım, eksik bir şey yoktu. Kutuyu kapattıktan sonra Mert'e döndüm.
" Bizim aramızdaki her şey bitti Mert. Buna alışsan iyi olur, ben Mete ile beraberim ve ona ihanet edemem."
Onu orada öylece bırakıp evden çıktım. Mert'in evinin yakınındaki durakta Özge'yi bekleyecektim. Özge, Serkan hocaya söylemek istiyordu. Elimde kanıtlar da vardı, bana inanmazsa diye bütün her şeyi yanıma almıştım. Özge arabasıyla gelip beni aldıktan sonra birlikte hastaneye gittik. Serkan hoca dinlenme odasında olmalıydı.
" Çok heyecanlıyım. " diye fısıldadım Özge kapıyı açarken. Serkan hoca bizi beklemiyordu. Hemen oturduğu yerden kalkıp bizi gülümseyerek karşıladı.
" Hoşgeldiniz, bir şey mi var? Özge? " Diğer doktor bizi yanlız bırakıp odadan çıktı.
Özge koltuğa oturup bana kaş göz işareti yaptı. Elimdeki kutuyu çekinerek Serkan hocaya uzattım. Hoca kutuyu alıp açtı. İçindekilere neredeyse on kez bakmıştı. Kafasını kaldırdığında gözlerinde yaş vardı.
" Alya, sen nereden buldun bunları? Bunlar benim kaybolan kız kardeşimin fotoğrafları. " Eline aile resmini aldı. " Bunlar da ailem." Resmi bırakıp eline bebeklik künyemi aldı.
" Alya'nın künyesi. O zamanlar yedi yaşlarında falandım. Kardeşimle arka koltukta oturuyorduk, birden kaza oldu. Ailemin öldüğünü, kardeşimin evlatlık verildiğini öğrendim."
Gözümden akan yaşları sildim. Babamın bana anlattıklarını anlattım. " Eğer yanılmıyorsam sen benim abimsin. Hemen şimdi test yaptıralım. " Serkan hoca sıkıca sarılıp beni öptü.
" Hiç şüphem yok benim. Ama istersen yaptıralım, içimiz rahat etsin. "
DNA örneklerimizi laboratuvara vermiştik. Yarım saate sonuç çıkardı. Laboratuvar çalışanı elindeki kağıtla dışarı çıktı. Kâğıdı Özge okuyacaktı. Kâğıdı paralarcasına açıp baktı.
" %99,99 kardeşsiniz!! "
Abimle birbirimize sarılıp on dakika boyunca öyle kaldık. Sonunda ayrıldığımızda ikimizde ağlıyorduk. Ben varlığını bilmediğim, yeni öğrendiğim abime kavuşmuştum abim de yıllardır özlem duyduğu kardeşine.
Kod Adı : Güneş adlı hikayeme birazcık ara verdim. Konuyu tam olarak toparlayıp öyle yazacağım ama ikinci bölümü yayınlarım bir kaç güne.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüreğim Sende Kaldı
ChickLit"Bana oyun oynadın, resmen oynadın benimle! Sana güvenmiştim ben be! " Onur başını yere eğdi. Benimle göz göze gelmemeye çalışıyordu. " Kaldır kafanı. Hadi gidip bir yerlerde kutlayın bunu, zaferinizin tadını çıkarın. Nasıl kandırdık ama şu salağı...